Fenerbahçe 4 gün içerisinde önemli 2 maç oynadı.
Önce Beşiktaş’a sonra da kendi evinde Athletic Bilbao takımına yenildi.
Bu yenilgiler öyle sıradan yenilgiler değil!
Bu yenilgiler Fenerbahçe yönetimin, teknik direktörünün ve takımda bazı oyuncuların altına dinamit koydu!
Öncelikle Dolmabahçe’de kaybedilen Beşiktaş maçında oynanan oyun taraftarı hiç mutlu etmemişti.
Beşiktaş maçı Fenerbahçe’nin o maçı sıradan bir maç gibi görüp hiç hazırlanmadığının, motivasyon olarak hiç motive olamadıklarını göstermişti.
Al gülüm ver gülüm geriye, yana paslar, panikten şişirilen uzun toplar sonucunda her ne kadar direkten dönen toplar, girilen pozisyonlar olsa da sonuç ve oyun olarak Fenerbahçe çalkantılı bir dönem içerisinde olan, başkanı istifa etmiş, teknik direktörü kovulmuş, son maçlarda galibiyet yüzü göremeyen takımın başına geçici olarak Serdar Topraktepe’yi getiren Beşiktaş’a yenilerek puan olarak Galatasaray’ın 6 puan gerisine düştü.
Dün akşam ise kendi seyircisi önünde Avrupa liginde Athletic Bilbao’ya yenilmekten kurtulamadı.
Jose Mourinho’nun Samet Akaydın ısrarı yenilgiye zemin hazırladı.
Maçın hemen başında Samet’in yaptığı hata neticesinde kalesinde görülen gol sonucunda tribünde tepkiler görünmeye başladı.
Dakikalar ilerledikçe ortaya konulan kötü futbol ve yenilen ikinci gol sonrasında Samet ile başlayan tepkiler Başkan Ali Koç’a, hocaya, bazı futbolculara kadar uzandı.
Tribünlerde uzun süre Ali Koç istifa sesleri yükselirken Aziz Yıldırım lehine tezahüratlar boy gösterdi.
Bu maçta bir kez daha görüldü ki 99 gol atıp, 99 puan toplayan takımdan eser kalmamış!
Fenerbahçe takımı baskın oyun oynamak yerine baskıyı yiyen sıradan bir takıma dönüştüğü gerçeği gözden kaçmamaktadır.
Bunun neticesinde Fenerbahçe çok kolay gol yerken, pozisyona girmekte çok zorlandığı son iki maçta apaçık ortaya çıkmıştır.
Burada suçlu Jose Mourin’hodur.
Bu takıma Allan Saint-Maximin ve Y.En Nesyri’yi transfer eden akıl Fenerbahçe'nin büyüklüğünü anlayamamış demektir.
Son derece bencil ve savruk olan Maximin ile koşmayı dahi beceremeyen, adam geçemeyen En Nesryri ısrarla oynatmak hocanın aleyhine yazar!
Becao varken Samet'tin on birde sürekli kendine yer bulması futbol kuralına aykırı bir durumdur.
Samet saatli bomba gibidir. Nerede ne yapacağı hiç belli değildir. Bunun örneklerini Adana Demirspor’da, Milli takımda, Yunanistan’da ve Fenerbahçe’de daha önceki yıllarda oynadığı maçlarda göstermiştir.
Samet’in oynaması rakibe psikolojik üstünlük sağlamaktadır...
Samet Akaydın Fenerbahçe için her zaman potansiyel tehlikedir.
Jose Morinho sezonun başlamasıyla birlikte geçen yılın yıldızı İrfan Can’ı bitirdi. İrfan kadroya giremez oldu.
Sol açıkta son derece başarılı olan Tadiç’i sağ açığa alıp, daha sonra da on numara gibi kullanması Tadiç’i bitirdi.
İsmail'i, Fred'i, Sebastian Szymański’yi, Becao'yu bitirdi.
Kendini ispatlamış, İngiltere’de oynamış, Beşiktaş’ta leblebi gibi goller atmış Cenk Tosun’a hiç şans vermedi!
Osayi Samuel’i vasata çevirdi…
Mourinho hoca olarak takıma hiçbir şey kazandırmadı.
Fenerbahçe takımının oyun planının olması, baskıyı ön alanda yapamaması sonucunda hep baskıyı yiyen takım hüviyetinde olduğu için yukarıda isimlerini saydığımız oyuncular bu yüzden bitik hale geldiler.
Fenerbahçe 4 gün içerisinde hem Türkiye ligine hem de Avrupa ligine havlu atma durumuna düştü!
Ali Koç ve yönetimi bu durumun baş mimarlarıdır!
İsmail Kartal’ı gönderip yerine Morinho'yu getirmek akıl tutulması gibi bir şeydi.
Dün geceyle birlikte Fenerbahçe çok şey kaybetti!
Taraftar takıma güvenini kaybetti!
Hocaya güvenini kaybetti!
Ali Koç’a güvenini kaybetti!
Şampiyonluğa inanmayı kaybetti!
En kötüsü Fenerbahçe tribünü kaybetti!
Tribünler bölündü.
Hafta sonu oynanacak olan Başakşehir maçında alınabilecek bir beraberlik Fenerbahçe’yi karanlığa sürükleyecektir.
Velhasıl Fenerbahçe’yi iyi günler bekliyor diyemeyiz.
Jose Mourinho çok sevdiği Londra’ya, Ali Koç ise yalısına dönmelidir!
Fenerbahçe’yi daha profesyonel yönetimler ve yerli bir hoca yönetmelidir.