Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

29 Mart 2018 Perşembe

HAKİKAT


Allah bize göz vermiş görsün, kulak vermiş duysun, dil vermiş konuşsun diye.

Duyduklarımıza göre değil, gördüklerimize göre dilimiz doğruyu söylemelidir.

Fakaaat;
Her zaman dilimizi doğrudan yana konuşturursak o zaman da ‘’Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’’ gerçeği devreye giriverir!

Köylerden kovulmamak adına,

Çıkarlarımız uğruna gerçeklerden şaşmamalıyız!

Sağ gösterip sol vurmamalıyız!

Her devre göre hareket etmemeliyiz!

Önemli olan nedir bilir misiniz?

Özellikle üç maymunu oynayanlara sesleniyorum!

‘’ Hedef, her devrin adamı değil, her devir de adam olmak, adam kalabilmek’’ olmalıdır.

Günümüzde,

Yalakalık, hayat tarzı olmuş

Namus, makam, para, şöhret olmuş

Vacipler,  menfaat dünyasında farz olmuş

Ayaklar, baş, başlar ayak olmuş

Gösteriş, hayat tarzı olmuş…

Bunca olmuşluğun içinde, yalan dolana sarılıp ‘’Aslan gibi kükreyip sonra da kıvırtanlardan’’ olmaktansa dokuz köyden kovulmak iyidir...

6 Mart 2018 Salı

SESSİZ GEMİDE AYKUT KOCAMAN TEK BAŞINA

Süper ligde 20 hafta geride kaldı.
Ana gündem zirve yarışında ki takımların ortaya koydukları oyunlardan ziyade Fenerbahçe ve Aykut Kocaman.
Aykut Kocaman’a karşı eleştirilerin dozu kaçmış durumda. Son maçlarda zirvedeki diğer takımlar tel tel dökülürken Fenerbahçe yine kör talihine takıldı. Belki de sezonun en iştahlı en doğru oyununu oynadı fakat son üç maçta artık iyice ayyuka çıkan Fenerbahçe aleyhine olan hakem ve bireysel oyuncu hataları birleşince Fenerbahçe puan kaybetmek zorunda kaldı.
Sarı Lacivertli takımın önünün hakemler tarafından kesildiğini ve kesilmeye çalışıldığını ifade eden Aykut Kocaman yerden yere vuruldu.
Dün eski hakemlerden Deniz Çoban, hakemlerin Fenerbahçe aleyhine 20 maçın 10 tanesinde skora direkt etki eden hatalı kararlar verdiklerini açıkladı.
Çok uzağa gitmeye gerek yok.
Son iki maçta hakem kararları Fenerbahçe’nin 4 puanını kaybetmesine sebebiyet verdi. Trabzon deplasmanında rakibine pozisyon dahi vermeyen Fenerbahçeli futbolcular adeta sahada dövüldü. Herhangi bir sakatlığın çıkmaması şanstı. Yüzde yüz olan kırmızı kart çıkmadı. Daha ilk yarıda 9 kişi kalması gereken Trabzonspor oyunu 11 kişi olarak tamamlaması Fenerbahçe’nin sahadan galip gelmesini engelledi. Nitekim son Gençlerbirliği maçında da aynı senaryo tekrarlandı. 20. Dakikada atılması gereken Gençlerbirliğine mensup oyuncuyu atmayan Mete Kalkavan’a Ümit Özat adeta ders verdi. Oyuncusunu hemen kenara alarak, hakemin yapamadığını yaptı. Mete Kalkavan orta sahada uzaktan yakından faul olmayan pozisyonda Fenerbahçe aleyhine verdiği faul, bireysel hata ile birleşince Fenerbahçe kalesinde gol ile sonuçlandı.
Aykut Kocaman haklı olarak bu maçlardan sonra hakem kararlarından dolayı serzenişte bulundu. Böylelikle ağır eleştirilere maruz kaldı.
Fenerbahçe maçlarında hakemlerin vermiş oldukları kararlarda bir tutarsızlık olduğunu sağır sultan bile biliyor. Fenerbahçe aleyhine verilen kararlar direkt sonuca etki etmektedir.
Bugün Fenerbahçe ve Aykut Kocaman’ı eleştirenler Türk futbolunda ki gerçeği görmezlikten gelip, adeta Fenerbahçe’nin başarısız olması için neredeyse Allah’a yalvaracak durumdalar.
Yerden yere vurulan Fenerbahçe bugün ligin zirvesine ortak ve hocası Aykut Kocaman ise elindeki kadro sıkıntısına rağmen doğru oyun anlayışını takıma yerleştirmiştir. Artık futbol göze hoş gelen bireysel oyundan ziyade, basit, ayağa pas ve mücadeleye dayalı oyun anlayışını gerektirmektedir. Aykut Kocaman ve oyuncuları aleyhlerine yapılan onca hakem hatalarına rağmen sahada ve zirvede var olma savaşı vermektedirler.
“Hakemler Fenerbahçe’ye karşı çok cesur. Aynı kararları diğer büyüklerin maçlarında göremiyoruz. “ diyen Aykut Kocaman yüzde yüz haklıdır.
Hakemlerin Fenerbahçe’ye karşı bu kadar cesur olmasının altında yatan en önemli sebep, Fenerbahçe başkanının ve yönetiminin sessizliğidir. Bu gün Fenerbahçe’nin haklarını TFF’de savunacak hiçbir yöneticisinin olmaması, TFF kanadında Fenerbahçe’yi etkisiz hale getirmiştir. Yine aynı şekilde medya da Fenerbahçe’ye karşı 3 Temmuzdan bu yana savaş açmış vaziyettedir. TFF ve medya üzerinde etkisiz olan Fenerbahçe böylelikle rahat bir şekilde göz göre göre doğranmaktadır. Bu da yetmez gibi efendiliği, kişiliği, oyun felsefesi ve oynatmaya çalıştığı doğru oyun anlayışı ile diğer meslektaşlarından bir adım önde olan Aykut Kocaman itibarsızlaştırılmaya çalışılmakta, her gün yerden yere vurulmaktadır.
Fenerbahçe yönetiminin sessizliği karşısında, Fenerbahçe’nin onurunu korumak için çabalayan, her şeyi doğru yapmaya çalışan Aykut Kocaman mücadelesinde maalesef yalnız kalmış ve Fenerbahçe tarihinde hiç bu kadar yönetim olarak zayıf olmamıştır. Bu zayıflık karşısında, Aykut Kocaman’a karşı gazete köşelerinde, TV ekranlarında saldırmak, hakaret etmek çok kolay olur bir vaziyet aldı. Aykut Kocaman’a karşı hakaret boyutunu aşan eleştiriler her gün dozajını artırarak devam etmektedir.
Çaresizlikler içinde çareler arayan Aykut Kocaman Fenerbahçe için büyük bir değerdir. Bu değere Fenerbahçe yönetiminin bir an önce kulak vermesi gerekmektedir. 3 Temmuzda olduğu gibi yalnızlığa mahkum edilmemelidir.
Fenerbahçe’nin federasyonda, Kulüpler Birliği’nde, medyada, yayıncı kuruluşta olmaması aralara kalın duvarlar çekilmesine sebebiyet vermiştir.. Bu duvarlar Fenerbahçe’nin bir adım ileriye gitmesine engeller oluşturmaktadır.
Bunu gören taraftar doğal olarak “Yönetim istifa ve Ali Koç Başkan, Fenerbahçe şampiyon” diye bağırıyor. Fakat bu bağrışmalar da kulübe zarar vermektedir.
Fenerbahçe taraftarının ve yönetiminin yapması gereken tek olay, kongre gündemini bir tarafa bırakarak, seslerini Fenerbahçe’nin yenen haklarını korumak için yükseltmeleri olduğu gerçeğidir.

SÖZ HAKKI KAHRAMAN TÜRK ORDUSUNDA

Son dakika haberi olarak internet sitelerine düşen, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson açıklamalarını anlamsız ve yersiz olarak görüyorum. 

Ne dedi Tillerson, ‘’Suriye'nin kuzeybatısındaki gelişmelerden dolayı endişeliyiz. Ayrıca Türkiye'nin güvenlik kaygılarının da farkında olduklarını ‘’ açıkladı.

Rex Tillerson’a sormak lazım. 

Siz ABD olarak Suriye’nin kuzeybatısındaki gelişmelerden neden rahatsızsınız? 

Suriye ye komşu olan siz misiniz? 

Orada ki terör örgütleri sizin kaç mil uzakta olan ülkenizi mi tehdit ediyor?

Orada ki silah ticaretinizin bitmesinden mi kaygı duyuyorsunuz?

ABD yıllardır neden o bölgede var? 

Siz onca tüneli yaptıran değil misiniz?

Sizler onca teröriste eğitim veren ülke değil misiniz?

Orada kamp kurup, silah dağıtan ülke ABD hangi amaçla o 
bölgede?

Tillerson’a şunu belirtmekte fayda vardır. Asıl endişe veren olan ABD’nin iki yüzlü olarak hareket etmesidir.

Türk ordusunun orada bulunma nedeni; Sınırlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere yapılan bir hamledir.

ABD bu hamleden endişe duymaya başladı. Çünkü Afrin’den sonra sıra Münbiç’e gelecek. Allahın izni ile Ülkemiz için büyük tehlike oluşturan Afrin ve Münbiç hattı terörden temizlenecek. Bunun başka bir yolu yoktur. Bunu gören ABD kaygılanmaktadır, endişelenmektedir. 

Nedeni PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri ABD’nin müttefikleridir. Hal böyle olunca bu terör gurupları ağır darbe yiyecek. Bunu gören ABD endişe duyuyoruz diye açıklama yapıyor. Terörü açıktan savunduğunu beyan etmektedir.

Ayrıca bölgeye düzen getirmek de ABD’nin haddine değildir. 

Türkiye ile baş edemeyeceğinin farkında olan ABD ısrarla sivilleri bahane ederek ateşkes istemektedir.

Suriye topraklarında söz söyleme hakkı artık ABD’de değildir. 
Söz hakkı bundan sonra oranın gerçek sahiplerinde ve KAHRAMAN TÜRK ORDUSUNDADIR:.




SİGARAYI NEDEN BIRAKTIM


Bugün 7 Mart ve ben sigarayı bırakalı tam bir ay oldu.

Tam tamına 30 yıla yakın içtiğim sigarayı ani bir kararla bıraktım.

Sigarayı bırakmam kesinlikle her hangi bir sağlık sorunu yaşamam ya da sigaraya farkına varmadan ödediğim uçuk rakamlar değildir

Sigara içmenin saçma, aptalca bir davranış olduğunu idrak etmemdir. Hepimizin aptal olmadığımıza dair sarsılmaz bir inancı vardır. Sigara paketlerinin üzerinde ki görsel resimleri ve uyarıcı yazıları göre göre sigara alıyor ve içiyor olmam, sarsılmaz inancımızı taca çıkartmaktadır.

Ani bir kararla sigarayı bıraktığımı o an yanımda olan birkaç arkadaşımın bilgisi dışında da sosyal medyadan duyurmayı gerekli gördüm. Sebep olarak "taahhüt etkisi" devreye girsin ki sözümde durayım. Keza topluluk önünde verilen taahhütler her zaman başarıya ulaştığı kanıtlanmıştır. Yalnızken, tek başına alınan kararlar bir süre sonra verilmiş söz olmaktan çıkmıştır.

Yukarıda belirttiğim gibi sigarayı bırakalı tam bir ay oldu. Her boşluk benim için sigara demekti. Boşluk buldum mu derhal bir sigara yakar, onunla oyalanır, keyif aldığımı söylerdim. Aslında ne kadar salakça düşünce olduğunu anlamak için sigarayı bırakmam gerekiyor muş!

Hayatımda 1 ayda neler değişti?

Soğuk ya da yağmurlu havalarda dışarıya çıkıp sigara içmiyorum.

Sigara içenlerin üzerinde ki kokuyu almaya başladım.

Sabah uyandığımda o iğrenç koku ile uyanmıyorum.

Çakmak isteyenlerden ve çakmak yürütenlerden kurtuldum.

Kantine hiç sigara yazdırmadım.

3 Kilo aldım.

Aslında 1 ayda farkında olmadan hayatımda çok şey değişti. Yaşam kalitemi daha da arttıran bir girişim oldu sigarayı bırakmak.

Daha güzel, daha temiz, daha sağlıklı yaşamak için bıraktığım sigaranın ’’dumanını yel, parasını el alır’’ diyen annemin haklılığını şimdi daha iyi anlıyorum…