JORGE JESUS’A MEKTUP!
Sayın Jorge JESUS
Fenerbahçe 115 yıllık tarihi ile Türkiye’nin en büyük spor kulüplerinden bir tanesidir. Mazisi başarılarla doludur.
Kalpleri fetheden renkleri ile 25 milyon Türkün kalbi Fenerbahçe diye atar.
Mazisinde yatan tarihi ve hiçbir kulüpte olmayan birlikteliği ile yıllar boyu şampiyonluklar yaşayarak taraftarlarını mutlu etmiştir.
3 Temmuz ile başlayan kumpas ve devamında Fenerbahçe’yi aşağıya çekme oyunları alenen devam etmiştir.
Karabulutlar üzerimizden son10 yılda hiç eksik olmadı.
Önce şampiyonluklarımız çalındı sonra alnımıza kocaman kara kara bir leke sürüldü.
Bu da yetmez gibi bu anlı/şanlı takımla hep ‘‘Ali Cengiz Oyunu’ ’oynandı.
Yöneticilerimiz saha dışında mücadele ederken, saha içinde ince ince doğranan futbol takımımıza karşı oynanan oyunlara dur diyemedi. Hem Türkiye’de hem de Avrupa’da kuş başı yapılıp çakalların önüne atıldık.
Bu renklere birçok yerli ve yabancı hoca geldi geçti. Kimi başarılı, kimi başarısız, oldu. Kimi de önü kesilip takımdan uzaklaşmak zorunda kaldı.
Son üç sezonda bu takım çaylak hocalarla çalıştı. Sistemdi, taktikti, kapristi, var hataları, hakem hataları derken takım başarısızlığa mahkum edildi.
Sayın JESUS!
Her şeyden önce taraftar size inanıyor ve güveniyor.
Siz yaşınız, deneyiminiz ve yakalamış olduğunuz başarılarla egodan uzak, takım için bilgi birikiminizi kullanmalısınız.
Elinizde İsmail Kartal’dan kalan çok değerli bir miras var. Üstelik bu mirası daha da büyütüp birçok oyuncu alındı. Bir dediğiniz iki yapılmadı. Uçaklar transfer döneminde Marmara Denizi semalarında adeta sörf yaptı!
Taraftar yani bizler sisteme takılıp kalmayız. 4-4-2 ya da 3-5-2’ nin önemi hiç yok!
Biz sahada ısıran, alan daraltan, pas yapan, hızlı düşünüp hızlı oynayan her zaman 90 dakika gol arayan ve koklayan bir takım istiyoruz.
Baskı yiyen değil baskıyı kuran her geçen dakika baskısını artıran takım arzuluyoruz.
35 pası golle süsleyen takımı hayal ediyoruz.
Modern futbolun örneklerini hem savunmada hem de hücumda görmek istiyoruz.
Bunu isterken hatlar arasında güçlü bir iletişim ağının kurulmasını istiyoruz.
Sahanın belli noktalarında değil her tarafında aktif ve etkileyici bir oyun istiyoruz. Savunmayı defansta değil hücum noktasından başlayarak kurmayı hayal ediyoruz.
Hoca futbolcu ilişkisinde kalın duvarlar değil şeffaflık istiyoruz.
Kendinizin transfer ettirdiği değil hak eden futbolcunun sahada olmasını istiyoruz. Futbolcularla aranızda güçlü bir bağ oluşturmanızı arzu ediyoruz.
Futbolculara hem hoca hem baba olmanızı arzu ediyoruz!
Bu takımda Arda gibi gülen, İsmail gibi yıldızı yükselen gençleri çoğaltmanızı istiyoruz!
Tribünde ve ekranları başında olanlara seyir zevki yüksek bir oyun oynanmasını arzu ediyoruz.
Oynanan oyunun her anı heyecan dolu olsun istiyoruz.
Tribünlerde tekrardan ‘Şampiyon Fenerbahçe’ marşları hep bir ağızdan söylensin istiyoruz.
Sahada yanlı hakemi de varı da yenen bir takım olsun istiyoruz.
Tribünde küfreden rakip takımın taraftarını da oynadığı oyun ile susturan bir takım arzu ediyoruz.
Sayın JESUS!
Bu arzu ettiklerimizin sebebini Fenerbahçe müzesine inip bakarsanız daha net anlarsınız. Çünkü Fenerbahçe 3 Temmuz’a kadar böyleydi.
Fenerbahçe’nin eski kalecisi Fecri Ebcioğlu’nun dile getirdiği ‘’Mazinde Bir Tarih Yatar’’ dizeleri tarihin kendisidir.
İşte o tarih dağa, taşa aşkla yazıldı.
Şimdi sıra sende!
Sana inananları hayal kırklığına uğratma!
İçindeki futbol aşkıyla, coşkusuyla koy yüreğini sahanın içinde olanlara, ver elini kalpleri Fenerbahçe diye atanlara!
Yaşın neredeyse 70’e dayandı!
Dünyanın en güzel renklerine hoca oldun!
Elinde çok derin bir kadro var!
Kaliteli ayaklar var!
Futbolcuya baba ol, abi ol, hoca ol ama köstek olma.!
Bilgeliğinin egosuyla futbolcuları ezme!
Sonuçlar kötü olunca futbolcuyu çakalların önüne atma!
Yanlışı da sahiplen doğruyu da!
Ama Fenerbahçe’nin büyüklüğünü hep gör!
Sayın Jorge JESUS;
İmza töreninde ilk söylediğin cümle ‘’HAZIR MISINIZ ‘’ oldu.
Arkasından ‘’kupalar kaldırmak istiyoruz’’ dedin.
Evet şimdi diyoruz ki;
- Biz Hazırız! Cumhuriyetimizin 100. Yılında şampiyon olmak istiyoruz!
Başında bulunduğun takımın büyüklüğünü bil ve sezon sonunda takımın ‘’ BAŞ TACI’’ ol…
Saygılarımla.
Cihan Taşcı
Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım
18 Ağustos 2022 Perşembe
Jorge Jesus'a Mektup
15 Haziran 2022 Çarşamba
Adam Olmak!
ADAM OLMAK NASIL BİR ŞEY SİZ BİLİRMİSİNİZ?
Adam olmak bir zanaattır!
Sözde kolay gibi gözükebilir lakin zordur, sonu yoktur, meşakkatli bir süreçtir.
Farklı bir duruştur.
Erdem sahibi olmaktır.
İlkeli, prensipli, öz disiplinli, omurgalı bir yaşam sürmek demektir.
Kimilerine göre adam olmak yaradılış meselesidir.
Diğer görüşe göre de sonradan edinilir!
“Paraşüt kumaşından smokin olmaz! Hamuru iyi olmayan adam, adam olmaz...” Veya “Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsine yandığımın cinsi cinsine çeker.” şeklinde halk arası yaklaşımlar sonradan gelişimin zorluğunu vurgulasa da bu, imkânsız değildir.
Aile, bireyin eğitimi için elbette anahtar rol oynar. Ancak aile, bireyin kaderi olmaya da bilir.
Özü düzgün kişi bir şekilde insan gibi insan, adam gibi adam olmayı başarabilecektir.
Adam olmak, toplumun öngörü ve istekleri doğrultusunda yaşayan bir insan olmak veya başka bir deyişle ruhunu satmak değildir.
Tam tersidir. Adam gibi adam zaten sıradan ve sürüden farklıdır. O, düşünür, sorgular, tartışır, doğruyu bulur.
.
Adam olmanın birinci şartı, insan olmaktır. İnsan olmanın olumlu değerlerini özünde toplamaktır.
Adam olmak, gerekirse yolda yalnız yürüyebilmektir.
Olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmaktır.
Akıllı ve cesur olmaktır.
Adam gibi adam olmak demek omurgalı bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir.
“Işık karanlıkta parıldar” denir, adam olmak da karanlıkların ortasında parıldayan bir yıldızdır.
“İşin güç kısmı, adam olmak değil, adam kalmaktır.” demiş Andre Mazerelles!
10 Haziran 2022 Cuma
Türk Ekonomisi Nereye Gidiyor?
TÜRK EKONOMİSİ NEREYE GİDİYOR?
Eskiden 7’den 70’e her kesimin ağzına dolanan meşhur bir söz vardı!
• Ne olacak bu fenerin hali?
Son zamanlarda ise bu söz ‘’Ne olacak bu milletin hali ‘’olarak karşımıza çıtı!
Bir tafta;
Her gün ekranlara çıkan bakan, yazar ve uzman yorumculardan gelen pembe tablolar!
Diğer tarafta ise vatandaşın yaşadığı acı gerçekler!
Hangisi doğru?
Dünyada olduğu savunulan Dünya genelindeki ekonomik kriz mi?
Yoksa Türkiye’de kriz yok. Sadece; ‘’ Brent petroldeki artış ve döviz kurundaki dalgalanma kaynaklı fiyat artışları var’’ diye ortaya atılan tez mi?
Ama ortada acı bir gerçek var!
Deyim yerindeyse ülkede yaşanan ekonomi krizi dar gelirliyi delik deşik etti!
Dar gelirli resmen alabora oldu!
Her gün zam üstüne zam!
Bir gün benzine bir gün mazota!
Akaryakıt litre fiyatları neredeyse 30 liraya dayandı!
Arkasından hoooopp yoğurda, peynire, süte, baklagillere daha doğrusu gıdaya gelen bindirmeler!
Gece yarıları uykudayken doğalgaza, elektriğe yapılan yeni nesil güncelleme haberleri ile güne merhaba diyen dar gelirli vatandaşın içine düştüğü durum kafayı sıyırttıracak türden!
Bir de işin gülünç tarafı var!
Tüketiciye yüklenen zamlar zam olmaktan çıktı!
Utanmadan arlanmadan adını ‘’Güncelleme’’ koydular!
Her gün yapılan güncellemelerin çivisi çıktı!
Onca ekonomist, onca bakan nerede?
Kimse bu yapılan güncellemelere dur demeyecek mi?
Ülkeyi yönetmeye çalışanlar!
Lütfen artık zengini daha zengin yapmaktan vaz geçin!
Bu ülkenin yükünü işçiye, dar gelirliye, çiftçiye yüklemeyin!
Dar gelirli asgari ücretle çalışan vatandaş yaşamak için, geçinmek için can çekişiyor!
• Lütfen ama artık dur deyin!
• Güncelleme adı altında zam istemiyoruz!
• Sadece biraz nefes almak istiyoruz!
31 Mayıs 2022 Salı
İstanbul Sığınmacılardan Geçilmiyor!
İSTANBUL SIĞINMACILARDAN GEÇİLMİYOR!
Son günlerde tartışmaların başındaki iki sorun hayat pahalılığı ve Türkiye’de yaşayan sığınmacılar!
Bugün İstanbul nüfusu, konumu ve tarihi ile dünyanın en büyük metropollerinden biridir.
Hemen hemen tüm dünyanın gözü üzerinde olan İstanbul için yıllar önce Amerikalı yazar Joseph Heler; ‘’İstanbul dünyanın gerçek başkentidir. Coğrafya konumu bakımından dünyada rakibi yoktur.’’ diyerek İstanbul’un önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Uzun yıllardan beri birçok şaire, yazara, düşünüre, bestekara, filozofa ilham kaynağı olmuştur. Adına bir sürü şarkılar, sözler, beyitler, ağıtlar yazılmıştır.
O eşsiz manzarası ve muhteşem atmosferi ile adeta tüm dünyayı büyülemekte olan
İstanbul yeryüzünün en güzel şehridir.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, her karış toprağında bir hazine saklı bu eşsiz şehir bugün neredeyse birçoğu Suriyeli olan Araplara teslim edilmiştir.
İstanbul'da yaşamak farklı bir şeydir, İstanbul'u yaşamak ise farklı bir şey diyenlere inat bugün İstanbul’da yaşayanlarda, İstanbul’u yaşayanlar da Araplardır.
Sokaklara çıktığınızda Türkçeden daha çok Arapça konuşan insanlara rastlamaktayız.
Başta metrobüs olmak üzere toplu taşımalar Araplardan geçilmiyor!
Parklar, bahçeler, sahil kordonlarında yine sığınmacı adı altında ülkemize aldığımız kişilerle dolu.
Nargile tutkularını hayatlarının her alanlarına taşımaktalar!
Bu insanlar son derece rahat! İstedikleri şekilde hareket edebilmektedirler.
Saygı ve eğitim Arap topraklarında unutulmuş!
Özgürlük adı altında İstanbul'da çılgınca yaşamaktadırlar!
Hep bir koşturmaca, kovalamaca içerisindeler.
Ellerindeki telefonlarla bağıra bağıra konuşmaların eşliğinde son derece hızlı hareket ederek insanda kuşkuya ve şüpheye yol açmaktadırlar.
Dolayısı ile başta şahsım adına ve birçok arkadaşımda artık kendi vatanımızda, yaşadığımız şehirde yabancı gibi olduğumuzu düşünmekteyiz.
Paralı olan Araplar İstanbul’un en güzel yerlerini parsellediler. İşte bu paralı olan Araplar gerçek anlamda İstanbul’u yaşamaktadırlar!
Paralı olmayanlar ise mülteci ya da sığınmacı adı altında devlet tarafından destek alanlar da İstanbul’da yaşayanlardır!
Bize düşen ise yine çalışmak, çalışmak, çalışmak!
Vergimizi eksiksiz tam ödemektir!
Kendi vatanımızda yabancı gibi yaşayabilmektir!
‘’Ah İstanbul!
Anadolu’dan bir ümit ile geldik sana!
Seni yaşayamadan sadece sende yaşayarak geçti ömrümüz!
Ümitlerimiz hayal oldu!’’
13 Nisan 2022 Çarşamba
BEN FENERBAHÇELİYİM
BEN FENERBAHÇE’LİYİM!
Ben sarı lacivert renklere gönül vermiş, takımını sonuna kadar destekleyen takımın taraftarıyım.
Ben, büyüklüğünün adı konulamayan takımın taraftarıyım.
Ben, iki kez son saniye de şampiyonluğu kaybeden takımın taraftarıyım.
Ben, üzerine haince kumpas kurulan takımın taraftarıyım.
Ben, gittiği her şehirde küfür yiyen takımın taraftarıyım.
Ben, rengi tek olan takımın taraftarıyım.
Ben, on yedi takıma karşı tek başına mücadele eden takımın taraftarıyım.
Ben, düşmanları bol olan, rakiplerine her hafta farklı takım tutturan takımın taraftarıyım.
Ben, şampiyonluklarla, yıldızlarla övünen değil, alın terine sürülen lekeyi aklayan takımın taraftarıyım.
Ben, kendi galibiyeti ile sevinen, kendi mağlubiyeti ile üzülen takımın taraftarıyım.
Ben, vatan gibi, bayrak gibi takımına sevdalı takımın taraftarıyım.
Ben, darağancın da bile olsa son sözü Fenerbahçe diye haykıracak olan takımın taraftarıyım.
Veee Ben, kuşların kanatları kadar özgür, engin denizler gibi mas mavi Fenerbahçe’liyim.
22 Mart 2022 Salı
ZAM YOK BİNDİRİM VAR!
ZAM YOK BiNDİRİM VAR!
Ekonomi piyasasındaki artışlar dar gelirli vatandaşı alabora etmeye devam ediyor.
Rusya Ukrayna'yı vurdu!
Türkiye'de zam furyası da hemen harekete geçti!
Rusya ve Ukrayna üzerinden gelen ayçiçek yağı fırtınası önce unu, sonrada şekeri vurdul
Kimilerine göre bu artışlar savaşın eseri! Kimelerine göre Dünya'da bir kriz var ve bu krizden Türkiye'de nasibini alıyor!
Kimilerine göre de herşey normal!
Sadece abartı var!
Gerçek olan ise dar gelirli vatandaşların mutfağında çıkan yangının varlığı!
Mart ayının ilk haftası ani bir atakla halkı kuyruklara sokup , kendisini ise depolara saklayan böylelikle yokların içinde rekor fiyat seviyesine ulaşan ayçiçek yağının tepkileri devam ederken stok sorunu yaşanan şekerde uçan fiyatlardan nasiplendigini market raflarında ki fahiş fiyat barkotlarından görülmüştü!
Daha bu şoklar atlatılmadan, Rusya-Ukrayna savaşının iyiden iyiye Dünya'yı sarsmaya başladığı bu günlerde bu defa da kırmızı et zam yarışının içerisine dahil oldu!
Kırmızı ete % 48 zam yapıldığı açıklandı!
Gelen zamlar "Vay Anasını" dedirttiren bindirme zamları cinsinden!
Hayat pahalılığı nedeni ile ete sadece reyonlardan bakabilen dar gelirli vatandaşların sofrasından et yemekleri çoktan kalkmıştı.
Son zamla da birlikte et almak nerdeyse çeyrek altın almak gibi bir şey oldu!
Alabilene aşk olsun!
Bir evin olmaz ise olmazlarindan olan başta un, şeker, yağ ise yüksek fiyat ve stokcuların hainliklerinden dolayı zam hızlılığı Putin'in bombaları kadar acımaz derecede artmaya devam etmektedir!
Evde anne çocuğuna yada çayın yanına kek yapmak isteyecek ama un, şeker, yağ pahalılığı nedeni ile yapamayacak!
Böyle giderse bizim vaz geçilmez adetlerimizden olan un helvası düğünlerde, cenazelerde, mevlitlerde menüden eksik olacaktır!
Bu artışları normal görüp ve hala ucuz diyen belli bir grup ise bu pahalılıktan yakınanlara yol göstermeyide ihmal etmediklerini TV ekranlarından ve sosyal medyadan görmekteyiz.
Neymiş?
Eskiden şeker mi vardı!
Çayı şekersiz iç!
Pasta, tatlı yeme,
Hamur işlerinden uzak dur!
Kilo alırsın!
Yemekleri de eskiden olduğu gibi az yağlı ye!
Böylelikle hem tasarruf edersin hemde sağlıklı yaşarsınız diye dar gelirli vatandaşlar ile tabiri caiz ise alay etmektedirler!
Bize düşen ise Allah vatanımızı, milletimizi korusun deyip, evsize, yoksula, garibana yardım eylesin demek düşmektedir...
7 Mart 2022 Pazartesi
Kazık!
Cumartesi akşamı yağ yok dediler!
Pazar sabahı düştüm yollara!
Market market geziyorum!
Deli divane gibi yağ arıyorum!
5 market kapısını çaldım!
Yağ yok!
Atladım arabaya başka bir semte, en büyük markete gittim!
Aman Allahım!
Tüm İstanbul oraya akın etmiş!
Deyim yerinde ise iğne atsan yere düşmez!
Her canlı gibi girdik sıraya!
Nihayet onca bekleyişten sonra yağa ulaştık.
Fiyatı görünce şok yaşadım!
Gözlük camlarımı sildim!
Ama yine aynı rakamları gördüm!
174.99 yazıyor tabelada fiyatı!
Önce içimden güzelce bir küfür ettim!
Üstelik birde sınırlı satış yazmışlar!
3, 4 teneke alamıyorsun!
Yağı, çayı sınırlı sayıda veriyorlar!
Bir teneke yağ , 2 paket çay kayın baba adına, bir teneke yağ, 5 litre yoğurt kendi adıma aldım!
Kalabalığı yarıp kucağımızda çay , yoğurt ve yağlarla birlikte ödeme noktasına ulaştık!
2 Teneke yudum yağ, 2 Paket çay ve 5 litre Yoğurt için tam tamına 500 TL ödedim.
İçim cız etti!
Yuh yuh dedim!
Bu ne kazık dedim!
Yavrum Cihan kazık şimdi tam girdi deyip, yediğim kazıgın acısı ile birlikte kucağımda çay, elimde yoğurt ve yağ ile birlikte marketten ayrıldım!
Ama hala içinde bulunduğumuz duruma içim acıyor!
Gariban halka üzülüyorum!
Bu gidişat hayatımda hiç görmediğim bir durum!
Allah herkese yardım etsin!
24 Şubat 2022 Perşembe
TARİHİN EN BÜYÜK ARTIŞI NEREDE?
Tarihin En Büyük Artışı Nerede?
Vay vay vay!
21 Aralıkta;
Dolar 18'den 13'e,
Altın 1.21'de 637'ye düştü!
Asgarî ücret 4253 TL oldu!
Dar gelirli bayram etti!
Ne demek %50 zam!
Muazzam bir şey!
Çalsın davullar,
Çekilsin halaylar!
Maaşlar pik yaptı!
Uykuda olanlar uyanamadan mutluluk naraları attılar!
Sosyal medya da yandaşlar,
Ekranlar da gülen yüzler,
Gazete köşelerinde keskin kalemler eksik olmadı!
Hergün yeni yeni hikayeler ile darmadagan olan dar gelirlilere hayal sattılar!
Neyi kutladılar?
Hangi yalanları söylediler?
Bir bilen var mı?
Aslında bilen çok, anlatan yok!
O zaman durun!
Yan yoldan sizlere ( ben) anlatayım!
1 Ekim' de 8.80 olan doları uçurdular!
Uçurduktan sonra doları düşürdük dediler!
Kocaman yalan!
Dolar düşmüş hali ile %50 artmış vaziyette!
Benzin,
Mazot,
LPG zam üstüne zam yedi!
Yollar boşaldı!
İstanbul trafiğine dolar ile yarışan petrol zammı ile çare bulabildiler!
Bitmedi!
Köprüler çift taraflı geçiş ücretine tabi oldu!
12 kiloluk mutfak tüpü 243 TL oldu.
5 litrelik ayçiçek yağı150 TL,
32'li 3 katlı tuvalet kağıdı 135 TL,
5 kilo un 50 TL,
1 kilo et 110 TL,
5 Kilo yoğurt 60 TL,
1 Kilogram kaşar 85 TL,
1 litre süt 14 TL,
Damacana su 25 TL oldu!
Çay şeker fiyatları uçtu!
Şekersiz çay içenlerin sayısı "Giness Rekorlar Kitabı"na girdi!
Markete giden dar gelirli elindeki poşeti doldurmadan, alacaklarını kilo yerine gram ile alarak raflara baka baka çıktı!
Olurda akşama yan komşu çaya gelirse, çayın yanı boş olmasın diye de kuruyemişçiden fıstığı 250 gram alabildi!
Bitti mi?
Hayır!
Asıl hüsran elektrik, doğalgaz da yaşandı!
Kademeli artırmayla %150'ye varan zamlar yapıldı!
Evde avizelerdeki yanan lambalar teke düşürüldü!
Yetmedi,
Televizyon ışığı ile oturmalar çoğaldı!
Doğalgaz düğmesi çalışmaz oldu!
Fiyat artışları o kadar hızlı gitti ki,
Neredeyse Usain Bolt bile yarışacak hale geldi!
Buna rağmen TÜİK %36!
Çarşı-pazar ise %60 dedi!
4253'e göbek atanlar daha para cebe girmeden birden tepe taklak oldular!
Şimdi sormak lazım!
Tarihin en büyük artışı daha cebe girmeden eriyip giden asgari ücrette mi yoksa dar gelirliyi savurdukca savuran temel yaşam ihtiyaçlarına mı geldi!