TÜRKİYE
ÜZERİNDE OYNANAN OYUNUN ANA SEBEBİ!
Güzel ülkemiz son dönemlerde büyük
acılar yaşamaktadır. Belki bir çoğumuz farkında değil ama Güneydoğu’da güvenlik
güçlerimiz PKK denen illeti temizlemek için büyük uğraş vermektedirler.
Düşmanımız sadece PKK olsa belki
bölgeyi temizlemek kolay olacak. Fakat bölgede PYD ve YPG terör örgütlerinin
işbirliği ile oluşturulan güç birliği ülkemize telafisi olmayan acılar
yaşatmaktadır. Başkentte, Diyarbakır’da, Sultanahmet’te yapılan haince bombalı
saldırılar yüce milletimize derin acılar yaşatmaktadır.
Peki güzel ülkemiz üzerinde oynanan
bu alçakça oyunların sebepleri nelerdir?
Günümüz Türkiye’si Ortadoğu da ki
toprak talepleri yüzünden büyük tehdit ve tehlike altındadır. Bu tehlikenin baş
unsuru da İsrail’dir ve bu ülkeyi destekleyen ABD, Rusya, İngiltere, Almanya ve
diğerleridir. İsrail’in en büyük hayali Nil nehrinden Fırat nehri ne kadar olan
topraklara sahip olmak ve hayalinde ki Büyük İsrail Projesini hayata
geçirmektir. Bu amaçla bu hayal Türkiye’yi tehdit altına almaktadır. İsrailliler haince emellerini dost görünen
devletlerin desteğiyle uygulamaya koymuşlardır Nil’den Fırat’a kadar olan
bölgeye sahip olma emellerini. İsrail bu toprakları alma çabasına girerken
Türkiye ise Güneydoğu’da başta İsrail’in destek verdiği PKK terör örgütü ile
uğraşmaktadır.
Başta
ABD, İsrail, Rusya ve yandaşlarının desteği ile yeniden şekillendirilmek
istenen Ortadoğu ve burada kurulmak istenen Kürdistan devleti İsrail’in işine
gelecektir. Çünkü PKK’yı yıllardır besleyen İsrail, bölgede kurulacak olan
Kürdistan, İsrail’in türevi olacaktır ve böylelikle İsrail bölgeye hakim olma
hayallerini hayata geçirecektir.
Türkiye,
doksanlı yılların başlarına kadar Ortadoğu'ya
soğuk bakan, sıcak ilişkiler kurmayan, bölge ülkeleri ile arasına mesafe
koymaya özen gösteren bir ülke görünümündeydi. Türkiye modernleşmenin adresi olarak
gördüğü batılı devletlerle daha çok sıcak ilişkiler kurmaya çalışıp
politikasını bu yöne kaydırıyordu. Ekonomik gelişme ve ülke güvenliğinin
sağlanması açısından Türkiye'nin çıkarı, bölge ülkeleri ile yakın ilişkiler
kurmasını gerektirmesine rağmen, Türk dış politikasının ana kaygısı bu rasyonel
gerçeklerden ziyade ideolojik bir çerçeve de gelişiyordu Türkiye’nin
politikası. Bu düşüncenin baskın olduğu dönemlerde Türkiye, kendine özgün bir Ortadoğu vizyonu
geliştiremedi çünkü kendisini bu bölgenin bir parçası ve öznesi olarak değil,
Batı ittifakının bir üyesi olarak görüyordu. Böylece Türkiye, yüzyıl öncesine
dayanan Orta Doğu projesinin ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeyi kavrayamadı. Orta
Doğu’da inceden inceye oluşan gücünün farkına bile varamadı.
Türkiye bölge ülkeleri ile
arasına mesafe koymaya devam ederken, ABD başta olmak üzere batılı ülkeler ve
İsrail Ortadoğu'yu şekillendiren etki gücüne ulaştılar. Türkiye
de ister istemez içinde yer altığı ittifakın seçenekleri doğrultusunda, bir
anlamda kendisine dayatılan bölge politikalarının tutsağı oldu. Kendine özgü
bir bölge vizyonu ortaya koyamadığı için Türkiye, en yakın komşuları ile
dostane ilişkiler bir yana normal ilişkiler dahi kuramadı. Soğuk Savaş
döneminde NATO şemsiyesi altında yer alan Türkiye bağımsız bir dış politika
izlemekten çok içinde yer aldığı blok içinde belirlenen öncelikleri takip etti.
Son yıllarda ise Türkiye politikasını, içe
kapanık ve güvenlik tehdidi temelli bir dış politikadan bölgesel ve küresel
aktörler ile yakın ilişkiler kurmaya uzanan köklü değişimler geçirmeye başlayarak.
Ortadoğu’da ki Türkiye’yi tehdit eden sorunları ve olası hayata geçirilmek
istenen Yeni Ortadoğu projesi içerisinde ki Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikeyi
keşfetti. Özellikle son yıllarda Türkiye siyasi, kültürel ve ekonomik
enstrümanlarını devreye sokarak Ortadoğu’ya yakınlaştı. Ortadoğu’da kendine yer
açtı. Böylelikle Türkiye Ortadoğu’da ve doğuda saygı duyulan bir devlet
durumuna geldi.
Fakat Başta ABD, Rusya, İsrail ve diğer
yandaşlar Türkiye’nin bölgede bu oluşum içerisinde olmasından büyük kaygı
duyarak, Türkiye’nin dikkatini ve
huzurunu bozacak Türkiye’yi PKK ve diğer
terör olayları ile baş başa bırakarak ülkede iç savaş, siyasi ve ekonomik
istikrarsızlık çıkararak bölgede tek başlarına hakimiyet kurmak ve bölgeyi ele
geçirme politikalarını inceden inceye devreye soktular.
Aslında yukarıda yazdıklarımızdan yola çıkarak
Ortadoğu’da oynanan bir orta oyunu var. Oyunun ortasında ( ateşin içerisinde)
güçsüzler, etrafında ise güçlüler diye bahsettiğimiz devletler var. Türkiye bu
oyunun neresinde? ABD, İsrail, Rusya ve yandaşları Türkiye’yi ateşin içine
çekmek isterken Türkiye’nin bu oyunun ne ortasında ne de etrafında olanlardan
olmaması gerekmektedir. Türkiye’nin önceliği toprak bütünlüğümüzü korumak ve
insanlarımızın dini, kültürel ve mezhepsel çeşitliliğinin korunması, tek tipleşme
ve homojenleşmeye engel olunması, barış, kardeşlik, dostluk içerisinde halkımızın
yaşamalarını sağlamak olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder