Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

31 Ağustos 2025 Pazar

Siz Önce Aynaya Bakın!

Ey Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar…
Siz önce aynaya bakın!

Okan Buruk “Şinanada yavrum Şina Şinanay” diye Fenerbahçe’ye küfrettiğinde neredeydiniz?
Durun ben söyleyeyim:
Çayınızı yudumlayıp sessizce izlediniz.
Belki de kıs kıs güldünüz.

Niye kıyamet koparmadınız?
Niye biriniz çıkıp “Hocam ayıp oluyor” diyemediniz?

Bugün Kerem Aktürkoğlu “Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük ve en şerefli kulübüdür” dedi diye linç ediyorsunuz.
Adamı milli takımdan kesmekle tehdit ediyorsunuz.
Siz kimsiniz?
Bu otoriteyi kim verdi size?

Okan Buruk’un hakaretine tek kelime edemeyen sizler, bugün mertlik dersi veremezsiniz.
Bu ülke sizin babanızın malı değil!
Futbol da sizin tapulu mülkünüz değil!

Siz futbolun efendisi falan değilsiniz.
Siz yorumcu bile değilsiniz!
Sadece yıllardır kaostan beslenen iki ekran figürüsünüz.

Kavga çıkararak, fitne tohumları ekerek Türk futbolunu kirleten bu tavrınız artık kabak tadı verdi.

Önce aynaya bakın. 
Sonra konuşun!

Mourinho gitti, Fenerbahçe güneşi yeniden doğdu

Mourinho gitti, Fenerbahçe güneşi yeniden doğdu.

Mourinho’lu uzun bir kışın ardından sarı-lacivert semalarda sabahın ilk ışıkları belirdi. Değişim rüzgârları, onun gölgesini geride bırakıp esti; Fenerbahçe bu rüzgârla kanatlanan yırtıcı bir kuş gibi deplasman yoluna düştü. Karşılarında Başkent ekibi Gençlerbirliği’nin mütevazı ordusu vardı; fakat Fenerbahçe’nin yüreğinde bu gece mütevazılığa yer yoktu.

Saha daha ilk dakikalarda sarı ve lacivertin fırça darbeleriyle boyandı. El Nesyri savaş meydanına inmiş bir gladyatör gibi oynadı; İrfan Can, her dokunuşunda şimşek çaktıran bir coşku taşıdı topa. Sağ kanatta oyunu bir satranç ustasının sakinliğiyle yönetti; ne acele etti, ne de bekledi. Futbola duyduğu özlem her hareketinden belliydi.

Arşi Brown fırsat kollayan bir avcı sabrıyla oynadı. 
Skriniar, defanstan çıkarken paslarını ağırdan aldı; oyuna bir heykeltıraşın sabrıyla şekil verdi. O sabır Fenerbahçe’nin öfkesini törpüledi belki ama takımın oyununu olgunlaştırdı.

Nene, topla ilk buluşmasında sahaya bir kıvılcım düşürdü. Çabukluğu ve zekâsıyla golünü atarak Fenerbahçe’nin ruhuna dinamizm kattı.

Alverez ise başka bir hikâye yazdı bu gece. Riskten uzak durdu; pas yaptı, boşluklara sızdı, kendini doğru yerlerde gösterdi. Seyirci, ondan şimşek çakmasını bekledi ama o, gökyüzünde sessizce süzülen bir yıldız gibiydi. 
Cesur muydu, yoksa temkinli mi? Bu sorunun cevabı hâlâ sahada saklıydı.

Ve Talisca… Gecenin sönük yıldızlarındandı. Sahada parlaması beklenirken ışığı puslu bir ay gibi soluktu. Bu oyun arzusu, bu oyun şekli ona yakışmadı; ruhu sanki başka bir diyarda dolaşıyor, bedeni sadece yeşil çimlerin üstünde süzülüyordu. Taraftarın sabırsız bakışları onun gölgesini daha da büyüttü.

Ama bu gece Fenerbahçe’nin gecesiydi. Tribünlerden yükselen sesler Kadıköy’den kopup gelen bir meltem gibiydi.
Mourinho’nun soğuk gölgesi artık mazide kaldı; Fenerbahçe, Ankara’da Atatürk’ün ışığı altında kendi destanını yeniden yazmaya başladı.

30 Ağustos 2025 Cumartesi

Fenerbahçe’nin Tek Çıkış Yolu: Öz Evlatlarına Dönmek

Fenerbahçe’nin Tek Çıkış Yolu: Öz Evlatlarına Dönmek

Mourinho dönemi büyük bir hüsranla sona erdi. 
Büyük umutlarla getirilen, dünya futbolunun en çok konuşulan isimlerinden biri olan Mourinho, sarı-lacivertli camiaya çare olamadı. 
Jose Mourinho’nun Fenerbahçe macerası, kısa sürede büyük bir hayal kırıklığına dönüştü. Portekizli teknik adam, sahada beklenen etkiyi yaratamadığı gibi, kulübün mali yükünü de artırdı. Milyonlarca avro alan Mourinho, hiçbir başarı elde edemedi. Üstelik kulüpten aldığı milyonlarca avroyla ülkesine dönerek arkasında derin bir hayal kırıklığı bıraktı. 

Bu süreç, Fenerbahçe için yalnızca bir teknik direktör başarısızlığı değil, kulüp tarihinin en ağır derslerinden biridir.

Artık gerçeklerle yüzleşme zamanı!

Fenerbahçe, yabancı teknik direktör sevdasından vazgeçmek ve özüne dönmek zorundadır. Çünkü bu kulübün ruhunu bilen, bu armanın ağırlığını taşıyan, camiayla bütünleşmiş isimlerden başka kimse bu enkazı ayağa kaldıramaz.

Kulübün kurtuluş reçetesi, kendi öz değerlerinde saklı: Aykut Kocaman ve İsmail Kartal.

Ali Koç döneminde Jorge Jesus’tan Pereira’ya, Cocu’dan Mourinho’ya kadar birçok yabancı teknik adam görev aldı. Ancak bu büyük yatırımların hiçbiri kulübe kupa getirmedi. Fenerbahçe’nin ruhundan kopuk bu isimler, beklenen başarıyı sağlayamadı ve yıllar kaybedildi.

Artık çözüm belli. 

Fenerbahçe’nin yeniden ayağa kalkması için kulübün kendi içinden yetişmiş teknik adamlara dönmesi şart.

Aykut Kocaman: Karakteri, liderliği ve soğukkanlılığıyla Fenerbahçe’nin kaybettiği birlik ve beraberliği yeniden sağlayabilecek tek isim.

İsmail Kartal: Fenerbahçe için yaşayan, bu ruhu damarlarında taşıyan bir futbol adamı.
Bu iki teknik adamdan biri Fenerbahçe'ye teknik direktör olmalıdır...

Yanlarına Volkan Demirel ve Tuncay Şanlı gibi efsanelerin eklenmesi, bu ruhu daha da güçlendirecektir.

Ali Koç’un Hataları ve Dersler,

Ali Koç’un başkanlık döneminin en büyük hatası, Aykut Kocaman’ı göndermekti. Ardından seçim yatırımı uğruna yabancı teknik direktörlere yönelmesi, kulübün istikrarını tamamen bozdu. Bugün Fenerbahçe hâlâ kupa hasreti çekiyor ve bu hataların bedelini ödüyor.

Bu kulüp, kimsenin seçim yatırımı sahası değil. Fenerbahçe, kimliğini ve ruhunu geri almak zorunda.

Son Söz: Tek Yol Öz Evlatlar

Fenerbahçe’nin kurtuluş reçetesi artık tartışmaya kapalı:

Öz değerler,

Öz evlatlar,

Fenerbahçe ruhunu taşıyan isimler.

Aykut Kocaman ve İsmail Kartal’ın önderliğinde Fenerbahçe yeniden ayağa kalkabilir. 
Başka bir yol yok...

28 Ağustos 2025 Perşembe

One Spectacle


Sayın Mourinho,

“Ben One Special’ım” diyerek geldiniz, fakat kusura bakmayın; biz sizi “One Confusion” olarak izliyoruz.

İsmail Kartal’ın oturmuş düzenini, şampiyonluk yolundaki takımını aldınız; üçlü savunma diye bir buluş icat ettiniz, ortaya üçlü değil, düpedüz çöplük çıktı.

Önce Osayi Samuel’i yediniz, sonra İrfan Can’ı, Djiku’yu, Becao’yu, İsmail’i bile harcadınız. Yetmedi, Cenk’e bakıp “Sen otur evladım” dediniz. Ama sahada kimin oynadığını biz hâlâ bulamadık.

Ne hücum var, ne savunma! Ortada sadece “Mourinho markalı kargaşa” var. Siz takımı yönetmiyorsunuz, resmen kemiriyorsunuz. Ruhen ve bedenen bitik, kaçak güreşen oyuncuları göremiyor; oynaması gerekenleri ise cezalandırır gibi kulübeye hapsediyorsunuz. Oyuncular güçsüz, bazı anlarda taraftar gibi sadece oyunu seyrediyorlar.

Fenerbahçelik ruhu takımdan silindi. Taraftar futbol izlemeye geliyor, ama Mourinho markalı kargaşaya maruz kalıyor.

Hani siz “One Special”dınız ya… Vallahi bizde şimdilik “One Spectacle” oldunuz. Bu gidişle de tarih sizi “One Spectacle”, yani tam bir seyirlik facia olarak yazacak.

Saygılar!