Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

16 Aralık 2021 Perşembe

TARİHiN EN BÜYÜK ARTIŞI!

Asgarî ücret 4,250 TL oldu!
Belki de Türk tarihinin en fazla zam oranı!

Bu orana sevinenler bir hayli fazla oldu!
Arkadaş neye seviniyorsun?
Daha senin maaşına zam gelmeden son 1.5 ayda ekmeğe, una, yağa, şekere, peynire, süte, yoğurda herşeye zam geldi.
Hem de öyle az maz gelmedi!
Okkalı zamlar geldi!
Örneğin 36.00 TL ye satılan yoğurt sloganı "Harca Harca Bitmez" olan markette 55.00 TL oldu.
Gelen zamma bak %50!
Bu zamlar daha senin maaşına zam yapılmadan yapıldı!
Soyuldun farkında olmadan!
Şimdi Ocak itibari ile senin maaşın %50 zamlanacak!
Yani 1 Şubat'ta 4.250 TL
Baktığın zaman ŞAHANE!
Maaşın arttı. Kendince "biraz olsun nefes alırım" diyorsun!
Amma zamlar durur mu?
Sanmam!
Durmaz!
Şimdi Ocak ayı itibari ile gecen yıl olduğu gibi zamlar sağnak yağmur gibi yağmaya başlayacak!
Marketler etiket değiştirme yarışına girecek!
Eeee ne oldu!
Zam yapılmadan %50 kaybettin!
Şuan zam yapıldı dengeledin!
Lakin zamlar durmadan devam ediyor!
Bu durumda kaybeden yine kim oldu?
Daha Doğalgaz, su, elektrik artışlarını saymıyorum!
Dolardaki, altındaki kur artışlarını da saymıyorum!
Çünkü ne doların nede euron var!

Eeee sevinmek elbette herkesin hakkı!
Amaa booşuna sevinmeyin!
Çünkü hiç bir şey yerinde durmuyor, dur ma ya cak da!


19 Kasım 2021 Cuma

Eskiden Böyleydi Şimdi Böyle!

İT USED TO BE LİKE THİS NOW!

Son günlerde yazının başlıgında ki cümle belirli bir kesimin ağzından düşmez oldu!

➖ Eskiden böyleydi şimdi böyle!

Ne zaman; Doların, altının  hergün saat yelkovanı gibi sürekli yerinde durmamasından, marketlerdeki fiyat artışlarından, benzine, oto gaza, kömüre gelen zamlardan, asgarî ücretin yetersizliğinden, hayat pahalılığıdan, alım gücünün düştüğünden, dar gelirlilinin hergün dahada yoksullaştığından bahsedilse belirli bir kesim hemen eskiyi gündeme getirerek insanlarla resmen alay etmektedirler.

Neymiş efendim;

➖ Eskiden bu yoktu!
➖ Şu yoktu!
➖ Yağ, un, şeker yoktu!
➖ Yiyecek ekmek, giyecek elbise yoktu!
➖ Araba yoktu!
➖ Okul yoktu!
✔️ Yoksulluk çoktu!
✔️ Açlık çoktu vs.

Doğrudur!

Eskiden hayat şimdiki gibi kolay değildi.

Çünkü günümüzde yer alan; Teknoloji, internet dünyasın o dönem yoktu!
Çağ, herşeyin bollaştığı, tüketimin arttığı, ekonomilerin büyüdüğü bilgi ve teknoloji çağı olarak önümüzde durmaktadır!
Bu yüzden o zaman ki şartlar ile şimdiki dünyayı kıyaslamak kanımca akıl tutulması gibi birşey!

Son 20 yılda bir çok dünya ülkesi gibi  Türkiye'de doğru adımlar ve yerinde yapılan yatırımlarla hızlı bir şekilde teknoloji ve internet dünyasının içerisinde kendine yer buldu.
Böylelikle değişen ve gelişen dünya ile birlikte Türkiye'de güçlendi, gelişti, büyüdü.

Ekonomik gelirler artarak her ailenin refah düzeyi yükseldi
Bu büyüme ile birlikte  hemen hemen herkes ev yada araba sahibi oldu.

Taaki 15 Temmuz darbesine kadar herşey rayında gidiyordu!
O hain darbe ile birlikte  tüm güzellikler terse dönerek ülkemizde güzel olan herşey tufan olma yolunda ilerlemeye başladı!

15 Temmuz  darbesinin yıkımı daha onarılamadan bu defa da salgının ortaya çıkması ile birlikte fırsatçıların ve onlara yataklık edenlerin katkılarıyla bu günkü durum kaçınılmaz oldu!
Bunlara birde son yıllarda iyice hortlayan siyasi yanlışlar eklenince herşey alabora oldu!

➖ Kolay kazanç elde etme çabası!
➖ Çalmanın meşrulaştığı,
➖ Bizden olmayanın, bizden değildir düşüncesinin hızla geliştiği,
➖ Yandaşların zenginleştiği,
➖ Fırsatçıların rahatça olta attığı döneme girilmesi ile birlikte ekonomi de taşlar yerinden oynadı!
Ülkeyi refaha götüren İlk yıllarda yapılan doğrulardan sapılması, farklı yönlere gidilmesi ülkeyi her geçen gün zora sokmaya devam etti.

Neticesinde,

☑️Dolar uçtu!

☑️Altın rekor kırdı!

☑️Benzin, oto gaz zam üstüne zam yedi!

☑️Sıvı yağ, şeker, un vs sadece birer adet ile sınırlandırarak satılmaya başladı!

☑️ Ekranlarda, sosyal medyada inanılmaz derecede algı oyunları oluşturularak gerçekler ört bast edilmeye başlandı!

☑️ Son bir yılda Türk lirası dolar karşısında %50 değer kaybetti!

Oluşan hayat pahalılığı ve artan fiyatlar karşısında dar gelirli insanlar zor günler yaşamanın eşiğine geldiler!

Ülke olarak hergün fakirleşiyoruz dediğimizde yukarıda bahsettiğim yandaş kesim hemen; "Eskiden böyleydi şimdi böyle nankörler! Elinizdeki telefona, yediğiniz yemeğe, giydiginiz elbiseye, bindiğiniz arabaya bakın" diyerek muhalif olan kesime bu mantıkla susturmanın gayreti içine girdiler.

Korkarım ki savunmalarını sadece eski Türkiye üzerinden yapanlar, şuan ki gidişata bakıldığında o begenmedikleri eskiyi de çok arayacaklar gibi görünmektedir!

Çünkü görünen köy kılavuz istemez!


15 Kasım 2021 Pazartesi

EYT KAZANILMIŞ HAKTIR!

Buradan Devleti Yönetenlere Sesleniyorum!

EYT 1999'da yeni bir kanun ile yürürlüğe giren yasadan önce 25 yıl çalışma hayatını ve istenilen prim gün sayısını dolduranlar için kazanılmış bir haktır.

1999 öncesi emeklilik şartları bizler için 25 yıl çalışma süresi ve 5250 pirim günü olarak yasada yer alıyordu.
Hakemin düdüğü ile 90 dakika olan maç oyun oynanırken  120 dakikaya gitti.
Ortaya inanılmaz bir haksızlık çıkarak haklarımız elimizden alındı.
Bunu kabul etmemiz imkansızdır!
Her defasında milletimizin yanındayız diye açıklamalar yapan mevcut iktarda olan siyasiler EYT'li Türk milletini görmezlikten gelmektedirler!

Buradan net olarak dile getirmek istiyorum!

Ülkemizde milyonlarca Suriyeli sığınmacı var.
Bunlar bizden kesilen vergilerle besleniyorlar!
Hakları olmayanlara bizden alınanlar verilerken bizler maalesef bugün kazandığımız hakkımızı alamıyoruz!
Bu da net olarak gösteriyor ki ülkemizde biz EYT'li vatandaşlar mağduruz ve bizleri mevcut iktidar görmezlikten gelmektedir!

Sosyal medyada her seçim döneminde iktidar tarafından hortlatılan EYT yasası çıkacak haberleri bilinçli olarak yapılarak ortaya bir algı oyunu çıkarılmaktadır!
Amaç; EYT'lilerin kafasını karıştırmak ve gündemi farklı yönlere çekmektir.
Doların, benzinin, gazın, kömürün, yağın, altının tarihin rekorunu kırdığı son günlerde bu haberler bilerek ve isteyerek işlenmektedir! Böylelikle hayat pahalılığı bir nebze olsun farklı yönlere çekilerek unutturulmak istenmekte olduğuna inanmaktayım!

Bizler oyunun 90 dakika içinde bitmesini istiyoruz!

Sadaka istemiyoruz!
Ayrıcalık istemiyoruz!
Erken emeklilik yada süper emeklilik istemiyoruz!
Sığınma istemiyoruz!
Yardım istemiyoruz!

Seçimlerde seçilmişlerden seçim malzemesi olmak istemiyoruz!

Hak alınmaz!

Hak verilir!

Bu yüzden bizler devleti yönetenlere sesleniyoruz!

- Hakkımızı verin!
Vebalda kalmayın!

Çünkü EYT kazanılmış bir HAKTIR!


26 Mayıs 2021 Çarşamba

KATIR İLE DEVE



KATIR İLE DEVE…

Hazret-i Mevlânâ, güzel ahlâklı olan kişi ile ahlâksız olan kişilerin hayatlarını katır ve devenin hâline benzeterek şöyle anlatır:

Katır deveye;

“–Ey güzel yoldaş, dedi: Yokuş olsun, iniş olsun, sen, en dar yolda bile güzelce gidiyorsun; hiç düşüp kapaklanmıyorsun. Ben ise, yolunu şaşırmış kimseler gibi tepetaklak oluyorum. Yol ister kuru olsun, ister çamurlu olsun, ben her zaman yüzükoyun düşüyorum. Bunun sebebinin ne olduğunu anlat da, ben de nasıl yaşamam gerektiğini öğrenmiş olayım.”

Deve şu cevabı verdi:

“–Benim gözüm senin gözünden daha parlaktır. Bundan başka bir de ben, yüksek yerden bakmadayım. Yüksek bir dağa çıkınca, oradan patikanın sonunu rahatça görürüm. Cenâb-ı Hak, gözüme bütün yolların iniş ve çıkışını gösterir.

Ben her adımı görerek atarım. Onun için sürçmekten, düşmekten kurtulurum.

Sen ise, üç adımdan ötesini göremezsin. Dâneyi görürsün de, tuzağı göremezsin. Bir yere konmakta, oturmakta, inmekte, yürümekte; âmâ bir adamla gören bir adam bir olur mu?”


16 Mayıs 2021 Pazar

Makam mı yoksa Ahlak mı?

Makam, Mevkii mi?

Yoksa güzel ahlak mı?

İnsanların pek çoğu makam ve mevki sahibi olmayı çok önemli bir başarı ve bir değer olarak görürler. Bu nedenle de makam- mevki sahibi olmak için adeta can atarlar. Makam- mevki sahibi olduklarında kendilerinin ayrıcalıklı insanlar olduklarını düşünürler.

Aslında unuttukları bir şey var!

Ayrıcalık makam-mevki ile olmaz. Ahlak değerleri yüksek olan, hoşgörü sınırları üst seviyede olanlar, sevgi-saygı sahibi olan insanlar ayrıcalıklı insanlardır. Malum hayat anlatıldığı gibi ya da görüldüğü gibi uzun değildir. Makam- mevkiler gelip geçicidir. Hepimizin hayatında bir çok tanıdığı insanlar vardır geçmişte nice yüksek makamlarda olan. Ama bu gün o makamlarda değiller, yerlerinde yeller esiyor. Ne kaldı geriye derseniz?  Belki bir çok ah ya da hatırlanmayan isimler!

Makamlar insanlara kıymet, değer katmamalı. İnsanlar bulundukları makama-mevkie değer katmalı!

Makamla büyüdüğünü zanneden kişi ya da kişiler aslında küçüldüklerinin resmini görememektirler.

Ahlaktan, haktan yoksun, farklı yollardan bir yerlere hızlı yükselenler tıpkı yüksek tepelere hızlı tırmananlar gibi nefes darlığı yaşarlar. Çünkü tırmandıkları yere hak ederek değil, hileyle, düzenbazlıkla tırmanmışlardır.

Bu yüzden derim ki;  Gafil olmayın, gözünüzü açıp gerçeği görün. Makamın hırsına kapılmayın. İnsanlığınızdan, değerlerinizden ödün vermeyin.. Nereden geldiğinizi asla unutmayın, insanları hor görmeyin. Kibirden uzak olun. Karıncayı bile incitmeden yaşayın ki bulunduğunuz yere değer katın…


2 Mayıs 2021 Pazar

BU KADAR FIRSATÇILIK OLUR MU?






BU KADAR FIRSATÇILIK OLUR MU?

Pes doğrusu, bu kadar da olmaz!

Kar yağar fiyatlar artar,

Kuraklık var denir fiyatlar artar,

Bayram gelir artar,

Yılbaşı gelir artar,

Dolar çıkar artar,

Seçim olur artar,

Deprem olur artar,

Salgın olur artar,

Evlerinizden dışarı çıkmayın, kapanıyoruz denir fiyatlar tavan yapar!

Açıkçası çok merak ediyorum;

- Kendi milletini bu kadar kazıklayan başka bir toplum var mıdır?

Her hafta fiyat değişir mi demeden kendimizi alamaz olsak da maalesef salgın ile birlikte fiyatlar aldı başını gidiyor.

Bu ülkenin çoğunluğunu gariban ve dar gelirli insanlar oluşturuyor!

Herkes ayda 10 Bin TL kazanmıyor!

2800 TL ile kira, elektrik, su, doğalgazını ödeyen artan para olursa da boğazına bir lokma bir şeyler girsin diye ucuz sebze-meyve peşinde koşan birçok insan var.

El insaf!

Sözde Müslüman bir ülkeyiz!

Ramazan ayındayız!

Sözde yardımlaşmanın, dayanışmanın bolca olduğu aydayız!

Yalan, hepsi yalan!

Bu kadar fırsatçılık olur mu?

Anlamış değilim!

Sabah farklı akşam farklı fiyat etiketi nasıl oluyor?

Bu resmen soygundur!

Hırsızlığın taaa kendisidir!

Vatandaşın cebinde ki parayı çalmanın diğer yöntemidir!

Hiç mi sizlerde ALLAH korkusu yok?

Hiç mi vicdanız yok?

"Sağlığımız için, yaşamak için, salgından kurtulmak için tam kapanıyoruz derken sizler ortaya çıkıp virüsten daha tehlikeli boyuta ulaşıyorsunuz!"

17 Günlük tam kapanma var diye % 100 zam olur mu?

Boşuna dememişler;

- İnsanın mayasında insafsızlık varsa her yerden yedirir kazığı diye.


11 Nisan 2021 Pazar

FİYATLAR UÇTU, VATANDAŞ ÇARESİZ!






FİYATLAR UÇTU, VATANDAŞ ÇARESİZ!

Dar gelirli vatandaşların son dönemlerde gündeminin ana maddesini Dünya’yı alt üst eden korona salgınından ziyade mutfağına giren temel ihtiyaç ürünlerdeki fiyat artışları oluşturmaktadır. 

Vatandaşın gözü dolar kurunu izler gibi marketlerdeki fiyat artışlarında!

Ramazan ayına adım attığımız şu günlerde gıdadan manava, süt ürünlerinden tutun birçok temel ihtiyaç ürün fiyatları neredeyse İstanbul Borsasından daha hareketli olarak yukarıya doğru tırmanışlar yapmaktadır. 

Asgari ücret ya da bir tık üstü geliri olan vatandaşlar ellerini ceplerine attıklarında zamlı fiyatlar nedeni ile alım güçlerindeki düşüşün verdiği şaşkınlıklarını market reyonlarında ya da kasada açıkça dile getirmekten hatta bununla da kalmayıp kasalarda duran görevlilere sitem etmekten geri kalmadıkları gözlerden kaçmamaktadır. 

2020 Yılının ikinci yarısı itibari ile yükselişe geçen ve bazı ürünlerde neredeyse her hafta bazılarında ise her ay üzerine koyarak artan temel gıda ve ihtiyaç ürünlerindeki zamlar karşısında tüketici her alışverişe gittiğinde daha yüksek ücret ödemek zorunda kalmaktadır! 

Hal böyle olunca dar gelirli vatandaşların direk cebine dokunan bu zamlar enflasyon denen canavarı hortlatmaktadır. Her ay açıklanan enflasyon ile gıda fiyatlarında ki değişim açıklanan enflasyon gerçeğini yansıtmamaktadır. Açıklanan ile gerçekte var olan enflasyon arasında dağlar kadar fark olduğunu anlamak için ekonomi uzmanı olmaya gerek olmadığını, cebinize 250 lira alıp sadece süt ürünleri almaya gitmek için şarküterinin yolunu tutmak yeterli olacaktır! Şarküterine ayak bastığınızda cebinizdeki 250 liranın aniden nasıl 25 lira dönüşüp eridiğine şahit olacaksınız!

İşte bu paranın her geçen gün erimesi ve VATANDAŞIN HER GEÇEN GÜN FAKİRLEŞTİGİNİN  göstergesidir.

Salgın öncesine kadar markete gidildiğinde ihtiyaç dışında da bir sürü alışveriş yapılır, torbalar dolu olarak marketten çıkılırdı.  Salgın ile birlikte artan fiyatlar 80’li 90’lı yıllarda yaşanan manzaraları akla getirirken acaba o yıllara geri mi dönüyoruz düşüncesi 40 yaş üstü insanlarda hakim olmaya başlamıştır. Oluşan bu düşüncenin insanlarda mutsuzluk ve umutsuzluk yarattığı gözlerden kaçmamaktadır!

Salgın nedeni ile birçok insanın evden çalışıyor olması daha doğrusu eve hapis olmaları,diğer insanların da hafta sonlarını evde geçiriyor olması insanların gelirlerinin yüzde 35 – 40’nı ister istemez  gıdaya harcamaya yöneltmiştir.

Gıda ürünlerinin yerinde durmayan fiyatları dar gelirli vatandaşları her geçen gün sıkıntıya sokmaktadır.

Eskiden de et, balık, tavuk gibi hayvansal proteinler mutfaklara girmese de bunun yerine bitkisel proteinler, mevsimsel sebze ve meyveler mutlaka mutfaklara girerdi. Manavlar, marketler, şarküterler el yakarken dar gelirli vatandaş çaresizlik içerisinde artan fiyatları sadece seyredebilmektedir.  İstediğini almakta zorlanan hatta alamayan vatandaş böylelikle ruhsal çöküntü içerisine girmektedir.  Bu ruhsal çöküntü aile içi çatışmaları, mutsuzlukları da beraberinde getirmektedir.

Hayat pahalı!
Cepte para yok,
Geçim sıkıntısı almış başını,
Evde huzur yok,
Salgın bulaştıkça çoğalıyor!
Ramazan geldi!
Hoş geldi!
Ramazan pidesi 5 TL oldu!
Hadi bakalım ye yiyebilirsen!


24 Ocak 2021 Pazar

İSTİSMARI DURDURDUN

İSTİSMARI DURDURUN!

Artan fiyatlar, dar gelirli vatandaşın gündemi olmaya devam ediyor.

Vatandaşın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli en temel ihtiyaçlarına son bir yılda arka arkaya zamlar yapıldı.

Yeni yılın ilk günleri ile birlikte de daha asgari ücret zammı cebe girmeden fiyatlar uçmaya devam etti!

Asgari ücretle çalışan dar gelirli vatandaş öyle bir hale geldi ki sormayın gitsin!

Tıpkı zengin ağa babalarının doları, altını, borsayı takip ettiği gibi, günlük ya da haftalık olarak market raflarındaki temel gıda ihtiyaçlarına uygulanan fiyat artışlarını takip etmeye başladı.

Peynir çeşitleri el yakıyor!

Market raflarında ki etiketler hemen hemen her hafta değişime uğrarken, markete her gidildiğinde standart olarak alınan ürünlerin bir sonraki alınışında daha pahalı olarak alınmaya başlandığı kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır.

Enflasyon ve dövizde ki artışlar nedeni ile tavan yapan temel gıda fiyatları, son günlerde döviz ve altında düşüş olmasına rağmen yine de yeni zamları yemekten geri kalmadı.

%21’llik artış bir gecede erdi!

Alım gücü iyice zayıflayan vatandaş gözünü asgari ücrete yapılan zamma çevirmişken son zamlar ile birlikte asgari ücret artışı daha cebe girmeden buhar olup uçtu, gitti!

Yıllardır dar gelirlinin dostu olarak lanse edilen, ‘’Toptan fiyatına perakende satış’’ ya da '' Harca harca bitmez ''sloganları ile müşterilerine hizmet veren BİM, A101, ŞOK ve diğerleri sanki iş birliği yaparcasına peynir, kaşar, yoğurt gibi süt ürünleri başta olmak üzere birçok temel gıda ve ihtiyaç ürünlerine  %25 – 35 arasında zammı daha Ocak ayının ilk günlerinde yapıştırarak vatandaşa şok yaşattılar.

Yukarıda adı geçen marketler bir gecede değiştirdikleri fiyat etiketlerinin yanına ‘’ peynire, kaşara, salama, sucuğa bakmak serbesttir’’ etiketini de mutlaka koymaları gerekmektedir!
Çünkü başta süt ürünleri ve diğer gıdalardaki artış sonrası alım gücü bir hayli azalan vatandaş da ne harcayacak para ne de  onları yiyebilecek sağlık kalmadı!
Vatandaş sadece bakmak ile yetinecektir!

Yağ, süt, yumurta, peynir, nohut, kuru fasulye, mercimek, sebze, meyve vs. bugün mutfaklarımızın olmaz ise olmazlarındandır! Bunlar olmadığı zaman sağlıklı beslenmenin yolu da tıkanmış olur!
Maalesef bu gidişat dar gelirli vatandaşları sağlıksız beslenmeye doğru itmektedir.

Zam yapmak serbest!

Fiyat artışları öyle bir noktaya geldi ki isteyen istediği fiyatı rafta ki etiketlere koyabilmektedir!

Bu bir istismardır!

Devleti yönetenlerin bu istismara mutlaka dur demesi gerekmektedir!

Artışın nedenleri mutlaka incelenmelidir!

Günlük, haftalık, aylık olarak artan zamların önü tıkanılmalıdır!

Fiyatların, serbest ekonomi politikası var diye raydan iyice çıkmasına müsaade edilmemelidir!

Unutulmamalıdır ki; Bu ülkenin nüfusunun yarıdan çoğunu dar gelirli ve asgari ücret ile geçinen insanlar oluşturmaktadır.

Biraz  el-insaf!


2 Ocak 2021 Cumartesi

Adalet Işığı Altında

 Bugün bizler; Devletimizden, ülkemizi yönetenlerden sadece hakkımızı istiyoruz!


- Para istemiyoruz!


- Yardım istemiyoruz!


- Sığınma istemiyoruz!


- Haksız kazanç istemiyoruz!


- Ayrıcalık istemiyoruz!


- Erken emeklilik yada süper emeklilik de istemiyoruz!


- Ellere var, bize yok mu da demiyoruz!


Bizler; Sadece emek verdiğimiz emeğimizin karşılığını ADALETİN IŞIĞI altında istiyoruz!


Adalet niçin vardır?


- Haksızlığa uğrayanların hakkını korumak için değil mi?


Bizler bir kanun ile haksızlığa uğrayan EYT'li çalışanlar degilmiyiz!


O zaman adalet nerede?


Bizim emeklilik hakkımız, bir kanun ile haksızca  uzatıldı!


Hayallerimiz, umutlarımız  elimizden alındı!


İlk defa bir kanun sözde kademeli olarak geriye doğru işletildi!


Kazanılan haklara el konuldu!


Ve bugün binlerce EYT'li mağdur!


Biz hakkımızı  yaşarken istiyoruz!