Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

29 Aralık 2015 Salı

FENERBAHÇE BAŞARILI MI?


Fenerbahçe ilk yarıyı kendi saha ve seyircisi önünde Sivas Sporu yenerek 40 puanla ikinci sırada tamamladı.

Fenerbahçe; Ziraat Türkiye kupası 2, şampiyonlar ligi ön eleme 2, UEFA Kupasında 6, ligde 17, toplamda  da 27 maç oynadı ligin ilk yarısında. Bu maçlar sonunda Fenerbahçe ligi rakibinden 1 puan geride ikinci sırada, UEFA’da son 32 takım arasına kalarak ve kupa da 2 de 2 yaparak devreyi rahat bir şekilde tamamladı.

2015-2016 sezonuna başta teknik direktörünü değiştirerek başlayan Sarı Kanarya, kadrosunu dünyaca ünlü yıldızları katarak ve yenileyerek başladı. Takım kurulduğunda otoritelerin ortak görüşü ‘’ Bu takım ligin tozunu atar ve şampiyonluğun en büyük adayı’’ olarak görülüyordu. Fakat Fenerbahçe kadro kalitesi olarak iyi bir kadro kurmasına rağmen iyi bir futbol takımı olması için zamana ihtiyacı vardı.

Yapılan transferlere göre değerlendirmeler yapanlar Fenerbahçe’nin Şampiyonlar ligi ön eleme turunu geçememesi, ligde de ortaya konan vasat futbolun ardından Kadıköy’de gelen Molde yenilgisi sonrasında başta Vitor Pereira olmak üzere takım ağır eleştirilere maruz kalırken, hatta Vitor Pereira’nın gönderilmesini bile isteyenler çoğunluktaydı.



Fenerbahçe’nin yeni bir kadro kurduğunu ve bu takımın istenilen seviyeye ancak Kasım ayında  ulaşabileceği görüşünü savunanlar ise Fenerbahçe’de ki umut ışığını görenlerdi. Nitekim  havaların yavaş yavaş soğumaya başladığı Kasım ayında Fenerbahçe’de oyun olarak taraftarlarının içini ısıtmaya başlamıştı. Fenerbahçe artık coşkulu, mücadeleci ve sert oynamaya başlamış, Pereira’da ki hırs ve arzu futbolculara da yansımış olacak ki! Fenerbahçe  ‘’ tek tek damlıyor gollerim’’ dercesine maçları 1-0 kazanarak üç puanları hanesine yazdırıyordu.

Fenerbahçe maçları kazanırken, göz ardı edilmemesi gereken gerçekler vardı. Bu gerçekler de ilk sırayı kanatlar alıyordu. Sağ ve sol kanat olarak Türkiye’nin en iyi bek ve kanatlarına sahip olan Fenerbahçe kanatları hızlı ve üretken bir şekilde kullanırken Gökhan, Alper, Nani, Volkan , Caner, Hasan Ali ve Markoviç  gibi çabuk ve hızlı düşünen oyuncularla  Sarı Kanarya ligin zirvesine doğru kanatlanıyordu.

Lazar Markoviç’e ‘’Rüzgarın Oğlu’’ benzetmesi Markoviç’in ne kadar önemli bir oyuncu olduğunun göstergesiydi. Oynadığı bölgeyi ve rakip savunmayı darma dagan eden Lazar Markoviç son derece etkli oynarken bencillikten uzak takımını düşünerek oynayan  aklını ve ayaklarını kullanan bir oyuncu olarak hafızalarda ve gönüllerde yerini alıyordu.

Fenerbahçe savunma olarak ta uyumu sağlarken Kajer, Alves ve Ba’nın performansları  takımın az gol yemesine sebebiyet verirken savunma sorunu yok denecek kadar azdı maçlarda.

Son maçlarda oynanan oyunlara bakarsak, Fenerbahçe kazanmak için müthiş bir tempoda ve presle oynuyor, kazanmak  için rakibe iki hatta üç kişi ile yaptığı prese cevap vermek mümkün değildi rakiplerince. Son Sivas maçında 25 kez gol girişiminde bulunan bir takımın hakkını vermek lazım. Fakat bunca baskı ve oyuna rağmen skora yansımayan bol goller Fenerbahçe’nin gol sorunun olduğunun göstergesiydi. Fenerbahçe devre arasında  Robin V. Persie ve Fernandao gibi önemli iki yıldızının yanına mutlaka gezgin bir forvet ve skora etki yapacak ofansif bir orta saha oyuncu olmak üzere iki takviye yapmalıdır .

Fenerbahçe’nin en büyük sorunu orta sahada oynayan oyuncuların ofansif anlamda sezon başında beri  skor üretecek  verimliliğe sahip olamamaları eksiklik olarak göze çarpıyordu.

Fenerbahçe’nin rakiplerine de göz atarsak; Fenerbahçe hangi Anadolu takımıyla oynarsa oynasın bu takımlar Fenerbahçe’ye karşı sert ve dirençli oynuyorlar. Fenerbahçe’yi sertlikle durdurmaya çalışırken, bu anlayış da kendilerine çare olmuyor du.  Halbuki kendi oyunlarını oynasalar ortaya daha güzel ve keyifli oyunlar çıkaracaklardır.


Sonuç olarak ilk yarı itibari ile  maçlarını istikrarlı bir şekilde kazanarak güven kazanan, takım olma yolunda önemli adımlar atarak  40 puan toplayan, ligin en az gol yiyen takımı olan Fenerbahçe’ye başarısız dersek emeğe saygısızlık etmiş oluruz.

Ligin ikinci yarısı itibarı ile birlikte Fenerbahçe’nin seyir zevki yüksek, daha yaratıcı  ve üretken, pozisyon zenginliğinin için de daha fazla goller atacağının kanısındayım. Çünkü Fenerbahçe doğru olarak takım savunmasını oturtan, topu kaybettiği anda rakibe sert baskı yapan, topu kazandığı anda da topu kendinde tutan ve yüksek pas yüzdesiyle oynayan Fenerbahçe ilerisi için umut ve ışık vermektedir.

24 Aralık 2015 Perşembe

AVCILAR’DA SPORA ’ŞAYİR’ DESTEĞİ





Avcılar belediyesinin 7 ‘den 70’e herkese spor imkanı ve amatör sporları destekleme anlayışı ile devam eden çalışmaları, Belediyenin bünyesinde bulunan Spor işleri Müdürlüğünce başarı ile yürütülmektedir.

Yüzlerce Çocuğa Spor Eğitimi

Avcılar Belediyesi bünyesinde hizmet veren fitness, atletizm, basketbol, voleybol, futbol, satranç ve masa tenisi kurslarında yüzlerce çocuğa eğitim veriliyor.

Amatör sporların her branşına destek veren ve bu amaçla 2014 yılında kurulan Spor işleri Müdürlüğü, 2015 yılı itibari ile spora katkılarından dolayı Avcılar’da faaliyet gösteren Avcılar Amatör Spor Kulüplerinin ve sporla uğraşan yüzlerce kişinin yüzünü güldürdü.

Spor işleri Müdürlüğü, her yaş grubundan insanın sporla uğraşabilmesi amacıyla belediyenin tüm olanaklarını kullanıyor. Bu olanakları doğru bir şekilde kullanabilmek için ilçede amatör sporlarla ilgili olan sorunlara doğru çözümler için oluşturulan bilgi havuzu sayesinde hemen hemen her soruna çözümler üretiliyor.

 


 


 

Avcılar’da amatör spora verilen destek ve sağlanan hizmetlerle ilgili olarak açıklamalarda bulunan Avcılar Spor İşleri Müdürü Yener Şayir;’’ Üzerimize düşen sorumluluğu biliyoruz ve çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştırıyoruz. Göreve geldiğimiz günden itibaren spor aktivitelerinde kulüplerin ve sporu seven, spor ile iç içe yaşayan herkesin yanında olmaya gayret gösteriyoruz. Avcılar Belediyesi olarak her gencimiz sporla uğraşabilecek, çocuklarımızın özgüvenli ve sağlıklı bireyler olarak yetişmelerine katkı sunmak için spora ve sporcularımıza her türlü desteği sağlıyoruz. “Avcılar’da her gencimizin bir spor dalı ile uğraşabilecek” olanaklara sahip olması büyük önem verdiğimiz ve yoğun çalışmalar yürüttüğümüz bir konudur. Belediye bünyesinde yüzlerce çocuğa fitness, tletizm, basketbol, veleybol, futbol, santraç ve masa tenisi eğitimi veriyoruz. Gençlerin sporun her branşında çalışmalarını yapabilecekleri spor tesisleri oluşturmak için projeler üzerinde çalışıyoruz.  Sorunlara ve isteklere çözümler üretiyoruz. Bu çözümlerin kalıcı ve sürekli olması için çalışıyoruz. Sosyal Belediyeciliğin spor dalında tüm girişimlerimizi ve çalışmalarımızı yapmaktayız. Belediyenin sporun ve sporcunun yanında olduğunu her kesime açıklamaya çalışıyoruz. Bunun için tüm amatör spor müsabakalarını yerinde izleyip spora destek veriyoruz.

 

Firuzköy Spor Kompleksi Halka Ücretsiz.

 

Yener Şayir Avcılar halkı için ise; Avcılar Belediyesi Frizköy Spor Kompleksini Avcılar Belediyesi sınırları içinde oturan tüm vatandaşlarımıza ücretsiz olarak faydalanma imkanı sağladık. Kompleksimiz sabah 10:00 Akşam 21:00 saatleri arası açık olup, haftanın belirli günlerinde  değişkenli saatler arasında bayanlara tahsis edilmiştir. Kompleksimizde ayrıca 7 eğitmen hizmet vermektedir.

 

Amatör Spor Kulüplerine Destek

 

Yener Şayir Avcılar’da faaliyet gösteren amatör spor kulüplerinin en büyük sorunu olan tesis ve antrenman yapabilme sorunu da; Avcılar Belediyesi amatör spor klüplerini Firuzköy spor kompleksinde bulunan statta bir araya topladık. Kulüpler birliği için bir oda tahsis ettik. Takımlara yönetim odaları açtık. Takımlar toplantılarını artık burada rahatça yapmaktadırlar. Amatör takımlar yine antrenmanlarını bu statta yapmaktadırlar. Ayrıca takımlarımızın yılda bir defa olmak üzere malzeme ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Amatör  kulüplere yardımlarımız sadece malzeme yardımı ile sınırlı kalmayıp ödül yönetmeliğini de devreye sokarak kulüplere mali destek de sağlıyoruz.

 

SLOGANIMIZ: ÖNCE İNSAN

Yener Şayir sözlerine; Sayın başkanımız Handan Toprak Benli’nin desteği ve talimatları ile üzerinde çalıştığımız projelerle Avcılar’da sporda çıtayı yükseltip ilçemizin bu alanda hak ettiği değere, başarıya kavuşmasını istiyoruz. Bunun içinde spor işleri müdürlüğü olarak yoğun bir tempoda çalışmaktayız. ‘Önce İnsan’ olan sloganımızdan yola çıkarak, sporla uğraşan herkese ve amatör spor kulüplerine belediye olarak açtığımız kucak ile hep birlikte başarıyı yakalayacağımızı umut ediyoruz diyerek sözlerini noktaladı.

 

 

 


22 Aralık 2015 Salı

FENERBAHÇE'NİN SORUNU !


Fenerbahçe Cristoph Daum  döneminden bu güne daha çok pas yapmaya ve topun kontrolünü kendinde tutmaya gayret gösteren bir takım hüviyetinde.
16 hafta itibarı ile ligin en az gol yiyen takımı Fenerbahçe. Yediği gol sayısı 12. Fakat attığı gol sayısı da yediğinin iki katı. Maç başına 1.5 gol. Fenerbahçe iç sahada 13 gol atarken dış sahada hemen hemen aynı derece de 12 gol atmış. Vitor Pereira  öğrencilerine ‘’ Gerekli hamleyi gerekli zamanda yap ‘’ mantığını aşıladı. Rakip takım topu kaptığında iki yada üç Fenerbahçeli oyuncu rakibe baskı yaparak rakibin hızlı oyun kurmasını yada kontra atağa çıkmasını engelliyor. Savunma oyuncuları bu sayede rahat nefes alıp pozisyon hatası yapmıyorlar. Fenerbahçe’de takım savunması oturdu. Maçlar da çok az bir yada iki pozisyon dışında hata yapmıyorlar.
Futbol otoritelerinde Fenerbahçe’nin pas yapma ve topu tutma konusunda günden güne iyiye gittiği düşüncesi hakim. Fakat önemli olan ne kadar pas yaptığınız değil, bu pasları nerede ve ne kadar  etkili kullandığınızdır. Fenerbahçe’nin pas yapma yüzdesi  %80 civarında. Bunun nedeni gayet açık ve net. Fenerbahçe yavaş oynuyor. Bunun nedeni  de orta alanda görev yapan Diego Ribas’ın harmanlama yaparak top oynaması, sürekli sağa sola kısa pas yapması ve Josef De Souza. Josef top rakipteyken etkili basan bir oyuncu fakat top taşımada yeterince hızlı ve başarılı değil. Bu ikilinin hızlı düşünme yetileri yok denecek kadar az. Diego ve Souza ne kadar pas yaparsa yapsın oyunu hızlı yönlendiremedikleri sürece  Fenerbahçe ‘nin maçlarında bol gol çıkmayacaktır. Pozisyon üretmede de zorlanacaktır.  Bu yüzden Fenerbahçe’nin attığı goller ani gelişen ataklarla yada hücum organizasyonları ile değil, bireysel  beceri  ile atılmaktadır. Halbu ki takımda  Alper, Markoviç, Volkan gibi hızlı, Nani gibi futbolu aklı ile oynayan, Gökhan ve Caner gibi ülkenin en iyi kafalarında sürekli hücum olan iki bek futbolcuları varken takımın bu denli yavaş oynamasına Vitor Pereira devre arsında çözüm üretmelidir.

Fenerbahçe’nin oyunu  tat vermiyor. Sadece derbi maçlarda ve Avrupa’da ki birkaç maçta oyun tat verdi. Fenerbahçe taraftarı  Fenerbahçe’nin İskoçya’da Celtics’e karşı  45-65  arasında %93  pas yüzdesi 1 gol ve 5 net gol pozisyonu ile oynadığı sürede ki gibi baskılı ve arzulu oyun oynamasını arzu etmektedir.
Robin V. Persie ve Fernandao’ya ayrı bir parantez  açarsak; Fernandao Türkiye liginin geçen sezon ki gol kıralı. Jose güçlü fiziğe sahip fakat  geniş alan etkinliği zayıf bir forvet. Jose hareketliliği ile rakip savunmanın dengesini bozabilen, hava hakimiyeti yüksek fakat yerden vuruşlarda zayıf  olsa da golü koklayan bir forvet.
Robin V. Persie, pozisyonunda Dünya'nın en iyi 10 merkez santrforu arasında kabul edilen Hollandalı oyuncu özellikle ayak içiyle yaptığı net vuruşlarla ve kafa vuruşlarıyla gol vuruşları konusunda adeta bir ustadır. Robin V. Persie asistleriyle de markalaşmış bir forvet olmalarına rağmen Fenerbahçe gol kısırlığı çekmektedir. Bunun çözümü de gayet basit. Topu oyuna çabuk sokup, her iki kanattan da etkili ortalar yapılıp golcüler topla buluşturulursa Fenerbahçe daha fazla gol atabilecektir.
Sonuç olarak Fenerbahçe’nin sorunu defans yada forvet hattında değil. Sorun Orta olan oyuncularının yavaşlığı ve hızlı düşünememeleri Fenerbahçe’nin maçlarını tatsız yapmaktadır.

20 Aralık 2015 Pazar

FUTBOL AKLI !


Yazının başlığına bakınca futbol aklı olur mu diye düşünebilirsiniz.

Konumuz futbol olunca ‘’zekayı’’ futboldan ayırt edemeyiz. Zeka (Akıl) sadece herhangi bir spor dalında  değil hayatın her alanında insana artı değer katan bir özelliktir
.
Günümüzde en zeki futbolcular kimlerdir diye yazmaya kalksak, bu liste inanın çok geniş olmayacaktır. Çünkü futbolu aklıyla oynayan futbolcu sayısı o kadar az ki bu listeye kimleri yazacağımıza karar vermek insanın aklına inanın birden gelmiyor.

Futbolda, doğuştan yetenekli olabilirsiniz, çok çalışkan olabilirsiniz ama zeki olmak her futbolcu da olmayan bir özelliktir ve bu “akla” sahip futbolcular, diğerlerinden çabucak ayrılarak vitrinde ki yerlerini alırlar. Türkiye de yıllardır Hagi, Alex, Rıdvan, Oğuz, Aykut, Feyyaz, Metin konuşuluyor. Alex  ya da Rıdvan çok güçlü bir fiziğe mi sahiptiler? Hayır! Bu futbolcular kabiliyetlerinin yanına ‘’futbol aklı’’ dediğimiz terimi de katarak  futbollarını akıl ve beceri yoluyla oynayarak izleyicilerin hafızaların da yerlerini aldılar.
Ne kadar teknik kapasiteniz yüksek olursa olsun, yeterince hıza, çabukluğa sahip olun aklınızı sahada kullanamazsanız bir yerde tıkanırsınız.  Futbol un duayenlerinin sık sık dile getirdiği gibi futbol;  sahada aklınızdan geçirdiğinizi ayaklarınızla uygulayabilmektir. Kısaca başarılı futbol akıl ve ayakların birleşmesi ile gerçekleşir.
Futbol aklı sadece ayaklarla mı sınırlıdır? Elbette Hayır.
Bunu futbolcunun saha içi davranışların da, pozisyonlar da sergilediği tutumlarda da görebiliriz. Bir maçta sudan sebeplerle sarı-kırmızı kart görüp takımını eksik bırakan futbolcuların futbol aklından mahrum olduğunu söyleyebiliriz. Yine maçın son dakikasında gerektiğinde taktik faul yapamayıp takımının puan kaybına yol açan futbolcularda aynı kategoride futbol aklından yoksun diyebiliriz.

Futbolcu sahada yaratıcı olmalıdır. Bazen kendisinin atabileceği bir golden vaz geçip, daha garanti olanı, arkadaşına pas vermeyi  seçen futbolcu futbol aklına sahip futbolcudur.
‘’Playmaker’’ diye bahsettiğimiz oyuncular futbol aklıyla oynadıkları için takım içerisinde bir adım öne çıkmaktadırlar. Çıkamayanlar ise bal yapmayan arı misali gibi atakları başlamadan öldürmektedirler.
Dünyanın en iyi oyuncularından olan ve defansın arkasında libero mevkiinde oynayan Franz Beckenbauer, takımını atağa kaldıran,top rakip sahadayken gol atmayı düşünen ve ataklar sonrasında hızla geriye dönerek adeta sahada basmadık yer bırakmayan futbol aklı olan bir futbolcuydu.

Sonuç olarak, aklıyla topa sihirli dokunuşlar yapan futbolcular takımlarına hayat, izleyenlere seyir zevki verirken, futbol aklının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedirler..



9 Aralık 2015 Çarşamba

İYİ FUTBOLUN PÜF NOKTALARI

Bazen futbol maçlarını seyrederken, maçların seyir zevkinden uzak, kısır bir döngüde oynandığını görürüz. Bu maçlar ekranlar başındaki ve stadyumda ki izleyiciler için tatsız, tuzsuz bir yemek gibidir.

İyi futbol kaliteli oyuncu gurubunun bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Bu oyuncuları izlerken fark yaratan özelliklerini fark ederiz. Öncelikle Futbolun yetenek işi olduğunu unutmayalım. Yeteneği olan bir futbolcu oynaya oynaya gelişimini gösterecektir.
Bu gün üst düzey ''first class'' diye tabir ettiğimiz oyuncular  topa karşı fazla cimri davranmadan gerektiğinde çalım, gerektiğinde pas vererek oyunu güzelleştiren hareketler içinde olurlar. İyi futbolcunun tekniğinin yanında hızlı düşünme,topa hakim olma, rakip  ataklarda  yerinde ve zamanında  müdahale en önemli detaylardır. Bu detayları biraz daha açarsak, bu oyuncuları farklı kılan yönleri; Ayak bileklerinin güçlü ve ayak hakimiyetlerinin kuvvetli olması, bire bir ve harici paslaşmalarda pas yüzdelerinin yüksek olması,gerekli tekniksel hareket kabiliyetlerine sahip olma, denge ve kondisyon gücünün yüksek olması, top sürme, depar(sürat) hızını dengede tutma, Oyun içerisinde topa yada arkadaşlarına küsme gibi hal ve hareketlerden uzak durma, gücünü rakibe değil tamamen topa kullanma,rakiple ve hakemle oynamama, aklından geçenleri ayakları ile uygulayabilme, kendine ve arkadaşlarına boş alan yaratabilme, bakarak ve görerek paslaşma yetilerini geliştiren oyuncular üst düzey futbolcu gruplarıdır. Bu futbolcuların içinde olduğu maçlar seyir zevkine doyum olmayan maçlardır.
Barcelona,B. Münih örneği yukarıda bahsettiğimiz oyuncu gruplarından oluştuğu için ortaya güzel futbol, gol ortalaması yüksek maçlar olarak izleyiciler ile buluşmaktadır.
Ayrıca unutulmaması gereken bir detay da gözden kaçmaması gerekmektedir. İyi futbol her ne kadar  creative  futbolcuların bir araya gelmesi ile oluşmakla beraber aynı şekilde rakibinde iyi ve güzel futbol oynama gayreti içerisinde olması gerekmektedir.

Futbolun bir oyun olduğunu ve bundan zevk almanın asla unutulmaması gerektiğini söyleyen Dünyanın en önemli yıldızı Messi; Top ayağına geldiği andan itibaren kendisini "dünyanın bir numaralı futbolcusu olarak düşünmediğini tek düşüncesinin takım olduğunu ve takım için bir şeyler yapmaya çalıştığını'' beyan eden Messi'n iyi futbolcu olmasının yanında karakterli oyuncu olduğunun da göstergesidir.

Unutulmamalıdır ki iyi futbolun püf noktaları iyi futbolcularda gizlidir.

8 Aralık 2015 Salı

KANIRTA KANIRTA !!




KANIRTA KANIRTA !!!
Aziz Yıldırım: "Biz Şerefsiz Değiliz, Biz Şike Yapmadık!
"Kıbrıs'a Kaçacağımı Söylüyorlar, Benim Mezarım Belli, Bunu Yazan Şerefsizler Nereye Kaçacaklar Merakla Bekliyorum!"
3 Temmuz sabahı ile birlikte ekran karşına geçen spor medyasının maymunları ve bu kumpasın işbirlikçileri;
Gargamel Serhat Ulueren !
Baytar Ahmet Çakar!
Hıyar tüccarı Erman Toroğlu!
Salyalı Kuduz Köpek Rasim Ozan Kütahyalı!
Şarlatan Mehmet Baransu!
Alkolik Turgay Demir!
Üflemeli çalgıci Ünal Aysal !
Savcılar Mehmet Berk, Zekeriya Öz ?
Emniyet Güçleri!
Hukuk tanımayan kuş beyinli insanlar!
Kukla Mehmet Ali Aydınlar!
Fenerbahçe düşmanı LÜTFi ARIBOĞAN!
Hukuk düşmanı Mehmet Helvacı!
İhbarcı Ebru Köksal!
Nerdesiniz?
Aziz Yıldırım’ı Türk futbolunu bitirmekle, şahit olmadığınız adı şike diye konulan Fenerbahçe’ye yapılan operasyona ''ŞİKE '' diye bas bas bağırdınız. Fenerbahçe’nin büyüklüğüne her gün, günlerce balta vurdunuz.
Biz şike yapmadık, kanırta kanırta şampiyon olduk. Şimdi sizler de kanırtıla kanırtıla yüce Türk milleti önünde hesap vereceksiniz. Erkekseniz çıkarsınız ekranlara ; ‘’Fenerbahçe’ye kumpas kuruldu, bizlerde bu kumpasın medyada ki, emniyette ki, adalette ki, TFF'de ki maşalarıydık’’ dersiniz.
Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır atasözü Fenerbahçe için bugün gerçek olmuştur…
3 Temuz 2011 sabahı Aziz Yıldırım ne dediyse 05 Ekim 2015 Tarihinde de hep aynı şeyleri söyledi.’’BİZ ŞİKE YAPMADIK’’
Ya sizler kıvırmaktan, yalan dolan yazmaktan geri kalmadınız. Onca insanın günahına girdiniz.Alın terine leke sürdünüz.Ah aldınız. İki yakanız bir araya gelmeyecektir. Türk Futbolunun 100 yıllık çınarına balta vurdunuz o da yetmezmiş gibi günlerce alev alev yaktınız Fenerbahçe camiasını.
Gün hesap günü! Gün yüzleşme günü! Gün Fenerbahçe’nin günü!
Bağırın Ulan ........ ’’FENERBAHÇE ŞİKE YAPMADI KANIRTA KANIRTA ŞAMPİYON OLDU’’ diye.

BİR TAKIM NASIL İNCE İNCE KUŞ BAŞI YAPILIR SORUSUNA DERSLİM MAÇ




BİR TAKIM NASIL İNCE İNCE KUŞ BAŞI YAPILIR SORUSUNA DERSLİK BİR MAÇ !
Bayramın 4. Günü Atatürk Olimpiyat Stadı hava ve zemin olarak futbol oynamaya müsait. Bir tarafta yıldızlar topluluğu Fenerbahçe diğer tarafta şerefli birincilik peşinde koşan Beşiktaş.
12. Adam Halis Özkahya’nın başlama düdüğü ile Fenerbahçe oyun ve kalite olarak Beşiktaş’tan üstün bir takım olduğunu sahada kanıtlarcasına oynarken bir duran top ve kalesinde görülen gol. Arkasından bir yan top daha Kjaer’den ikinci büyük hata Gomez affetmedi 2-0 skor tabelasında ki sonuç.
Tekrar oyun olarak üstünlüğü ele alan Fenerbahçe skoru 2-2 ye taşıdı. Buraya kadar her şey normal gibi gözükse de anormal olan güçler devrede ve Fenerbahçe 3-2 maçı kaybediyordu. Maçtan sonra Beşiktaşlılar ‘’Koyduk’’ Diğer rakipler Fener’e ‘’Koydular’’ kelimelerini dillerinden düşürmediler. Aslında Fener’e koyan da koyduran da maçın Kahyası Halis’ti. Halis Özkahya Kurban Bayramının son günü bir takım nasıl ince ince kuşbaşı yapılacağının ayrıntıları ile derslerini verdi Atatürk Olimpiyat Stadında.
Fenerbahçe’nin nasıl ince ince doğrandığını ayrıntıları ile irdeleyecek olursak;
*Maçın 20. Dakikası Ersan Gülüm minimum 30 cm ofsayt ve Fenerbahçe kalesine giden gol.
*34.Dakikada yeni rüzgarın oğlu olma sinyallerini veren Lazar Markoviç’e Ersan Gülüm tarafından yapılan faulü görmezlikten geldi.
*İlk yarının uzatma dakikalarında Nani’ye gereksiz bir sarı kart çıkararak Luis’in oyundan düşmesine ön ayak oldu.
*65. Dakika da Ersan Gülüm Volkan Şen’e öyle bir girdi ki posizyon sarı kart nasıl çıkara tam derslik ti. Sarı kart ve dolayısi ile ikinci sarıdan kızarması gereken Ersan sahada kaldı.
*74.Dakikada Beşiktaş’ın 3. Golünden önce Mario Gomez Alves’e net bir faul yaptı fakat Halis bunu da vermeyip Fenerbahçe 3. Golü kalesinde gördü.
*85. Dakikada 30 cm.ofsaytı görmezlikten gelip Fener’in geriye düşmesini sağlayan Halis RVP’nin net bir şekilde ofsaytla yakından ve uzaktan alakası olmayan posizyona ofsayt çaldı.
Sonuç olarak Beşiktaş 12.adamı ile birlikte 1.5 pozisyondan 3 gol bularak Fenerbahçe’yi yendi.
Maç sonunda Şerefli birincikler ve şampiyonluklar isteyen Şenol Hoca’ya ayrı bir paraf açmak lazım.
Futbol ; Şerefini 2006’da Denizli’de kaybetti. 2011 ‘de Futbola daha doğrusu Fenerbahçe’ye kara bir leke sürüldü. Şeref arayacaksan ilk önce maçtan sonra Fenerbahçe’nin haksızlığa uğradığını ispatlarcasına; ‘’ Birazda Fenerbahçe ağlasın’’ diye açıklamalarda bulunan Olcay Şahan’a Şeref Has’ı,Baba Hakkı’yı anlatsın!
Fenerbahçe son 10 senedir başta devlet olmak üzere, Tff’siyle, medyasıyla, Hakimiyle, Savcısıyla,Polisiyle,Rakipleriyle,MHK’siyle, sokaktaki ve tribündeki insanıyla lime lime doğranıyor. Fenerbahçe’ye karşı oluşturulan birliktelik Fenerbahçe’nin büyüklüğünde kaynaklanmaktadır.Ve bu büyüklüğü de kimse yıkamayacaktır.
Dün Akşam Atatürk Olimpiyatta V.Pereira’nın yanlışlarına rağmen sadece puanlar eşitlendi.
Arada ki ekonomik gücü ve Fenerbahçe gibi olabilme büyüklüğünü nasıl eşitleyeceksiniz merak ediyorum?

ÇEK FENERBAHÇE'Yİ LİĞDEN AZİZ BAŞKAN

ÇEK FENERBAHÇE’Yİ LİGDEN AZİZ BAŞKAN!
2015-2016 Sezonuna sayılı günler kala futbol terörü yine Fenerbahçe’yi hedef aldı.
İster istemez insanın aklına bu olayı kim, neden , niçin yaptığı soruları geliyor. Ya da bu olayı hangi güçlerin, hangi yapının emriyle yapıldığı?
Fakat gerçek olan şu ki; Fenerbahçe çok büyük bir camia ve ülke futbolunun en büyük spor kulüplerinden bir tanesi. Bu sebepten ve ülkede Fenerbahçe düşmanlığından kaynaklanan sorunlar nedeni ile hep Fenerbahçe hedef alınıyor. Ülkede Fenerbahçe’nin başarısını istemeyen, başarısızlığından rant sağlayanlar, Fenerbahçe’nin yükselişe geçmesinden korkanlar dün yine iş başına geçtiler. Çünkü Fenerbahçe sezona flaş transferlerle girmiş, Nani, Van Persie gibi dünya yıldızlarını kadrosuna katmış, kadrosunu büyük ölçüde yenilemiş, Vítor Pereira gibi başarıya aç, iddalı, kendine güvenen bir hoca ile sezona başlarken bu haince saldırı meydana geldi.
Rakiplerine şartlar ne olursa olsun her alanda fark atan,yaptığı transferlerle rakiplerini gölgede bırakan, 40.000 ‘e yakın kombine satan, şampiyonluğun en büyük favorisi olan Fenerbahçe’ye 2011’de,2014’de Sürmene’de olduğu gibi dün yine haince saldırı düzenlediler.. Mehmet Topal Fenerbahçe’nin ve ülke futbolunun en beyefendi insanıdır. Mert Uygar Zeybek daha çocuk denecek yaşta.
Fenerbahçe düşmanlığı dehşet ve düşündürücü bir boyuta ulaşmıştır. Devletin büyükleri bu hainleri bir an önce bulup gereken cezayı vermelidir. Yoksa böyle hep sessiz kalındıkça bu iş Fenerbahçe’den can almaya kadar gidecektir.
Fenerbahçe ülke futbolunun ulu çınarıdır. Fenerbahçe demek Türkiye demektir. Ülkede Fenerbahçe düşmanlığı dayanılmaz, kabullenilemez bir hal almışken, Fenerbahçe Genel kurulunun ama doğru ama yanlış bir karar alması gerekir artık!
Fenerbahçe’ye karşı oluşturulan kin,nefret, düşmanlık duygusuna karşı maalesef diğer büyük kulüplere karşı oluşturulan sevgi, hoşgörü ve daima diğer takımların önünü açma çabaları karşısında Fenerbahçe liğden çekilmelidir!
Çek bakalım Fenerbahçe’yi ligden o zaman neler oluyor? Havuz biter, spor medyası biter, bu işten nemalananlar nemasız kalır. Anadolu takımları kulüplerin kapısına kilit vurur. Fenerbahçe’nin gittiği yerlerde yüzü gülen esnafın yüzü gülmez. Daha doğrusu Ülkede futbol biter…
Bir taraftan ülkeyi iç savaşa sürüklemek isteyenler, diğer tarafta futbolu baltalamak isteyenler hala hazırda çalışmalarını son hızıyla devam ettirirken bizler bu olaylara artık dur demeliyiz.
Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, Trabzonlusu, Bursalısı kısaca tüm takımlar birlik olmalı. Kendi menfaatlarını değil, ülke menfaatlarını düşünerek ortak hareket etmelidirler.
Yoksa bu işin sonu hiç iç açıcı değil.Çünkü şapka düşeli çok oldu.Keli artık herkes görüyor..

DÜNDEN BU GÜNE SONUÇLARI İLE 3 TEMMUZ DARBESİ




DÜNDEN BUGÜNE SONUÇLARI İLE 3 TEMMUZ DARBESİ !
03 Temmuz 2011
Bir Pazar günü futbol tarihimize tarih düşüldü Türkiye’de ''Şike''. . O sabah, televizyonlarını açanlar, “futbolda deprem” diyeceğimiz, “futbolda şike soruşturması” haberiyle sarsıldılar:
Başkanlar, futbolcular, yöneticiler gözaltında.
Altyazılarda sürekli verilen adlar...
Televizyon görüntülerine yansıyan, arandığı söylenen kulüp binaları...
Resmi bir açıklama yok; ama soruşturma için gizlilik kararı var. Buna karşın, avukutların ulaşamadıkları bilgilere, gazeteci kimliği taşıyan kimileri ulaşıyor, ekranlardan ağızlarını doldura doldura konuşuyorlardı medya maymunları. Asıl amaç Türk futbolunun ulu çınarını ele geçirmek ve Aziz Yıldırım’ı yok etmekti.
Çünkü,
Operasyon sadece Fenerbahçe’ye yapılmıştı.
5 Temmuz tarihli gazete başlıkları, hedefte Fenerbahçe’nin olduğunu iyice açığa çıkarıyordu.. Çok geniş kapsamlı olduğu anlaşılan soruşturma, gözaltılar, gazete başlıklarına bakılırsa, “tek”e inmiş, Aziz Yıldırım’la, daha doğrusu Fenerbahçe’yle sınırlı tutulmuştu.
Türk futbolunda ki büyük pastayı yemek isteyenler Fenerbahçe’ye darbe yapmışlardı. Kulübün başkanını, yöneticilerini cezaevine koydular, Futbolcular takımdan ayrıldı. Şampiyonlar ligine Fenerbahçe gönderilmedi. Türk futbolunun ulu çınarına nefret tohumları serpildi. Ülkede gizli kalmış Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım düşmanlığı gün yüzüne çıktı. Gazeteci olduğunu sananlar, “spor yorumcusu” diyenlerden kimileri, meydanı boş buldukları için, Aziz Yıldırım’a yükleniyordu. Fenerbahçe’ye karşı yazılı, görsel basında, sokakta linç girişimi başlamıştı
Aziz Yıldırı ise,’’ bırakın şikeyi mikeyi ülke elden gidiyor’’ haykırışında bulunurken ‘’ Darağacında bile olsak son sözümüz Fenerbahçe olacaktır.” diyerek canı pahasına Fenerbahçe’yi savunmaktan geri kalmıyordu.
12 Mayıs 2012
İkinci perde
3 Temmuz sürecinde takımına ve başkanına sahip çıkan Fenerbahçe taraftarları bu kez hedefteydi!
Kadıköy’de oynanan Fenerbahçe- Galatasaray maçının son düdüğü ile birlikte Şükrü Saracoğlu ve çevresi savaş alanına döndü. Stat gaz dumanı altındaydı. Emniyet güçleri dağılmakta olan Fenerbahçe taraftarına gaz bombası sıktı. Amaç olaylar çıksın,Fenerbahçe cezalandırılsın, sahası kapatılsın. Büyük Fenerbahçe taraftarına darbe yapmaktı .Dışarı da ise polisle taraftarlar arasında çatışmalar oluyordu. Stadı boşaltmak isteyen taraftarlar, polisle çatışması ve üzerlerine sıkılan gaz bombaları yüzünden stadı terk edemiyorlardı. . Gaz ve suyla Fenerbahçeli taraftarlara müdahale ediliyordu. Bu sırada stat çevresinde bulunan vatandaşlar ve olaylara karışmayan taraftarlar da zor anlar yaşamaktaydı.
12 Mayıs 2012 gecesi yaşanan olaylar sonucunda Fenerbahçe yüklü miktarda para cezasına çarptırılırken, sahası da 6 maç kapatılıyordu. Böylelikle ikinci defa Fenerbahçe’ye darbe yapılıyor, kulüp hem ekonomik olarak, hem de motivasyon olarak dengesini kaybediyordu.
04 Nisan 2014
Üçüncü Perde
2014-2015 Sezonu Spor Toto Süper Lig'in 26. haftasında Fenerbahçe deplasmanda Çaykur Rizespor'u 5-1 mağlup etti. Karşılaşma sonrası Trabzon Havalaanı'na dönmek için kara yolu ile yola çıkan sarı-lacivertli kafileyi taşıyan otobüs, Trabzon'un Sürmene ilçesi yakınlarında saldırıya uğradı. Otobüs camı paramparça olurken, şoför ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Takım otobüsünün kurşunlandığı güzergahın viyadük olduğu belirtilirken, Amaç ‘’şöförü yarala Fenerbahçeli futbolcuların da içinde bulunduğu otobüs denize yuvarlansın olaya kaza süsü ver’’. Bu alçakça ve haince daha önceden planlanmış bir terör eylemiydi.
Bu olayın altında yine 03 Temmuz darbesi yatıyordu. Fenerbahçe’ye karşı yeşertilen düşmanlık boyutu tüm takımı yok etmeye kadar gitmişti.
Burada ki asıl amaç yine emin adımlarla şampiyonluğa giden takıma dur demek, Fenerbahçe'nin önünü kesmekti. Çünkü Fenerbahçe şampiyon olursa, bunca olaylara ve saldırılara rağmen güç dengelerini elinde bulunduran Fenerbahçe’nin önlenemez yükselişinin önüne geçilemez olmasıydı. Nitekim bu kurşunlanma sonucu takım moral ve motivasyonunu kaybetmiş, liderliği ezeli rakibine kaptırırken şampiyonlukta elden gidiyordu.
11 Ağustos 2015
Dördüncü perde
2015-2016 Sezonuna sayılı günler kala futbol terörü yine Fenerbahçe’yi hedef aldı. Fenerbahçe sezona flaş transferlerle girmiş, kadrosunu baştan aşağı yenilemiş ve şampiyonluğun yine en büyük favorisi olan Fenerbahçe’ye 2011’de, 2012’de, 2014’de olduğu gibi saldırı düzenlediler. Hedef Mehmet Topal ve Fenerbahçe idi. Çünkü şartlar ne olursa olsun rakiplerine fark atan, yaptığı flaş transferlerle rakiplerini gölgede bırakan, 40.000’ e yakın kombine satan Fenerbahçe’yi engellemekten başka bir şey değildi.
3 Temmuz’la başlayan süreç daha bitmedi; içeride ve dışarıda sürüyor.
Yargı, son sözü daha söylemedi: ama futbol terörü ve Fenerbahçe düşmanları dönem dönem Fenerbahçe’yi vurmaya devam ediyor....
Bu anımsadıklarımıza baktığımızda;
3 Temmuz, Fenerbahçe’ye karşı bir darbedir.

İNANIN ÇOCUKLAR İNANIN KASIMDA GÜNEŞLİ GÜNLER VAR




İNANIN ÇOCUKLAR İNANIN
KASIMDA GÜNEŞLİ GÜNLER VAR !
Son iki maçı irdelediğimizde Fenerbahçe’de takım olma yolunda gözle görülen bir gelişime var.
Dört gün içerisinde iki tane üst düzey maç oynuyorsun hem BJK hem de CELTIK maçlarında 0-2 geriye düşeceksin. Oyundan kopman gerekirken pes etmeyip skoru 2-2’ye getirip galibiyeti kaçıran taraf oluyorsan bu takım, takım olma yolunda adımları atmaya başlamıştır.
Fenerbahçe kalite olarak iyi oyunculardan kurulu fakat yeni bir takım olduğu için iyi bir futbol takımı demek için erkendi. Dün akşam Fenerbahçe 45-70 arası istenilen, arzulanan, beklenilen takım oyunundan resitaller sundu.
Herkesin kalede bu kaleci oynar mı sorusuna, Fabiano net cevap verdi. Volkan yoksa ben oynarım. Sadece bir top kaçırdı elinden, gollerde sıfır hata.
Şener hücum yönü zengin bir futbolcu fakat savunması zayıf. Muhtemelen Gökhan geldiği zaman savunmanın sağını Şener’den alacaktır.
Stoperler arasında uyumsuzluk var, BJK maçında iki hata yapan Kajer dün akşamda ikinci golde büyük bir hata yaptı. Hatalar Alves’ten beklenirken Danimarkalı sarışın rakip forvetleri unutuyor ceza sahası içerisinde.
Fenerbahçe’nin sol kaldırımını Hasan Ali kapattı. Hasan Ali yada Caner hangisi oynarsa oynasın solda sorun yok gibi gözüküyor.
Oynadığında topla birlikte orta sahayı harmanlama yapan Diego dün akşam oyuna girdikten sonra, Fenerbahçe’nin etkili oyununa direk katkı sağladı. Oyunu yönlendirdi, pas trafiğini hızlandırdı Fenerbahçe’nin üçüncü bölgeye rahat geçmesini sağlayarak işte bu DİEGO dedirtti. Diego ile birlikte Raul ve Topal’da oyuna katkıları üst seviyeye çıktı.
Nani ve RVP Fenerbahçe’nin iki en üst düzey futbolcusu fakat mücadele ve oyun olarak diğer arkadaşlarından geride kalıyorlar şuan için. Skor yanında oyun olarak ta takım arkadaşlarına yaklaşmaları gerekmektedir.
Fernandao çok kolayları kaçıracak kadar beceriksiz, çok zorları atacak kadar da müthiş bir boğa!
Fenerbahçe sonuç olarak Kasım’a kadar, stoperler arasında ki uyumu sağlar, KAJER kendini toparlarsa, GÖKHAN gönülden oynamaya başlayınca, rüzgarın oğlu MARKOVİÇ düzelip sağ koridoru etkili kullanırsa, orta sahada hem defans hem de ofans olarak topa ,rakibe basan JOSEF takıma katılınca Nani ve RPV de takım seviyesine gelince Fenerbahçe istenilen ve arzulanan seviyeye gelecektir.
Bunların olması içinde Kasım ayına kadar takımın süreye ihtiyacı var. Havaların soğumaya başladığı günler de Fenerbahçe’ye güneşli günler gelecektir.
Bunun olmaması için hiçbir neden yok. Yeter ki uzun süreli sakatlıklar ve medyanın Fenerbahçe üzerinden gündem yapan medya maymunları kepçeyi ellerine alıp Fenerbahçe’yi karıştırmaya kalkmasınlar.
Son Söz V.Pereira’ya !
Fenerbahçe uzun yıllar hocalık yapabilecek, genç, istekli, arzulu bir hoca. Şuan yaptıklarının % 95’i doğru. Kulaklarını tıkar ve sadece işine doğru bildiklerine odaklanırsa V. Pereira güneşli günlerde bol bol keyif yapacaktır.

HADİ ORDAN İŞİNİZE BAKIN FENERBAHÇE LİDER !

HADİ ORDAN İŞİNİZE BAKIN FENERBAHÇE LİDER !
Sezona yeni bir hoca ve yeni bir kadroyla başlayan Fenerbahçe, futbolcu kalitesi olarak mükemmele yakın bir kadro kurarken, iyi bir takım olabilmek için zamana ihtiyacı vardı. Ama zamandan ve futboldan anlamayan futbolun medyada ki bazı baykuşları erken ötmeye başladılar. ‘’ V.Pereira antrenör değil, bu takımdan bir şey olmaz, milyon dolarlara yazık vs.’’
Biz ne dedik hatırlayalım.’’ Takım da stoperler arasında uyum sağlanırsa, M. Topal ve Josef oyunu çift yönlü oynamaya başlarsa, Gökhan gönülden oynarsa, Diego pas trafiğini hızlandırıp oyunu üçüncü bölgeye hızlı taşırsa, Nani ve RVP ‘de takım seviyesine gelirse, kanatlar daha hızlı kullanılırsa Fenerbahçe istenilen ve arzulanan seviyeye havaların soğuması ile Kasım’da ulaşacaktır. Bunların olması içinde takımın Kasım ayına kadar süreye ihtiyacı var dedik.
V. Pereira için de; Fenerbahçe’de uzun yıllar hocalık yapabilecek, genç, istekli, arzulu bir hoca. Şuan yaptıklarının % 95’i doğru. Kulaklarını tıkar ve sadece işine doğru bildiklerine odaklanırsa V. Pereira güneşli günlerde bol bol keyif yapacaktır diye düşüncelerimizi söyledik.
Ve Fenerbahçe Lider !
Kasım ayının ikinci yarısı itibari ile Fenerbahçe tırmanışa geçmeye başladı. Takım öz güven patlaması yaptı.Topu ileri taşımda Alper Potuk’un yüksek tempoda ki akıllı ve becerili oyunu ve buna Nani’de eklenince takım bir makine düzeninde oynamaya başladı. Takımda kim oynarsa oynasın düzen ve sistem aksamadan çalışır hale geldi.
Fenerbahçe savunma anlamında rakibi önde karşılayıp, orta sahada agrasif ve baskılı oynamaya başladı. M.Toplal ve Josef merkez de oyunu iki yönlü oynamayı gerçekleştirken, Diego topu daha çabuk oyuna sokup, saha da ayak basmadık yer bırakmıyor. Takım topu kaybettiği anda tepkiyi hızlı bir şekilde verip,agresifleşerek topu kazanmak için iki hatta üç rakibe adamla basıyorlar. Rakip ataklarında atak daha olgunlaşmadan rakibi bozup, tehlikenin oluşmasına müsaade etmiyor Fenerbahçeli futbolcular. Bu sayede de son üç maçtır oyunu domine eden bir Fenerbahçe izliyoruz. Maçlar da pas trafiği ile gelen goller oluşmaya başladı. Paslaşmaların sonunda gelen goller tribünde ve televizyon ekranları karşısında olanlara zevk verirken gollerin zevki atılan taklalarda saklı.
V.Pereira takımda eksik denilen fizik, kondisyon sıkıntısını çözerek ve takımdaşlık ruhunu aşılayarak bugün Fenerbahçeyi zirveye taşıdı. Bu sayede artık sahada taraftarın istediği gibi topa basan, şut atan,gol arayan, kanat organizasyonları deneyen, üst üste paslar yapan, topu rakip alanda oynayan seyir zevki yüksek bir Fenerbahçe var sahada.
‘’Vakitsiz erken öten horoz’’ misali Sarı Kanaryanın ’nin bahçesinde sürekli Fenerbahçe’nin başarısızlığı için öten medyadaki bazı baykuşlarının seslerini de böylelikle kesmiş oldu Fenerbahçe.
Bu gün gelinen nokta UEFA’da son 32’ye kalma yolunda büyük bir avantaja sahip olan bir takım ve ligde lider Fenerbahçe var.