OYUNA GELME FENERBAHÇE’Lİ GÜN BİRLİK OLMA GÜNÜ!
Sezona mutlak şampiyonluk parolası ile başlayan Fenerbahçe, son haftalarda aldığı başarısız sonuçlar ile gündemi oluşturmaktadır.
Sezona Sportif Direktörlüğe Emre Belezoğlu’nu,Teknik Direktörlüğe Erol Bulut’u getiren Ali Koç ve yol arkadaşları TFF’nin diretmesine rağmen yurt içi ve yurt dışından 18 yeni önemli transfer yaparak nerdeyse şampiyonluğa oynayacak iki takım oluşturdular.
Kağıt üzerindeki kadrolara bakıldığında gerçekten Fenerbahçe şampiyonluğun bir numaralı favori takımı durumundaydı.
Şampiyonluk parolası ile sezona başlayan Fenerbahçe, 13 haftalık süreçte tam tamına 16 puan kaybederek camiada hayal kırıklığı yaşanmasına sebebiyet verdi.
Bu hayal kırklığının sebeplerini 2 madde de ele almakta fayda vardır!
Birincisi;
Oyun olarak bir türlü istenilen seviyeye çıkılamaması, şampiyonluğun ‘olmazsa olmaz' görüldüğü bir sezonda ister istemez Ali Koç, Erol Bulut ve Emre Belezoğlu isimlerini tartışmanın ortasında bıraktı!
İlk 7 haftanın aksine son 5 haftada oyun olarak sahaya yansıtılan ne bir takım ruhu nede bir oyun karakterinin olmadığı gerçeğini herkes yüksek sesle konuşmaya başladı.
Sahada tamamı ile iflas etmiş, mücadele etmeyen, sorumluluk almayan ruhsuz ve vurdum duymaz bir oyuncu gurubu tükenişliğin görüntülerini boş tribünler önünde televizyon ekranlarına yansıtırken, taraftara da adeta isyan ateşini yaktırıyordu!
Peş peşe alınan mağlubiyetler sonrasında aklıselim taraftarlar sosyal medya üzerinden birlik, beraberlik çağrıları yaparlarken diğer tarafta da başta Erol Bulut ve Ali Koç yönetimini istifaya davet edenlerin sayısı bir hayli artmaktadır!
Fenerbahçe’de son maçlara bakıldığında bireysel hata yapan oyuncu sayısı her geçen gün artmaktadır.
Başta kaleci Altay olmak üzere, savunmanın yetersizliğini herkes görmektedir!
Savunmada büyük bir kriz yaşanmaktadır!
Stoperlerin birbirlerini tamamlayan karakterde oyuncular olmadığını futboldan anlayan herkes görebilmektedir. Ne adam paylaşımı nede topa ilk müdahalede başarılı değiller. Sürekleri yerlerini kaybedip adam kaçırmaktadırlar.. Stoperler ve bekler takıma defansta ağır hasarlar vermektedirler.
Lemos, Tissarant ve Serdar bir türlü istenilen seviyeye gelemediler. Acemice müdahaleler yapmaktadırlar. Yaptırdıkları 6 penaltı ile Avrupa liglerinde rekor kırarlarken Fenerbahçe’yi ligde kalesinde en çok gol gören 5 takımdan biri haline getirdiler.
Böylelikle Fenerbahçe’nin stoper ihtiyacı açık ve net olarak gözükmektedir.
Orta sahası da mücadele olarak son haftalarda rakiplerinin gerisinde kalmaktadır.
Hiçbir maçta orta saha üstünlüğünü ele alamamaktadırlar. Kazanılan ikili mücadele sayısı neredeyse yok denecek kadar az!
Sosa beklenenden uzak, Gustavo ‘’benden bu kadar’’ dercesine hareket ederken, Mert Hakan Yandaş ise tam bir hayal kırıklığı yaşatmaktadır.
Bir tek Ozan’ın çabası göze çapsa da oda yeterli olmadığı görülmektedir!
Kanatlar ise tam bir hayal kırıklığı yaratmaktadır!
Topu ileri taşımada son derece yetersiz ve ağır kalmaktadırlar. Herkes genç Ferdi’ye bel bağlamışken Ferdi bu hali ile 11’de çıkması açıkçası bende şaşkınlık yaratmaktadır.
Fenerbahçe oyun temposu olarak otobanda gitmeyen Mercedes misali çok yavaş kalmaktadır.
Buna rağmen bu süreçte Fenerbahçe ligde en çok gol atan takım hüviyetindedir.
Fenerbahçe gol atmada sıkıntı yaşamazken, oyun içerisinde asıl sorunun yukarıda bahsettiğimiz gibi yeterli mücadeleden uzak ve takım ruhunun eksik oluşu göze çarpmaktadır! Bu oluşuma hangi olayların zemin hazırladığını iyi etüt etmekte fayda ardır!
Son 4 haftada alınan sonuçlar, Fenerbahçe’nin her geçen gün eridiğini gözler önüne sermektedir. Geleceğe dair umutlar tükenirken, Fenerbahçe hızla büyük takım olmaktan uzaklaşmaktadır.
İşin acı tarafı; Fenerbahçe futbol takımı evinde maç kazanamaz hale gelmiştir.
Lig tarihinde ilk defa kendi evinde 3 maç üst üste kaybederken, 15 yıl aradan sonra da Beşiktaş’a Kadıköy’de kaybetmiştir!
Elinde ne kadar rekor varsa hepsi bir bir uçup gitmiştir. Aleyhine yeni rekorlar oluşmuştur!
Anadolu takımları Fenerbahçe’yi yenmekte zorlanmazken ve en kötüsü Fenerbahçe artık hiçbir maça kesin favori olarak çıkamamaktadır.
Peki bu süreç nasıl başladı?
Bu günkü duruma Fenerbahçe nasıl geldi?
Suçlu Erol Bulut mu yoksa Emre Belezoğlu mu?
İşte burada asıl ve en önemlisi yukarıdaki zeminin oluşmasına sebebiyet veren 2. Maddenin varlığıdır!
Nedir bu 2. Madde diye soracak olanlara anlatmakta fayda vardır!
Yıllardır Fenerbahçe üzerine oynanan oyunları aklıselim, futbolu bilen, taraf olmaktan ziyade objektif olan herkes bilmektedir.
Daha sezon başlamadan algıyı yönetmekle görevli Fenerbahçe düşmanları ve Türk futbolunu dizayn edenler Fenerbahçe’yi şampiyon ilan ettiler.
Ligin başlaması ile birlikte ardı ardına gelen başarılı sonuçlar camiada mutluluk yumağı oluşturdu.
Yıllardır Fenerbahçe’nin önünü kesip, üzerine oyun oynayanlar Konya maçı ile birlikte düğmeye bastılar!
Çünkü Fenerbahçe iyi oynamasa da başarılı sonuçlar alıyor, takım oturduğu zamanda önünde kimse duramazdı!
VAR üzerinden operasyonun ilk hamlesi yapıldı. Atılan nizami gol el diye iptal edildi.
Böylelikle Konya maçı ile birlikte futbolu dizayn edenlerin elleri bu sezonda saha içerisinde Fenerbahçe'nin üzerine yapışmış oluyordu!
Olmayan penaltılar Fenerbahçe aleyhine verildi.
Atılan goller ofsayt diye iptal edildi.
Rakip ceza sahası içinde net penaltılar verilmezken, diğer takımlara aynı pozisyonlarda lehlerine düdük çalınıp oyun kurallarını Fenerbahçe aleyhine işlettiler.
Hal böyle olunca, alenen yapılan kasti hatalar futbolcular üzerinde de etki yapmakta gecikmedi!
Sahadaki mücadelenin yeterli olmadığını gören futbolcularda kırılganlık tavan yaptı.
Takımın özgüveni kayboldu.
Takım hızla takım olma yolundan uzaklaşıp, sıradanlaştı!
Saha içerisinde Cüneyt Çakır, Ali Palabıyık gibi hakemler bu ülkede kumpasın Fenerbahçe üzerine en çok kullandığı hakemler olarak alenen göze çapmaktadırlar.
Şunu kabul etmek gerekir ki; Her takımın kötü olduğu dönemler vardır. Fakat hiçbir takım Fenerbahçe’nin görmüş olduğu muameleyi asla görmemektedir!
Başta Fatih Terim, Sergen Yalçın, Mustafa Cengiz bas bas bağırırken, Fenerbahçe yonetimi sessizliğe gömülmüş Fenerbahçe'ye reva görüleni kabullenip, olanı biteni seyretmektedirler.
Fenerbahçe oyun olarak iyi oynamasa da önünün kesildiği açık ve net olarak maçlarda belli olmaktadır.
Elbette son 4 maçta 3 mağlubiyet almış takım eleştirilir!
Futbolcusu, hocası, sportif direktörü, yönetimi eleştirilir.
Burada sahanın içerisindeki olumsuz havayı ve tat vermeyen oyunu düzeltecek olan en başta Emre Belezoğlu, Erol Bulut ve ekibine büyük iş düşmektedir. Takımı düzeltecek ve işleri rayına oturtacak güce, kuvvete sahiptirler!
Lakin Türk futbolunu dizayn edenler ellerini futboldan çekmediği sürece, Fenerbahçe VAR odasından ve hakemlerden eşit muamele görmediği sürece Fenerbahçe'nin başarılı olması imkansızdır!
Bu başarısızlıkta en az suçlu Erol Bulut’tur.
Bu düzen var olduğu sürece Erol Bulut değil kim gelirse gelsin sonuç değişmeyecektir.
Onun için gün birlik olma günüdür. Yönetime, teknik ekibe, takıma sahip çıkma günüdür!
Çünkü 3 Temmuz daha bitmedi, bu gidişle de biteceğe de benzememektedir!
Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım
20 Aralık 2020 Pazar
Gün Birlik Olma Günü
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder