ALA KEÇİ HER SENE PÜSKÜLLÜ OĞLAK DOĞURMAZ
Fenerbahçe bu sezon tam manası ile kabus yaşıyor. Bu kabusun da kolay kolay geçeceğini sanmıyorum.
Neden mi derseniz?
3 Temmuz’da paramparça edilmek istenilen Fenerbahçe bu sezon tam manası ile paramparça. 3 Temmuz’un saha içi yansıması bu sene takıma yani saha içine yansıdı. 3 Temmuz ve sonrası sürekli Fenerbahçe üzerine oynanan oyunlar bu sene tam manası ile meyvesini verdi. Fenerbahçe 3 Temmuz sürecinde taraftarı ile bütünleşerek ayakta kaldı. Taraftar koca çınarın yok olmasına müsaade etmedi. Fakat bu sezon yine geçen sezonun bitimi ile birlikte başlatılan algı operasyonu taraftar ve takım üzerinde etkili oldu. Sezonun bitimi ile birlikte taraftara kombine almayın, forma almayın, maçlara gitmeyin diye yapılan algı operasyonu sonucunda taraftarlar maçlardan el ayak çekerken, Fenerium mağazaları da bu algıdan nasibini aldı. Taraftar desteğinden yoksun olan Fenerbahçe sezona tarihinin en kötü başlangıcını yaptı.
Başka bir etken ise yine bu algı operasyonun içerisinde yönetim içinde takım üzerinde yapılan yanlışlar da eklenince ortaya kocaman bir kabus çıktı. Son 20 sezondur hep sıralamada ilk iki sırada yer alan Fenerbahçe’den bu sene aynı başarıyı beklemek mum ışığında ceviz toplamaya benzer.
Bu durumdan Fenerbahçe’nin kurtulması bir hayli zor gözüküyor. Çünkü ‘’balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir’’ ata sözü bile Fenerbahçe’nin aklını başına getirmeye yetmeyecektir.
Bu bir süreçtir. Sürecin adı 3 Temmuz sürecinin saha içi yansımasıdır.
Türk futbolunda Fenerbahçe üzerinden oynanan oyunlar temizlenmedikten sonra Fenerbahçe rahat nefes alamaz.
Sorun asla ve asla Aziz Yıldırım ya da hoca sorunu değildir. Bunu iyi görmek lazım. Sorun ülkenin içinde bulunduğu sorunların, futboldaki versiyonu Fenerbahçe’ye yansıtılmasıdır.
Bu nedenle Fenerbahçe şampiyonluklar takımı olsa da bu sene sıralamadaki yeri ilk beşin üzerinde olacaktır. Bunun için taraftarların algı operasyonlarına boyun eğmemeleri koca çınarları, aşkları Fenerbahçe’yi ayağa kaldırmaları gerekir. Maçlara gidilmelidir. Stat doldurulmalıdır.
Fenerbahçelilik böyle bir günde ortaya çıkar.
Bir ata sözü vardır ‘’ Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz’’ diye. İşte bu senede Fenerbahçe’den şampiyonluk beklenemez.
Bu sene öyle ya da böyle bitecektir. Fakat gerçekleri görüp taraftar ve camianın ileri gelenleri taşın altına elini sokma zamanıdır.
Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım
21 Ekim 2016 Cuma
ALA KEÇİ HER SENE PÜSKÜLLÜ OĞLAK DOGURMAZ
13 Ekim 2016 Perşembe
FATİH TERİM SAHTE İMPARATOR
Fatih Terim teknik, taktik ve kadro seçimlerinde hep yanlış yapan fakat şansı yanında olan tek hoca.
5 Ekim 2016 Çarşamba
Halı Saha Maçlarındaki Dram
Halı Saha Maçları Bir Tutku Olduğu Kadar Aynı Zamanda da Bir Dram!
Neden mi?
Futbol 7’den 70’e herkesin ilgisini çeken bir tutku. Her yaş grubu mutlaka bir şekilde futbolla tanışır. Kimileri profesyonel anlamda kimileri amatör olarak futbolun içinde yer alırlar.
Halı saha maçları tutkunun ötesinde olan bir durumdur. En kolayı gibi görünen halı saha maçları en zor olanıdır. Zor olmasının nedeni 14 adamı bir araya getirip aynı amaç doğrultusunda bir arada tutmak gerçekten zordur.
Halı saha maçları halı sahayı ayarlayan ve bir arada top oynayacak adamları bir ara getiren kişi için aslında kocaman bir dramdır.
Nedenine gelince,
Maçlar genelde yediye yedi oynandığı için maçı organize eden için diğer 13 kişiyi ayarlamak oldukça beyin yorucu bir iştir.
Halı sahayı ayarlamak, saati ayarlamak, daha evvelden aranıp maç teklifi yapılan arkadaşları tekrar arayıp saat bildirmek, maça gelmeyip son dakika golü atan arkadaşların yerine alelacele telefon rehberine bakıp yeniden gelmeyenin yerine mevki adamı çağırmak oldukça zahmetli bir iştir., İçindeki futbol oynama arzusuna rağmen oynayamamak gibi bir dizi sorunsalın bünyede oluşturduğu ruhsal bir drama sahne olmaktır halı saha maçları organizasyonları. Ayrıca kişiye yüklenen telefon masraflarıda bu işin başka bir cabasıdır.
Birbirini sevmeyen arkadaş gruplarını bir araya getirmemek ve tatsızlık* çıkmaması* için elinden geleni yapan, ama adam eksikliğinden kaynaklanan sorunlar yüzünden bu grupları bir arada oynatarak düzelirler ümidiyle yaşayan*, iki ucu boklu değneğe* sahiptir organizatörün dramı.
Bu dram sadece yukarıda ki sorunlarla da sınırlı kalmıyor elbette. Bir maçta maça gelenler sadece topunu oynayıp giderken, maçı organize eden organizatör bir sonraki maçı düşünür. Bir sonraki rakibi, sahayı, maçın oynanacağı saati ve oynatacağı oyuncuları düşünür. Diğer oyuncular için bir maç bitmiştir. Fakat organizatör için biten maçın ardından daha oynanmayan maç oynanmaya başlanmıştır.
Ayrıca, halı saha maçları az da olsa maliyetli bir iştir. Saha parası, top parası, forma parası vb. küçük masraflar vardır. Takım arkadaşlarından bu paraları toplamak organizatörün işi olup, işin en zor yanıdır. Param yok diyene tamam biz hallederiz denip oyun oynamak isten kişiniz şevkini kırmamaya çalışır maç organize eden kişiler.
Bir de sürekli geç kalmalar söz konusudur maçlara. Alışkanlık haline gelmiştir maçlara geç kalmak ya da tam saatinde gelmek. Bu durum bile tutkuyu drama çevirmeye yetmektedir.
En büyük dram ise, bir iki maç kadroya yazılmadığını gören kişilerin attığı triplerdir. Bu triplere göğüs germek organizasyonu yapan kişi için gerçekten zordur. Herkes her maç oynamak isterken adam fazlalığında çağırılmadığını gören kişilerin tribi çekilecek bir durum olmamasına rağmen yine organizasyonu yapan kişi ya da kişiler yılmadan bu özveri içinde var olmaya devam ederken takdiri en az hak eden kişilerdir.
Ve bunca uğraşa ve emeğe rağmen maç organizasyonunu yapan kişiler için kaçınılmaz sondur ‘’İstenilmeyen adam’’ olmak.
İstenilmeyen adam olmak tutkunun dramla bittiği andır organizasyonu yapan kişiler için.
Böylelikle yeşil sahada aranan mutluluk çoğu zaman organizasyonu yapanlar için ruhsal hezeyan ile son bulmaktadır