Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

13 Aralık 2018 Perşembe

HÜRRİYETİM


HÜRRİYETİM 

Türk medyasının amiral gemisi olmak,

Ne büyük bir gurur, ne de büyük bir mutluluk.

Kolay mı yetmiş yıl boyunca en doğru, en ilgi çekici, en cesur haberlere imza atabilmek!

Kolay mı fırtınalı sularda karaya oturmamak için savaşmak?

Kolay mı herkesin hürriyeti olabilmek?

Sokakta ki simitçinin,

Pazarda ki limoncunun,

Parktaki yaşlı ninenin,,

Kahvede ki bey babanın,

Mahallede ki terzinin,

Çarşıda ki berberin,

Reklamcının,

Tasarımcının,

Borsada ki yatırımcının,

Okulda ki eğitimcinin,

Bankada ki müdürün,

Köydeki muhtarın hürriyeti olabilmek!

Yetmiş yıl boyunca nelere tanıklık edildi, ne olaylar aktarıldı tarafsızca, cesurca okurlarına!

Kimler yetişti,

Kimler Hürriyet ile birlikte büyüdü,

Kimlere kucak açtı,

Kimlerin evi, yuvası oldu,

Kimlerin okulu oldu.

Bugün medyanın amiral gemisi yetmiş yaşını kutluyor!

Sen çok yaşa Hürriyetim!

#Hürriyet benim,
#Hürriyet bizim,
#Hürriyet hepimizin,
#hürriyet milliyetimizin
#Hürriyet vatanımızın



11 Aralık 2018 Salı

FENERBAHÇE’DEKİ SUÇLULAR


Fenerbahçe futbol takımı yüz on yılın en kötü performansını bu sezon sergiliyor.

Her gün eridikçe eriyor, takım küme düşme potasında on yedinci sırada yer alırken. rakip takımlar maçlarda ‘’Fener kümeye’’ diye tempo tutuyorlar.

Bu durumun suçlusu kim, kimler?

Ali Koç ve Damien Comolli’ye;

"Size şampiyonluk sözü veremem ama övünçle dışarıda gezebileceğiniz bir Fenerbahçe sözü veriyorum." diyerek seçimlere giren ve Fenerbahçe’ye başkan olan Ali Koç, bu gün Fenerbahçelinin boynunu rakipleri ve Anadolu takımları karşısında bükmüştür.

Fenerbahçeli çocuklar sokağa çıkamaz, taraftar maç sohbeti yapamaz hale gelmiştir.

Sosyal medya Fenerbahçe capsleri ile dolup taşmaktayken, Fenerbahçe’nin içine düştüğü durum ‘’vah vah’’ dedirten umutsuz bir vaka haline gelmiştir.

Ali Koç ve Damien Comolli 2011’de fetöcülerin yapamadıklarını altı ayda yaptılar.

Son yirmi yılda sıralamada birinci ya da ikinci olan Fenerbahçe’yi sıradan bir futbol takımı haline getirdiler.

Yüz on bir yıllık Fenerbahçe’ye tarihinin en rezil, en utanç verici kadro yapılanmasını yaparlarken Fenerbahçe’nin büyüklüğünü anlayamadılar.

Sürekli vizyondan bahsederlerken takımın küme düşme hattında ateşin içine atılmasına sessiz kalıp hep yanlış işlere imza attılar!

Koskoca Fenerbahçe’de gelmiş geçmiş en büyük hataları Comolli ile birlikte  altı ayda el ele yaptılar!

Ali Koç ve Yönetimine;

Mevcut teknik kadroyu, yeteneksiz ve sıradan oyuncuları Fenerbahçe'ye layık gören Comolli.’ye Fransız kalıp Fenerbahçe’yi paramparça ettirdiniz!

Aziz Yıldırm’a ait ne varsa hepsini bir kalemde sildiniz.

Aziz Yıldırım bu kulüp için cezaevinde yatarken, siz korkup kaçtınız.

Uykusunda bile Fenerbahçe’yi düşünen adamla kongrede dalga geçtiniz .

Aziz Yıldırım’ın yaptığı eserler bugün ortada birer abide gibi ortada dururken, siz fenerbahçe’yi ne hale soktunuz.

Sezon başından beri desteklerini bir gram esirgemeyen taraftara kederli günleri layık gördünüz.

Takımda Fenerbahçe ruhunu taşıyan kimseyi bırakmadınız.

Volkan Demirel’e tarihin en büyük ayıbını yaparken kulüp içi sırları kendinizi kurtarmak adına deşifre ettiniz.

Taraftara;

Algı operasyonunun oyununa gelip, Aykut Kocaman’ın onurlu duruşuna sahip çıkmayıp takımdan gönderilmesine göz yumup sevinerek, Fenerbahçe’nin aydınlık ruhuna darbe yaptınız!

Bugün görünüyor ki, göreve gelirken verilen sözlerle, şuan ortada ki gerçekler arasında mevcut yönetim büyük bir hezimet yaşamaktadır.

Ali Koç ve yönetimi kongre karalı alıp, kongre üyelerine hesap vermelilerdir.

Çünkü bu iş ne şirket yönetmeye ne de ahkam kesmeye benzemeyeceği görüldü.


5 Aralık 2018 Çarşamba

YÜKSEK DİVAN KURULU GÖREVE


Yüz on yıllık koca çınar, Türk futbolunun en renkli, en büyük kulüplerinden biri olan Fenerbahçe bu günlerde tarihinde hiç olmadığı kadar başarısız bir sezon yaşıyor.
Fenerbahçe futbol takımı evinde maç kazanamıyor, tüm Anadolu takımları Fenerbahçe’yi sürklase ediyor ve en kötüsü Fenerbahçe artık hiçbir maça kesin favori olarak çıkamıyor.
On dört haftada 14 puan toplayarak küme düşme potasından da bir türlü çıkamıyor olması her geçen hafta umutları tüketmektedir.. Fenerbahçe eridikçe eriyor.
Bu durumun suçlusu sportif direktör olarak görev yapan, aynı zamanda da futbolcu izleme, futbolcu alımı ve yönetim kuruluna tavsiyelerde bulunan Samandıra’nın anahtarı teslim edilen ne Damien Comolli ne de Hollanda’lı Phillip Cocu ya da şuan takımın başında olan geçici hoca olarak bulunan Erwin Koeman’dır.
Bu durumun tek suçlusu Ali Koç ve yönetim kuruludur.
Bundan bir yıl önce Ali Koç için, Ali Koç Fenerbahçelilerin gönlündeki başkan adayıdır. Hatta Fenerbahçe’nin gelecekteki başkanıdır. Fakat Ali Koç’un bu dönemde Fenerbahçe Başkanı olması Fenerbahçe’ye fayda yerine zarar sağlayacaktır derken bu günleri adeta kendi kafamda yaşıyor, olacakları sezinliyordum.
Nitekim bugün Fenerbahçe’nin hali ortada ve rakiplerinin alay konusu durumuna düşmüştür.
Ali Koç başkan seçildikten hemen sonra büyük bir strateji hatası yapmıştır. Ali Koç, aklı ile değil tamamen taraftar gibi davranıp Fenerbahçe taraftarı üzerinde oluşturulan algı operasyonun kurbanı olmuştur.
3 Temmuzu organize edenler ve medyadaki 3 Temmuz ayakçıları, herkezden daha çok adam, herkezden daha çok Fenerbahçeli, Fenerbahçelinin baş tacı olan Aykut Kocaman için taraftara algı operrasyonu yaptılar. Aykut Kocaman için ‘’Taraftar istemiyor’’ algısını o kadar iyi işlettiler ki herkes gibi duyguları ile hareket eden Fenerbahçe başkanı Ali Koç da yedi.
Halbu ki geride bırakılan sezona dönülüp bakıldığında onca imkansızlığa rağmen onca saha içi ve dışı etkenlere karşı o taraftarın istemediği denilen ‘’adam’’ hem kupayı hem de şampiyonluğu sadece birer doksanar dakika ile kaybetmiştir.
Ali Koç strateji hatası yapmayıp Aykut Kocaman ve takımıyla devam etse, üç tane de iyi futbolcu transfer edilseydi bugün burada bunları yazıyor olmayıp, küme düşmemeye değilde şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe' den bahsediyor olacaktık.
.
Ali Koç, Türk futbolunun son yirmi yılda hem hoca hem insan olarak yetiştirdi büyük değeri olan Aykut Kocaman'ı bir çırpıda sildi.
Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli gibi hocalar çalıştıkları tüm sezonlarda sadece sahanın içine motive olurken Aykut Kocaman hem sahanın içine hem de sahanın dışına karşı mücadele etti.
Vaktinin tamamını takıma harcayamadı.
Daha öncede söylediğimiz gibi koca gemide tek başına mücadele etti.
Buna rağmen çok başarılı olmuşken görevden alındı.
Daha sonra Türk futboluna son derece Fransız olan Damien Comolli, Avrupa’nın sıradan kulüplerinden sıradan futbolcuları transfer ederek, üzerlerine çubukluyu giydirerek yıldız diye sahaya sürdü.
İlerleyen haftalar gösterdi ki bu futbolcular asla ve asla Fenerbahçe’de oynamayı bırakın 2. Lig de bile oynayamayacak kapasitesiz, verimsiz sıradan oyuncular olduğu sahaya ve skorlara yansıyan sonuçlardan anlaşıldı.
Sezonun başlaması ile birlikte alınan başarısızlar sonuçlara kılıf aramak için, Fenerbahçe’nin simgesi haline gelen Fenerbahçelik ruhunu hayatının her alanına taşıyan kaleci Volkan Demirel ile birlikte Aykut Kocaman döneminin banko oyuncuları Dirar ve Atıf Samandıra’dan uzaklaştırıldı.
Buda yetmez gibi Aykut Kocaman’ın ekibinden olan üç yardımcı hoca büyük ithamlarla birlikte takımdan uzaklaştırıldı.
Kulüp köklü bir değişikliğe giderken birçok çalışandan tutun, İdari Menejere, FB TV Genel Yayın Yönetmenine kadar görevden alınmalar oldu.
Bu da gösterdi ki maçlara gitmeyin, forma almayın, pretosto yapın diye geçen sezon ve ondan önce ki sezonlarda yapılmak istenilip de yapılamayanları büyük bir algı yanılmasının içerisine giren Ali Koç yapmaya başladı.
Alınan başarısız sonuçlar Hollandalı Phillip Cocu’yu da yerken, Fenerbahçe’nin hastalığı her geçen gün ağırlaşmaya doğru yol adı gidiyordu.
Fenerbahçe başkanı Ali Koç ve akıl hocaları ağır hasta olan Fenerbahçe’ye şuan sadece anjiyo yapmaktadırlar. Fenerbahçe’nin acil olarak bypassa ihtiyacı vardır.
Bunu yapacak olan ne başkan Ali Koç ne de takımı yönetenlerdir.
.
Bugün Fenerbahçe'de Fenerbahçelilik ruhunu taşıyan bir tane içerden yetişen kenarda duran isyan edecek antrenör yokken, sahada Hasan Ali hariç isyan eden futbolcu yokken, Fenerbahçe’nin büyüklüğünü idrak edemeyen bir sportif direktör varken, idareten her hafta kovulmayı bekleyen takımı yöneten geçici bir hoca varken Fenerbahçe’de güneşin doğması imkansız olarak görülmektedir.
En başarısız olunan sezonda dahi stada gelen otuz beş, kırk bin seyirci desteğine rağmen başarı gelmiyorsa Ali Koç şapkasını önüne eğip nerede hatalar yaptığını enine boyuna tartmalıdır.
Bugün statlarda Fenerbahçe ile alay edilip dalga geçilmektedir.
Fenerbahçe rakipleri tarafından alay edilecek, sosyal medyada insanların ağzına sakız olacak bir kulüp değildir.
Bu yüzden Fenerbahçe Genel Kurulu derhal toplanıp, Fenerbahçe’nin içerisinde bulunduğu durumun hesabını sormalılardır
Fenerbahçe’nin küme düşmesini hayal edenlere rahmetli İslam Çupi’nin şu satırlarını hatırlatarak son noktayı koyalım.
‘’Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa‚ Türkiye yoktur‚ futbol yoktur‚ bolluk yoktur‚ insanlar yoktur‚ canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp‚ mezarlık olur.’’

21 Eylül 2018 Cuma

COCU FİYASKOSU!

COCU FİYASKOSU!

Ali Koç’un başkan seçildikten sonra Aykut Kocaman’ı gönderip Philip Cocu’yu takımın başına getirmesini strateji hatası olduğunu daha önce söylemiştim.

Elinde iyi oyuncu grubu olmamasına rağmen iyi bir sistem takımı ortaya çıkaran Aykut Kocaman bu sezon mutlaka kalmalıydı.
Fakat sportif direktör Comolli, artık günümüz futbolundan çok uzak, sistemleri çökmüş, Avrupa’da hiçbir başarı gösteremeyen Hollanda ekolünü tercih ederek sezona başladılar.

Takıma bir sürü oyuncu transfer edildi.
Sözde takım gençleştirildi.
Fenerbahçe’nin gizli kahramanı Josef takımdan ayrıldıktan sonra kıymeti anlaşıldı.
Reyes ve Jailson birleştirseniz dahi bir Josef etmez.

Philip Cocu ile birlikte bu güne kadar oynanan 8 remi maçta 2 galibiyet 1 beraberlik 5 mağlubiyet alan Fenerbahçe resmen çöküş yaşamaktadır. Bu durum tam bir fiyaskodur.

Sahadaki Fenerbahçe takımı güven vermemektedir. Sistemi yok, oyun yok, rakibe basma yok, rakibi ablukaya alma yok!
Bu nasıl bir Fenerbahçe’dir anlamakta güçlük çekmekteyim!

Sahada amatör takımlarda dahi yapılmayan hatalar yapılmaktadır.

Resmen Ali Koç’un Fenerbahçe’si facia üstüne facia yaşamaktadır.

Sezon başı ile birlikte takıma olağanüstü destek veren taraftarlar Ali Koç sevgisi yüzünden sabır deyip geçiyor. Fakat sabırlar dün gece Zagrep’te tükendi. Koskoca Fenerbahçe sıradan bir takımdan 4 gol yedi. Fenerbahçe 4 gol yemez, yememeli!

Philip Cocu oyuncu seçiminde ve kadro düzeninde çok büyük hatalar yapmaktadır. PSV’de uygulattığı sistem Türkiye ve Avrupa kupaları için uygun bir sistem değildir. Bu sistem Fenerbahçe’yi çok gol yiyen bir takım haline getirecektir. Ligde ilk beşi görmek imkansız hale gelir.

Daha önce Türkiye’de çalışan Guus Hiddink, Frank Rijkaard, Dick Adcocaat gibi isim yapmış  deneyimli hocalar Türkiye’de başarılı olamamışken Philip Cocu’nun başarılı olması da imkansızdır.
Hollanda ekolü Türk futboluna uygun bir yapı değildir.

Büyük vaatlerle Fenerbahçenin başına geçen Philip Cocu’nun kokusu çıkmıştır.

Ali Koç ve yönetimi fazla düşünmeden yol yakınken gerekeni yapmalıdır.
Yoksa sadece bu sene değil, önümüzde ki yılda heba olacaktır!


19 Eylül 2018 Çarşamba

İNSAFSIZLIK DİZ BOYUNU AŞTI!



İNSAFSIZLIK DİZ BOYUNU AŞTI!


İnsanların önemsemediği ama her gün fakirleşmeye doğru giden bir konuyu dile getirmek istiyorum.


Son bir iki aydır dolardaki artışı bahane ederek zam üstüne zam yapan firmalar bu da yetmezmiş gibi birde insanları aldatma yoluna giderek gramajları düşürmektedirler.


Böylelikle hem cebimizden hem de bize sattıklarından çalmaktadırlar.


Buda  düpe düz hırsızlıktır.


Marketlerden bir hafta önce aldığınızı bir hafta sonra almak neredeyse imkansız gibi bir şey. Mutlaka fiyatlara küçük de olsa dokunuşlar yapıyorlar.


Kurdaki düşüş bile bu fırsatçıları yollarından geri döndürmemektedir. 


Raflarda gramajı düşmüş ürünler, fiyatları yükselen ürünler ile birlikte her gün insafsızlık son sürat devam etmektedir.


Bugün tüketimi yoğu olan ürünler cep yakmaktadır.


Yumurtanın, salçanın, tuvalet kağıdının fiyatları aldı gidiyor başını.


Manavlarda, sokak pazarlarında sebze-meyvenin yanına yaklaşılmamaktadır.


Rahmetli Barış Manço’nun ‘’ Domates, biber, patlıcan. Bir anda bütün dünyam karardı’’ dediği gibi domates, biber, patlıcan fiyatlarını görünce şaşkına dönmemek elde değil.


Böyle giderse domates, biber, patlıcan evlerimize girmeyecektir. Çocuklar meyve/sebzeden mahrum olarak büyüyeceklerdir. Çünkü her gün vatandaşın alım gücü azalmaktadır, vatandaş fakirleşmektedir.


Fakirleşen vatandaş ekmek ve simide talim edecek desek onlarda da zamdan nasibini aldı.


Böylelikle isteyip de diyet yapamayanlara mecburi diyet yolu gözüktü.


Son günler de yetkililer ‘’ Fırsatçılara göz açtırmayacağız’’ deseler de vatandaş olarak bizler de bu fırsatçılara gereken tepkiyi koymamız gerekmektedir.


Vatandaşın cebinden parasını göz göre göre çalan fırsatçı hırsızlara yönelik gerekli denetimler de artırılmalıdır.


İnsafsızlığın diz boyunu aşıp, adam boyuna yaklaştığı bu dönemde, ‘’rüzğara kapılan harman gibi, darma duman olduk iş işten geçti’’ dememek için daha duyarlı, daha çok birlikte hareket etmekte fayda vardır.


29 Mart 2018 Perşembe

HAKİKAT


Allah bize göz vermiş görsün, kulak vermiş duysun, dil vermiş konuşsun diye.

Duyduklarımıza göre değil, gördüklerimize göre dilimiz doğruyu söylemelidir.

Fakaaat;
Her zaman dilimizi doğrudan yana konuşturursak o zaman da ‘’Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’’ gerçeği devreye giriverir!

Köylerden kovulmamak adına,

Çıkarlarımız uğruna gerçeklerden şaşmamalıyız!

Sağ gösterip sol vurmamalıyız!

Her devre göre hareket etmemeliyiz!

Önemli olan nedir bilir misiniz?

Özellikle üç maymunu oynayanlara sesleniyorum!

‘’ Hedef, her devrin adamı değil, her devir de adam olmak, adam kalabilmek’’ olmalıdır.

Günümüzde,

Yalakalık, hayat tarzı olmuş

Namus, makam, para, şöhret olmuş

Vacipler,  menfaat dünyasında farz olmuş

Ayaklar, baş, başlar ayak olmuş

Gösteriş, hayat tarzı olmuş…

Bunca olmuşluğun içinde, yalan dolana sarılıp ‘’Aslan gibi kükreyip sonra da kıvırtanlardan’’ olmaktansa dokuz köyden kovulmak iyidir...

6 Mart 2018 Salı

SESSİZ GEMİDE AYKUT KOCAMAN TEK BAŞINA

Süper ligde 20 hafta geride kaldı.
Ana gündem zirve yarışında ki takımların ortaya koydukları oyunlardan ziyade Fenerbahçe ve Aykut Kocaman.
Aykut Kocaman’a karşı eleştirilerin dozu kaçmış durumda. Son maçlarda zirvedeki diğer takımlar tel tel dökülürken Fenerbahçe yine kör talihine takıldı. Belki de sezonun en iştahlı en doğru oyununu oynadı fakat son üç maçta artık iyice ayyuka çıkan Fenerbahçe aleyhine olan hakem ve bireysel oyuncu hataları birleşince Fenerbahçe puan kaybetmek zorunda kaldı.
Sarı Lacivertli takımın önünün hakemler tarafından kesildiğini ve kesilmeye çalışıldığını ifade eden Aykut Kocaman yerden yere vuruldu.
Dün eski hakemlerden Deniz Çoban, hakemlerin Fenerbahçe aleyhine 20 maçın 10 tanesinde skora direkt etki eden hatalı kararlar verdiklerini açıkladı.
Çok uzağa gitmeye gerek yok.
Son iki maçta hakem kararları Fenerbahçe’nin 4 puanını kaybetmesine sebebiyet verdi. Trabzon deplasmanında rakibine pozisyon dahi vermeyen Fenerbahçeli futbolcular adeta sahada dövüldü. Herhangi bir sakatlığın çıkmaması şanstı. Yüzde yüz olan kırmızı kart çıkmadı. Daha ilk yarıda 9 kişi kalması gereken Trabzonspor oyunu 11 kişi olarak tamamlaması Fenerbahçe’nin sahadan galip gelmesini engelledi. Nitekim son Gençlerbirliği maçında da aynı senaryo tekrarlandı. 20. Dakikada atılması gereken Gençlerbirliğine mensup oyuncuyu atmayan Mete Kalkavan’a Ümit Özat adeta ders verdi. Oyuncusunu hemen kenara alarak, hakemin yapamadığını yaptı. Mete Kalkavan orta sahada uzaktan yakından faul olmayan pozisyonda Fenerbahçe aleyhine verdiği faul, bireysel hata ile birleşince Fenerbahçe kalesinde gol ile sonuçlandı.
Aykut Kocaman haklı olarak bu maçlardan sonra hakem kararlarından dolayı serzenişte bulundu. Böylelikle ağır eleştirilere maruz kaldı.
Fenerbahçe maçlarında hakemlerin vermiş oldukları kararlarda bir tutarsızlık olduğunu sağır sultan bile biliyor. Fenerbahçe aleyhine verilen kararlar direkt sonuca etki etmektedir.
Bugün Fenerbahçe ve Aykut Kocaman’ı eleştirenler Türk futbolunda ki gerçeği görmezlikten gelip, adeta Fenerbahçe’nin başarısız olması için neredeyse Allah’a yalvaracak durumdalar.
Yerden yere vurulan Fenerbahçe bugün ligin zirvesine ortak ve hocası Aykut Kocaman ise elindeki kadro sıkıntısına rağmen doğru oyun anlayışını takıma yerleştirmiştir. Artık futbol göze hoş gelen bireysel oyundan ziyade, basit, ayağa pas ve mücadeleye dayalı oyun anlayışını gerektirmektedir. Aykut Kocaman ve oyuncuları aleyhlerine yapılan onca hakem hatalarına rağmen sahada ve zirvede var olma savaşı vermektedirler.
“Hakemler Fenerbahçe’ye karşı çok cesur. Aynı kararları diğer büyüklerin maçlarında göremiyoruz. “ diyen Aykut Kocaman yüzde yüz haklıdır.
Hakemlerin Fenerbahçe’ye karşı bu kadar cesur olmasının altında yatan en önemli sebep, Fenerbahçe başkanının ve yönetiminin sessizliğidir. Bu gün Fenerbahçe’nin haklarını TFF’de savunacak hiçbir yöneticisinin olmaması, TFF kanadında Fenerbahçe’yi etkisiz hale getirmiştir. Yine aynı şekilde medya da Fenerbahçe’ye karşı 3 Temmuzdan bu yana savaş açmış vaziyettedir. TFF ve medya üzerinde etkisiz olan Fenerbahçe böylelikle rahat bir şekilde göz göre göre doğranmaktadır. Bu da yetmez gibi efendiliği, kişiliği, oyun felsefesi ve oynatmaya çalıştığı doğru oyun anlayışı ile diğer meslektaşlarından bir adım önde olan Aykut Kocaman itibarsızlaştırılmaya çalışılmakta, her gün yerden yere vurulmaktadır.
Fenerbahçe yönetiminin sessizliği karşısında, Fenerbahçe’nin onurunu korumak için çabalayan, her şeyi doğru yapmaya çalışan Aykut Kocaman mücadelesinde maalesef yalnız kalmış ve Fenerbahçe tarihinde hiç bu kadar yönetim olarak zayıf olmamıştır. Bu zayıflık karşısında, Aykut Kocaman’a karşı gazete köşelerinde, TV ekranlarında saldırmak, hakaret etmek çok kolay olur bir vaziyet aldı. Aykut Kocaman’a karşı hakaret boyutunu aşan eleştiriler her gün dozajını artırarak devam etmektedir.
Çaresizlikler içinde çareler arayan Aykut Kocaman Fenerbahçe için büyük bir değerdir. Bu değere Fenerbahçe yönetiminin bir an önce kulak vermesi gerekmektedir. 3 Temmuzda olduğu gibi yalnızlığa mahkum edilmemelidir.
Fenerbahçe’nin federasyonda, Kulüpler Birliği’nde, medyada, yayıncı kuruluşta olmaması aralara kalın duvarlar çekilmesine sebebiyet vermiştir.. Bu duvarlar Fenerbahçe’nin bir adım ileriye gitmesine engeller oluşturmaktadır.
Bunu gören taraftar doğal olarak “Yönetim istifa ve Ali Koç Başkan, Fenerbahçe şampiyon” diye bağırıyor. Fakat bu bağrışmalar da kulübe zarar vermektedir.
Fenerbahçe taraftarının ve yönetiminin yapması gereken tek olay, kongre gündemini bir tarafa bırakarak, seslerini Fenerbahçe’nin yenen haklarını korumak için yükseltmeleri olduğu gerçeğidir.

SÖZ HAKKI KAHRAMAN TÜRK ORDUSUNDA

Son dakika haberi olarak internet sitelerine düşen, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson açıklamalarını anlamsız ve yersiz olarak görüyorum. 

Ne dedi Tillerson, ‘’Suriye'nin kuzeybatısındaki gelişmelerden dolayı endişeliyiz. Ayrıca Türkiye'nin güvenlik kaygılarının da farkında olduklarını ‘’ açıkladı.

Rex Tillerson’a sormak lazım. 

Siz ABD olarak Suriye’nin kuzeybatısındaki gelişmelerden neden rahatsızsınız? 

Suriye ye komşu olan siz misiniz? 

Orada ki terör örgütleri sizin kaç mil uzakta olan ülkenizi mi tehdit ediyor?

Orada ki silah ticaretinizin bitmesinden mi kaygı duyuyorsunuz?

ABD yıllardır neden o bölgede var? 

Siz onca tüneli yaptıran değil misiniz?

Sizler onca teröriste eğitim veren ülke değil misiniz?

Orada kamp kurup, silah dağıtan ülke ABD hangi amaçla o 
bölgede?

Tillerson’a şunu belirtmekte fayda vardır. Asıl endişe veren olan ABD’nin iki yüzlü olarak hareket etmesidir.

Türk ordusunun orada bulunma nedeni; Sınırlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere yapılan bir hamledir.

ABD bu hamleden endişe duymaya başladı. Çünkü Afrin’den sonra sıra Münbiç’e gelecek. Allahın izni ile Ülkemiz için büyük tehlike oluşturan Afrin ve Münbiç hattı terörden temizlenecek. Bunun başka bir yolu yoktur. Bunu gören ABD kaygılanmaktadır, endişelenmektedir. 

Nedeni PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri ABD’nin müttefikleridir. Hal böyle olunca bu terör gurupları ağır darbe yiyecek. Bunu gören ABD endişe duyuyoruz diye açıklama yapıyor. Terörü açıktan savunduğunu beyan etmektedir.

Ayrıca bölgeye düzen getirmek de ABD’nin haddine değildir. 

Türkiye ile baş edemeyeceğinin farkında olan ABD ısrarla sivilleri bahane ederek ateşkes istemektedir.

Suriye topraklarında söz söyleme hakkı artık ABD’de değildir. 
Söz hakkı bundan sonra oranın gerçek sahiplerinde ve KAHRAMAN TÜRK ORDUSUNDADIR:.




SİGARAYI NEDEN BIRAKTIM


Bugün 7 Mart ve ben sigarayı bırakalı tam bir ay oldu.

Tam tamına 30 yıla yakın içtiğim sigarayı ani bir kararla bıraktım.

Sigarayı bırakmam kesinlikle her hangi bir sağlık sorunu yaşamam ya da sigaraya farkına varmadan ödediğim uçuk rakamlar değildir

Sigara içmenin saçma, aptalca bir davranış olduğunu idrak etmemdir. Hepimizin aptal olmadığımıza dair sarsılmaz bir inancı vardır. Sigara paketlerinin üzerinde ki görsel resimleri ve uyarıcı yazıları göre göre sigara alıyor ve içiyor olmam, sarsılmaz inancımızı taca çıkartmaktadır.

Ani bir kararla sigarayı bıraktığımı o an yanımda olan birkaç arkadaşımın bilgisi dışında da sosyal medyadan duyurmayı gerekli gördüm. Sebep olarak "taahhüt etkisi" devreye girsin ki sözümde durayım. Keza topluluk önünde verilen taahhütler her zaman başarıya ulaştığı kanıtlanmıştır. Yalnızken, tek başına alınan kararlar bir süre sonra verilmiş söz olmaktan çıkmıştır.

Yukarıda belirttiğim gibi sigarayı bırakalı tam bir ay oldu. Her boşluk benim için sigara demekti. Boşluk buldum mu derhal bir sigara yakar, onunla oyalanır, keyif aldığımı söylerdim. Aslında ne kadar salakça düşünce olduğunu anlamak için sigarayı bırakmam gerekiyor muş!

Hayatımda 1 ayda neler değişti?

Soğuk ya da yağmurlu havalarda dışarıya çıkıp sigara içmiyorum.

Sigara içenlerin üzerinde ki kokuyu almaya başladım.

Sabah uyandığımda o iğrenç koku ile uyanmıyorum.

Çakmak isteyenlerden ve çakmak yürütenlerden kurtuldum.

Kantine hiç sigara yazdırmadım.

3 Kilo aldım.

Aslında 1 ayda farkında olmadan hayatımda çok şey değişti. Yaşam kalitemi daha da arttıran bir girişim oldu sigarayı bırakmak.

Daha güzel, daha temiz, daha sağlıklı yaşamak için bıraktığım sigaranın ’’dumanını yel, parasını el alır’’ diyen annemin haklılığını şimdi daha iyi anlıyorum…