Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

18 Şubat 2016 Perşembe

FENERBAHÇE ‘YE DEĞEN EL TANRININ ELİ Mİ?





Hiç şüphe yok ki Salı akşamı Kadıköy’de Fenerbahçe’nin oynadığı oyunu futbol sanatı yakıştırmasının dışında başka bir yakıştırma ile yorumlayamayız !




Fakat yazılması gereken başka hususlar var ki, bu hususları birleştirirsek bu maçın önemi ve değerini daha iyi anlayacağız sanırım..



Uzun yıllar futbolun laboratuvar çalışmasını yapan doktor lakaplı ZİCO bile Fenerbahçe’nin bu sanat oyunun nereden geldiğine dair bilgiler ve ipuçları bulamayacaktır.



Sahadaki futbol sanatının daha güzel, daha çarpıcı olması için hiç bir şeyden kaçınmayan Fenerbahçe’li oyuncuların  tek amacı, oynamak, oynarken keyif almak ve keyif vermekti. Maçın son saniyesine kadar bu sanat oyununu  bozmaya dair hiç bir şey düşünmemeleri hem kendilerine hem de izleyenlere büyük keyif verdi.



Fenerbahçe-Lokomativ  Moskova maçı  Fenerbahçe’nin hayatımda gördüğüm en müthiş " turan taktiği " oyunuyla oynadığı maçtı. Gökhan Gönül’ün başrolü oynadığı bu futbol sanatı oyununda sadece turan taktiği  içerisinde kapana sıkıştırılmış Ruslar yoktu. Eski Türk filmlerinde olduğu gibi her şey vardı; Aşk, ihtiras, macera, heyecan, en sonunda  formanın altına saklanmış  ‘’ en kibar başkan Putin’’ yazılı tişörtlerin bu defa da  boğazın derinliklerine bırakılarak Türklerin gücünün sadece havada ve denizle sınırlı olmadığını Putin’e bir kez daha hatırlatıyordu Fenerbahçe’li futbolcular.


Futbol topunun kahpeliği olmasa Fenerbahçe farklı bir skorla Rusları nakavt edecekken, 2-0' lık skor bile Salı akşamı oynanan futbol Fenerbahçe’ye övgü dolu sözler, şiirler yazdırmaya yetti de arttı.

Bu maçın hikayesini dört başı mamur anlatabilmek için bundan iki ay öncesine gitmek gerekir. Ve Türkiye Hava sahasında Rusya Savaş uçağının düşürülmesinden sonra iki ülke arasında oluşan gerilim ve gerilimi yüksek gerilim hattına dönüştüren Rusya Devlet Başkanı Putin’e verilen en güzel cevaptı sanırım.

Saha dışından tekrar Fenerbahçe Ülker Saraçoğlu’nun içerisine girersek, sezon başından beri Fenerbahçe’yi eleştirenlere karşı Fenerbahçe bu maçta ki istatistiklerilye tarihe geçiyordu. Bu istatistikler anlaşılır cinsten değildi. Lokomativ’in öyle ahım şahım bir yanı yoktu ama ne de olsa bir Rus takımıydı. Başta Gökhan Gönül olmak üzere, usta ayakları ile orta sahada insana keyif veren pas kombinasyonları, bağlasan yerinde durmayacak kadar iştahlı ve azimli oyunları ile ille de ileri gidip orta yapacağız diyen bekleri ve 3000 Watt çekişli süpürge misali havadan ve yerden gelen Rusların cılız ataklarını temizleyen Alves'i, Kajer'i vardı Fenerbahçe’nin. Yetmez miydi bu beklerin varlığı geceyi aydınlatmaya?  Fenerbahçe Caner’le, Gökhan’la, Alves’le, Topal’la,V. Persie’yle, Josef'le patlayan  Volkan’ı ile  o kadar iyi oynuyordu ki, hiç yenilmeyecek izlenimini herkese veriyordu. Sahada ki Fenerbahçe iki hükümet arasında var olan gerilimi Türkiye lehine çevirmeyi başarırken adeta biz ülkemizi ‘’sevdik mi  candan severiz’’ sloganı  Gökhan'ın hırsından kaynaklanan boynunda oluşan damarlarının şeklinden daha iyi anlamamıza olanak sağlıyordu.


Fenerbahçe’nin oynadığı oyun daha ilk dakikalarda tribünde olanların kalp atışlarını hızlandırırken, Rusları ise içine düştükleri Kadıköy cehenneminin sıcağının kavurduğu,  Igor Cherevchenko’nun her halinden belli oluyordu. Saha da amaçsızca oynayan  takımına karşı "nerede yanlış yaptık?" diye kendine soracak kadar cesaret bulamayan Rus takımın hocası her halde; ''hiç tanımadığım, huyunu-suyunu bilmediğimiz Putin’in ambargo koyduğu  insanlardan futbol  dersi alıyoruz. Bu dersi alırken de tango  ve samba karışımı bir oyuna  karşı hayatımın en  çaresiz maçımı  oynuyorum'' demiştir her halde  Igor  Cherevchenko. .


Peki Fenerbahçe’ye bu oyunu Tango ve Samba eşliğinde oynatan güç, faktör neydi? Güzelliklerle dolu bu sansasyonel oyuna  V. Pereira’nın  mı yoksa ‘’Tanrının Eli ’’ miydi değen?

 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder