Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım

30 Kasım 2016 Çarşamba

AH ADANA VAH ADANA

Adana’da kız öğrenci yurdun da ‘’facia’’ diye ekranlara, haber sitelerine yansıyan kara haber!

12 can, yanarak cansız kaldı.

Yangın merdivenlerinin kapısı kilitliymiş!

Çocuklar çıkmayı başaramamış!

Cansız bedenler yangın merdiveninin yanında bulunmuş!

Haberler can yakıyor, yürek dağlıyor!

Bilmem,evlatlarına  gözü yaşlı kaç ana, kaç baba şimdi feryat ediyor!

Bu ne hal Türkiye'm?

Saat daha  19:30 iken yangın merdivenlerini ne diye kilitlersin?

Bu ne cehalet?

Bu nasıl bir iş?

Suçlu kim?

Kim hesap verecek?

Hesap verse ne olacak? Cansız bedenlere can geri gelecek mi?

Adana’da Kız öğrenci yurdu yandı, içimiz de alev alev yandı!

Kızlarımız beyaz gelinlik yerine, beyaz kefen giydi daha dorusu  beyaz kefen giydirdiler!

Ağlasan ne yazar, sızlasan ne olur.

Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar derler ya! İşte öyle bir haldeyiz. Yazılacak, söylenecek çok söz var!

Var diyorum. Fakat yazsan ne olur, söylesen neye yarar! Giden gitti. Onlar beyaz gelinlikleri ile cennete kanat çırparak gittiler.

Kızlarımız şimdi cennette birer melek oldu.

Ama suçlular ve sorumlular yalandan göz yaşı dökerek dışarıdalar!

Ey Yetkililer!

Bu suçluları bulun ve cezalarını verin ki bir daha analar ağlamasın, yürekler yanmasın.

Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

Başımız sağ olsun Türkiye'm!


29 Kasım 2016 Salı

FENERBAHÇE’ DEKİ DEĞİŞİMİN SIRRI






Son günler de üst üste gelen galibiyetler le birlikte Fenerbahçe taraflı tarafsız herkesin övgüsünü kazanmaya başladı.


Hatırlanacağı gibi sezona belki de tarihinin en kötü başlangıcını yaparak başlayan Fenerbahçe’de taraftar ile takım arasında kopukluklar  oluşmuş, maçlar neredeyse boş tribünler önünde oynanırken, maçlara gelen ve gitmeyen taraftarlar başkan Aziz Yıldırım’ı istifaya davet ediyordu. Üstelik medya da bu davete çanak tutuyordu.


Taraflı tarafsız herkes de ortak tek düşünce vardı! Aziz Yıldırım bıraksın artık. Tek suçlu Aziz Yıldırım!


Halbuki Fenerbahçe kaybettiği maçlarda bile fena top oynamıyordu.  Takım oyun içerisinde her şeyi denemesine rağmen bir türlü sonuca gidemiyor, olmayacak bir pozisyon da golü kalesinde gördükten sonra, yediği golü çıkaramamanın sancısını yaşıyordu. Bu sancı haliyle Fenerbahçe’nin her tarafına kök salıyordu.

Ligin 8. Haftasında Konya’da, penaltı golüyle kazanılan Atiker Konya maçıyla birlikte derin bir oh çeken Fenerbahçe, bir hafta sonra kendi sahasında rakibine 5 gol atarken, sağ şeritten sol şeride geçişinin sinyallerini veriyordu.

Kadıköy’de dolu tribünler önünde oynanan Manchester United maçında alınan galibiyet Fenerbahçe’de kara bulutların dağılmasına sebebiyet verirken, ezeli rakibi Galatasaray karşısında da ortaya konulan futbol ve neticesinde alınan 2-0’ lık skor Fenerbahçe’de hep bir ağızdan;

İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz. İnanın güzel günler göreceğiz inanın çocuklar
dizlerini tribünlere koro halinde söyletiyordu.

Rize’de alınan farklı galibiyet ile de, Fenerbahçe Sürmene’den bu defa virajı yara almadan dönerken güzel ve güneşli günlere doğru yol almaya devam ediyordu.

Peki Fenerbahçe’yi karanlıktan aydınlığa çıkaran sır neydi?

Burada iki etken vardı.

Birincisi;

7 hafta sonunda alınan başarısız sonuçlarla birlikte camiada yükselen kongre sesleri,  başkan Aziz Yıldırım’ı bir hamleye itiyordu. Her fırsatta Yargıtay kararından sonra başkanlığı bırakacağını açıklayan Aziz Yıldırım, camiada yükselen istifa seslerini susturmak  ve diğer başkan adaylarının önünü kapatmak adına yaptığı hamle ile camianın ve taraftarların gönlündeki başkan adayı Ali Koç, Kadıköy’de 1-1 biten Alanyaspor  maçının ardından, başkan Aziz Yıldırım’ın isteği ve arzusu ile ‘2018 Mayıs ayındaki olağan kongrede şartlar ne olursa olsun bir kere adaylığımı koyup seçime girmek istiyorum. Yöneticiyken de, taraftarken de, işler kötü giderken, kulübümüz sıkıntıdayken, olumsuz tecrübeler yaşarken kongre çığırtkanlığı yapmak ne benim fıtratımda var ne de bunu tasvip ediyorum. Onun için sezon daha yeni başlıyormuş gibi dört kolla sarılmamız lazım ’’ diye başkanlığını açıklarken,  taraftara da birlik çağrısı yapan Ali Koç, “Tribünün bu hali kabul edilebilir değil. Şartlar ne olursa olsun, o yüzden sezon yeni başlıyormuş gibi çubukluya sahip çıkmamız lazım. Sonuçta hepimizin ortak sevdası çubuklu. O yüzden birbirimize zarar vermeyelim. Yönetimimiz ne zaman uygun görürse o zaman kongre olacaktır. 2018 Mayıs ayında zaten olağan kongremiz var. Bunun dışında da kulübümüzü camiamızı sıkıntıya sokacak televizyondaki ciğeri beş para etmez adamlara malzeme verecek konuma gelmeyelim. Anca beraber kanca beraber” ifadelerini kullanarak önce camiada ki çatlak seslerin önüne geçerken, taraftarı da yavaş yavaş tribünlere çekmeyi başarıyordu.

İkincisi;

20 Ekim’de Old Trafford ‘a Manchester United’a karşı alınan 4-1’lik yenilgiden sonra ağır eleştirilere maruz kalan ve tartışılır hale gelen Teknik Direktör Dick Advocaat’ın ‘’ Benden daha iyisini bulurlarsa getirsinler’’ sözleri hocanın kendine olan güveninin yansımasıydı. Bu açıklama son derece yerinde bir açıklama olurken hem futbolculara hem de camiaya ve medyaya  önemli mesajlar veriyordu.

Fenerbahçe’ de tam zamanında yapılan iki kritik hamle ile, karanlıktan aydınlığa doğru yol alırken ‘’ Şeytan detayda gizlidir’’ sözünde ki gerçeğin yansımasını yaşıyordu.

Güneşli günlerin mimarı olarak  başta, başkan Aziz Yıldırım’ın isteği ve arzu ile başkanlığa adaylığını açıklayan Ali Koç’un birlik, beraberlik çağrısı ile camiada yükselen çatlak seslerin son bulması  ve saha kenarında ve idmanlarda futbolculara tam bir baba muamelesi yapan Dick  Advocaat’ ın üstün futbol bilgisinin olduğu gerçeğini kabul etmek gerekmektedir.

Malum mevsim kış! Şampiyonluğa giden yolda ufak tefek kazalar olabilir. Fakat bu yol kazaları Fenerbahçe’de yanan ışığı söndürmeyecektir.

Fenerbahçe’liler artık mutlu, gelecekten daha umutlu. Çünkü Ali Koç’ un dediği gibi Lig daha yeni başlıyor.

28 Kasım 2016 Pazartesi

VAY VAY VAY

Fenerbahçe için küllerinden yeniden doğdu dersek her halde yanlış olmaz.

Sezon başında yerden yere vurduğumuz Fenerbahçe bugün taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmaya başladı. Son 7 remi maçta rakip filelere 20 gol bırakırken kendi kalesin de sadece 3 gol gördü. Bu da şu demektir, Fener atıyor ve yemiyor.

Peki bu durum nasıl oldu?
Fenerbahçe’ye değen el neydi?

Öncelikle Fenerbahçe savunma anlamında Türkiye Liginin en iyi savunmasına sahip. Kajer ve Skrtel ikilisin uyumu muazzam. Aynen bal-kaymak uyumundalar. Sağda Şener Solda Hasan Ali kendilerine geldi.

Orta alanda Josef De Souza ve M.Topal artık tek yönlü değil hem ofans hem de defans anlamında oyunun içinde varlar. Orta alanda bu ikliye Alper de eşlik edince ortaya kaymaklı künefe çıktı.  Kanatları ve Forvet hattını anlatmaya gerek yok. Muazzam iki kanat oyuncusu var. Forvet ise şuan takımın yükselişinde seyircilere keyif kahvesi yudumlatıyor.

Oyuna baktığımızda Fenerbahçe, rakibin oyun oynamasına ya da daha çok topa sahip olmasına müsaade ediyor gibi görünse de bunun taktik icabı olduğunu ve hızlı adamlarını devreye sokmak için rakibin iki bekinin ileriye çıkmasına müsaade ettiğini görüyoruz.
Öncelikle savunma anlamında Fenerbahçe hata yapmıyor. Savunmada doğru yer tutarak rakipten önce ilk toplara müdahale edip pozisyon oluşmasına engel oluyorlar. Adam adama savunma yapmaktan ziyade her bölgenin adamı kendi alanını kontrol ederek oynuyorlar.

Orta alanda ise sürekli topa basan, top çalan, yerini kaybetmeyen  defansa  yardım eden, takım atağa çıktığında takıma ofans anlamında destek veren ve pozisyon hazırlayan aynı zamanda topu kanatlara aktarabilen, dikine gidebilen orta oyuncuları ile  sahada fark yaratmaktadırlar.

Yaratıcı ve hızlı kanat oyuncuları ile oyuna çabukluk kazandırılırken, kanatlardan gelen toplar rakibin ceza sahası içinde patlamaya hazır bomba misali her an tehlike yaratmaktadır. Fenerbahçe kanatları etkili ve üretken olarak kullanan bir takım haline geldi. Burada Lens ve Volkan’ı överken onların olmadığı zamanlarda onların yerine ''şapkadan tavşan  çıkaran'' Sow ve Atıf’ı da unutmamak lazım.

Forvet hattın da kim oynarsa oynasın mutlaka golünü atıyor. Fenerbahçe yatan forvetlerden ziyade takımı için mücadele eden, bunun içinde sürekli gezen forvetlere  sahip. Forvetlerin attıkları gol ortalamaları bunun açık göstergesidir.

Fenerbahçe’de en önemli olay, kim oynarsa oynasın görevini en iyi şekilde yapıyor olması. Bir yada iki futbolcunun eksikliği takımda sorun teşkil etmezken yerlerine oynayanlar çok verimli oynuyorlar. Ayrıca oyuna sonradan dahil olan oyuncuların oyuna katkısı ve skora etki etmeleri göz ardı edilemeyecek bir olay. Böyle olunca da başarı kaçınılmaz oluyor.

Elbette bu başarının mimarı Dick Advocaat'tır. Oyuncular üzerinde ki adaleti ,oyuncu tercihlerin deki doğruları ve oyun içerisinde ki hamleleri ile birlikte alınan başarılı sonuçlar aranan kanın bulunduğunun habercisidir.

Yukarıda anlattıklarımızdan yola çıkarak hafta sonu oynanacak Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine bakıp da ''vay vay vay'' dememek elde mi?


18 Kasım 2016 Cuma

EĞİTİMLİ CAHİLLER


‘’Cahil dostum olacağına akıllı düşmanım olsun’’ mantığını hayatım boyunca kendime ilke edindim. Benim en çok çekindiğim insanlar cahil, kompleksli ve egolu insanlardır.

Neden derseniz?

Bu insanlar akıl ve mantığı bir kenara koyarak, değişen ruh dünyalarında yaşadıkları duyguları ile hareket ederek olayları ve gündemi değerlendirirler. Dolayısı ile ne zaman ve nerede ne yapacakları hiç belli olamaz. Bundan dolayı toplumda bu insanlara duyulan güven fazla yoktur.

Toplumsal barışta ve insan ilişkilerinde verilen en büyük savaş,  bu tür insanlarla bir türlü kurulamayan iletişimdir.

Günümüz dünyasının en büyük sorunu hem paralı hem de eğitimli olan insanlardaki cehaletin tavan yapmasıdır..

Eğitim ve para cehaleti kapatmaz! Tam tersine daha da açığa çıkarır. İstediğiniz kadar paranız olsun, en iyi okuldan mezun olun içinizdeki akıl ve düşünce yoksulluğunu yenemedikten sonra cehaletten kutulamazsınız.

Nitekim çevremizde, hemen yanı başımızda ya da çok yakınımızda,

  • Tahammül edilemez cahil olanlar
  • Hem cahil hem de ukala olanlar
  • Cehaletten doğan sabit fikirli olanlar
  • Her türlü tartışmayı ve bilgiyi ret eden cahiller vardır.

Eğitimli cahiller en tehlikeli olanlardır. Çünkü bilerek ve isteyerek cahilce davranmak bu insanların hem sabit fikirli hem de dar kafalı olduklarının göstergesidir. Almış olduğu eğitime rağmen kendisini geliştiremeyen, yeniliklere kapalı olanlarla iletişim adına yaşanan zorluklar kaçınılmazdır.

Buna rağmen bu eğitimli cahiller, arkalarından büyük kitleler sürükleyebiliyorlar.  Önemli görevlere gelebiliyorlar. Fakat bulundukları yerde faydadan ziyade zarar vermekte en ön sırayı yer alırlar.

Sonuç olarak, eğitimli cahiller toplumun kanayan yarasıdır. Günümüzde de eğitimli cahillerin sayısı giderek artmakta olup, bulundukları ortama, yakın çevrelerine zararları önlenememektedir.

‘’İstediğin kadar oku, bilgine yakışır şekilde hareket etmezsen cahilsin’’ diyen Jhon Shheffield’ in anlamlı sözüne, Aşık Veysel  ‘’ Cahil insan, gül olsa da koklama  ‘’ diyerek cahilliğin tehlike boyutunu gözler önüne sermiştir.

15 Kasım 2016 Salı

GÜNDEME SICAK BAKIŞ

GÜNDEME SICAK BAKIŞ

• AB ülkelerinin dışişleri bakanlarını bir araya getiren Dış İlişkiler Konseyi’nde, Türkiye müzakerelerinin devam edip etmeme konusu.

• AK Parti'nin anayasa değişikliğiyle ilgili hazırladığı taslak metin MHP ile paylaşılması.

• Türkiye’deki işsizlik oranındaki artış.

• TSK’nın Suriye’de yürüttüğü İŞid’i temizleme operasyonu.
.
• Güneydoğu’da PKK’ya vurulan ağır darbe.

• Fetö Terör örgüt üyelerine karşı yapılan operasyonlar.

• ABD’deki başkanlık seçiminin yankıları.

• Türkiye ile Irak arasında ki Başika gerginliği.

• Her gün patlayan bombalar ve kurulan tuzaklarla birlikte şehit olan asker ve polis cenazelerinde yürek yakan görüntülerin varlığı.

• Havaların -10 dereceye varan soğuması.

Vee……

• Hafta sonu oynanacak olan Fenerbahçe- Galatasaray derbisi !

Yukarıda ki tabloya baktığımızda gündem bir hayli sıcak. Türkiye dört bir tarafı ateş çemberi ile çevrilmiş ve üzerinde bin bir çeşit oyunların döndüğü bir ülke konumunda. Ülkenin Güney Doğusunda  PKK ile amansız bir mücadele varken, ordumuz Suriye ve Irak’ta mücadelesine devam etmektedir.

Yine kapalı kapılar arkasında bölücü terör örgütleri ve ülkeye haince saldırılar düzenleyen Fetö terör örgütü ile mücadele devam etmektedir.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan istifade etmek isteyen Batılılar ise Türkiye’yi Avrupa Birliği müzakerelerinin dondurulması, Türkiye’yi konseyin içine almama gibi çalışmalar yapmaktadırlar.

Gündem deki Başkanlık için AKP’nin hazırladığı yeni anayasa taslağının MHP ile paylaşması ve MHP’nin’’ Yaptığımız görüşmelerde kılı kırk yarıyoruz, bunun için milletimizin ağrıyan başına şifa olsun diye bir yol gösteriyoruz’’ diye açıklaması ile taslağa sıcak bakması ve CHP’yi naz etmemeye çağırması,  bu sürecin MHP ve AKP ile birlikte hareket edileceğinin sinyallerini vermektedir.

ABD’de yeni seçilen başkan TRUMP ise Türkiye üzerine oynanan oyunlara yeni neler inşaa edeceği ise şuan kapalı kutu. Bekleyip göreceğiz kutudan neler çıkacak!

Havaların soğuması ile birlikte işsizlik oranında ki artışı da göz önüne alırsak kış aylarının bir hayli sert ve zor geçeceği anlaşılmaktadır.

Ve en önemli gündem!

Fenerbahçe - Galatasaray derbisi…

Hafta sonu oynanacak olan derbi için Türkiye nefesini tutmuş bekliyor. Maşallah Türkiye’nin önünde ve masasında onca olaylar ve çözülmesi gereken sorunlar varken derbi gündemdeki ilk sırayı almayı başardı.

Futbol milyonlarca kitleyi peşinden sürükleyen ve inanılmaz paraların döndüğü bir spor dalı. Fakat derbinin gündemin ilk sırasına oturması açıkçası anlaşılır gibi değil. Ülkenin bir tarafında onca asker polis şehit olurken kimsenin umurun da olmaması sıradanmış gibi algılanması son derece vahim. Bizim insanımız kalkmış derbiyi konuşur ve tartışır hale gelmiş. Daha derbi oynanmadan!

Derbide Fenerbahçe yenilirse ‘’alay’’, Galatasaray yenerse ‘’olay’’ olacak gibi duruyor.

Fakat asıl tartışılacak olay bu milletin nasılda uyutulduğu ve ülkenin içinde bulunduğu durumlara karşı sıradan olaylarmış gibi davranabilmesi!

Açıkçası hafta sonu oynanacak derbiyi kim kazanırsa kazansın umurumda değil.

Umurumda olan tek şey vatanımdır, vatanımda ki milletimizin saadetidir. Bunun için de sonsuza kadar ‘’ Önce Vatan’’ diye haykırmaktan geri kalmayacağım.


8 Kasım 2016 Salı

5N1PR İLETİŞİM DANIŞMANLIĞININ SIRRI


5N1PR İLETİŞİM DANIŞMANLIĞININ SIRRI

Her kurumun ana hedefi başarıdır. Bu yüzden kurum ve markalar başarıyı yakalamak için olmaz ise olmazı iletişim danışmanlığıdır.

Kurum ve markaların doğru anlatılması, doğru algılanması, mesaj ve iletilmek istenilen içeriklerin doğru hedef kitleye ulaştırılmasında en aktif rol iletişim danışmanlıklarına  aittir. Geliştirilen iletişim projeleri ve tanıtıcı çalışmalarla kurum ve markaların  çalışmalarına öncülük etmekte en büyük rol iletişim danışmanlıklarına düşmektedir.

Marka ve kurumların hedef kitleye ulaşmasında iletişim danışmanlıkları olmaz ise olmazlardandır. Kurumların marka değerinin yükseltilmesi, hedef kitleye ulaşılması ve rekabet gücünün artırılması ancak doğru bir iletişim danışmanlığı ile gerçekleşebilmektedir.
Tüketiciye hitap eden, hoş görünen, cazip gelen önceliklerin neler olduğunu ancak ve ancak iletişim danışmanlığı ile sonuca gidilerek markalaşma yönünde ilk adımlar atılabilir. Bu sayede iyi bir başlangıç yapmak kurumlarda  yarı yolu geçip başarılı olmak ve markalaşma alanında ilk adımlar atılmış olur.

Markalarda ve Kurumlarda periyodik ve yıllık olarak iletişim planlarının oluşturulması kaçınılmazdır. Bunun için günlük, haftalık ve aylık çalışmalar yapılmalıdır. Günümüzün bilgi ve teknoloji  çağı olduğunu düşünürsek, medya ile iletişim danışmalığı ilişkisini birbirinden ayırmak imkansızdır. Medya ile ilgili koordinasyon bağları sürekli sıcak tutulmalı ve medya planı mutlaka yapılmalıdır.

İletişim danışmanlıkları, şirketlere sundukları proje ve çalışmalarla  kurum ve markalarının veriminin artırılması gibi düşünülse de asıl amaç kurum kimliğini kamuoyunda ve içinde bulundukları sektörde üst sıralarda bulunmak için çalışmalar yapmak, şirketlere toplumun gözünde güvenilir, sağlam bir imaj vermek için çalışmalar yürütmektedirler.
Bu manada yeni nesil iletişim danışmanlığı olarak kurulan 5N1PR sektörde en yeni nesil PR ajansı olarak hizmet vermekte olup, teknolojik gelişmeler ve yaratıcı düşüncelerle birlikte şirketlerin markalaşma süreçlerini,, toplumdaki konumlarını korumaları, şirketler üzerinde oluşacak imajı düzenlemek gibi farklı amaçlarla hizmet vermekte olup, şirketlerin başarı ve verimlerini artıracak yönde projeler hazırlamaktadır.

Yaptıkları etkinlik ve organizasyonlar ile birlikte , şirketlerin ortaya koyacağı yenilikçi ve sıra dışı fikirlerin hedef kitleye ulaştırılması, gerek sosyal medya gerekse de yazılı ve internet  siteleri üzerinden firmalarla  ilgili önemli bilgilerin, ürün ve hizmetlerin hedef kitleye etkili bir şekilde ulaştırılması, firmaların yaptıkları çalışmaların, ortaya koydukları ürün ve hizmetlerin toplum gözündeki kalitelerinin  artırılması gibi pek çok konuda çalışmalar yapmaktadır.

Uzun yıllar medya ayağında yaptıği çalışmalarla başarıyı  hep yukarıda tutan 5N1PR İletişim danışmanlığının kurucusu olan KENAN KAFFAR  yukarıda anlatılan çalışmaları planlayan, düzenleyen ve uygulamaya koyan etkili bir iletişim danışmanı olarak ‘’ Daha etkili ve kaliteli çalışmaların içinde bulunmak için iletişim dünyasına yeni bir soluk getirmek için yoğun olarak çalışmaktayız. Ağırlığımız ‘’liderlik iletişimi’’ olup, 5n1pr İletişim Danışmanlığı etkinlik yönetimi, içerik ve gündem yönetimi, medya ilişkileri, liderlik iletişimi, kriz yönetimi, pazarlama iletişimi, stratejik pazarlama, iç iletişim, sosyal sorumluluk projeleri iletişimi, finansal iletişim, stratejik iletişim planlaması gibi birçok alanda çalışmalar gerçekleştiriyor olacağız. Bu anlamda hedefimizde Ceo’lar ve İş dünyasının önde gelen firmaları vardır. 5n1pr İletişim Danışmanlığı olarak, müşterilerinin kurumsal itibarlarını yönetirken; hedef kitleleri ile olan iletişim süreçlerinin iş hedefleriyle tutarlı olmasını sağlıyor olacağız. Bu süreçlere somut çözümler, konuya özel yaklaşımlar ve ölçülebilir sonuçlar sunmak adına sektörde son derece iddalıyız’’ derken İletişim Danışmanlıklarının gücünü gözler önüne seriyordu.

Başarının yarısını iyi bir başlangıç olarak kabul edersek, iddalı bir şekilde sektöre Ağustos 2016 ‘da adım atan 5N1PR İletişim Danışmanlığı marka ve kurumlara büyük katkı sağlayacağının sinyallerini vermektedir.


Cihan Taşcı
08/11/2016


7 Kasım 2016 Pazartesi

VIZ VIZI BIRAKIP CİHANI TİTRWTELİM

VIZ VIZI BIRAKIP CİHANI TİTRETELİM

Mustafa Kemal Atatürk; ‘’Türkiye Cumhuriyeti her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlâtlarının elinde daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır’’ derken bugün ki durumu görse her halde kahrından bir kez daha ölürdü.

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden biri olan ’’Milli birlik ve beraberlik’’ duygusu son zamanlarda sekteye uğramış, her kafadan farklı farklı sesler yükselmeye başlamıştır. Mecliste sandalyesi bulunan siyasi partiler, orada var olma nedenlerini tamamen unutmuşlar, çıkar çatışmalarının içine girerek,  özellikle Atatürk’ün partisi milli birlik ve beraberliğe çomak sokan, devletin milletiyle birlikte bölünmez bütünlüğünü bölmek için var gücü ile çalışan, bu çalışmaları yaparken de tüm gücünü dışarıda ki emperyalist güçlerden alan HDP’ nin arka bahçesi gibi davranarak ve adeta HDP’nin sözcülüğüne soyunulmuş olması izlenimini vermesi son derece manidar ve düşündürücüdür.

Yüce devletimiz Cumhuriyet tarihinin en çalkantılı ve karanlık günlerini yaşarken içinde bulunduğumuz durumu tarif etmek son derece zordur. Devletimizin bölünmez bütünlüğünü bölmek isteyen, bugün ülkenin güneydoğusunu kan gölüne çevirmiş olmaları bile barış ve özgürlük naraları atanların gözlerini kör, kulaklarını sağır olmaktan kurtaramamaktadır. Tam gaz kontrolünü kaybetmiş kamyon misali ayaklarını gazdan çekmeden ve fren kullanmadan ülke bütünlüğünü bozmak, ülkeyi parçalamak isteyenlere karşı tam destek, hep destek mantığı ile hareket etmeye devam etmektedirler.

15 Temmuz darbesine tiyatro benzetmesi yapanlar asıl tiyatroyu bugün kendileri oynamaktadırlar. Terör örgütü PKK’nin çatısı altında silah zoruyla, işkenceyle ve Fetöcü terör örgütünün desteğiyle aldıkları oylarla meclise giren HDP için seçilmişler demek son derece yanlıştır. HDP seçilmişlerden ziyade seçtirilmiş olan ülkeyi bölmeye ve parçalamaya yönelik var olan bir topluluktur.

Bizzat Güneydoğuda halkın boynuna dolanan işkence, orada yaşayan Kürt kardeşlerimize karşı zulmün ta kendisidir. Bu zulmü yapanlarda PKK dan başka birileri değildir. Orada ki gariban, zavallı halkımıza yapılan zulmü reva gören HDP’nin ayak oyunlarını da görememek başka bir tiyatrodur.

Bugün Türk milletinin kendi hakimiyetini ve iradesini kullanmasına mani olmaya çalışan emperyalist güçlere karşı milli birlik ve beraberlik duygusunu daha kuvvetli bir arada tutma zamanıdır. Kendi ulusal sınırlarımız içerisinde ulus bütünlüğümüzü bozmaya ya da bölmeye çalışanlara karşı bir güç yumağı oluşturma zamanı olup hep birlikte hareket etmeliyiz.

‘’Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyetin gelecek evlâtları, bizden daha çok refaha kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır” diyen Gazi Mustafa Kemal Paşa’ nın bu sözünün arkasında yatan yine milli birlik ve beraberliktir.

Gün, çocuklarımızın geleceği için el ele verme, dayanışma günüdür. İç çatışmaların yaşandığı değil birlikte hareket etme günüdür.

Çünkü biz hep birlikte olunca Cihanı titreten kocaman bir milletiz!


5 Kasım 2016 Cumartesi

YUH YUH

YUH YUH

Manchester United eksikmiş
Yenildi alay oldu!
Napoli berabere kaldı
Olay oldu!
Napoli çok formdaymış
Manchester United formsuzmuş
Napoli dünya devi,
Manchester United uyuyan devmiş!

Yuh Yuh

Napoli'nin ön tarafta mahşerin dört değil altı atlısı varmış,
Manchester’in ön tarafında savaşı kaybeden şovalyeler!
Napoli’nin potansiyeli yüksek,
Manchester’in kaybetmesi yüksek!
Napoliyle berabere kalınca muazzam, rüya gibi sonuç,
Manchester’i yenince sıradan sonuç!

Yuh Yuh

Abubakar atınca muhteşem gol,
Sow atınca top iyi yere gitti, tesadüf gol
Q7 döktürdü, Volkan döküldü
Gökhan gönülden, Şener yandan oynadı!
Reina tuttu, De Gea yuttu

Yuh Yuh

Pogba, Zlatan, Roney,Felaini,Mata, Depay  sönük yıldızlar,
İnsigne, Hamsik,Gabbiadini,Mertens, Dünya yıldızları!

Yuh Yuh, kırk kere yuh, bin kere yuh.

Manchester dünyanın en büyük, en pahalı  futbol devi!
Napoli İtalya’nın beşinci yada altıncı büyük takımı beyler!
Manchester Dünya’da en çok forma satan takım.
Pogba, Roney, Zlatan Nopali’yi satın alacak değerde.

Eli kalem tutup gerçekleri yazmayanlara yuh yuh,
Gözleri görüp görmezlikten gelenlere yuh yuh,
Hakikattan uzak, eyyam yapanlara yuh yuh,
Fenerbahçe’yi alaşağı etmek isteyenlere yuh yuh.

Ülkenin onca sorunu, hainleri, düşmanları varken Fener ile uğraşanlara yuh yuh.


3 Kasım 2016 Perşembe

AZİZ YILDIRIM'IN YERİ FENERBAHÇELİNİN NERESİNDE ?

AZİZ YILDIRIM’IN YERİ FENERBAHÇELİNİN NERESİNDE?

Bugüne dek Fenerbahçe için yapmadığı şey kalmayan Aziz Yıldırım, yaptıklarının karşılığı olarak nerede dersiniz?

Bu sorunun cevabını yazının sonunda vereceğim.

15 Şubat 1998’de Vefa Küçük’ e karşı bir oy farka Fenerbahçe kulübüne başkan seçilen Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’yi sadece Türkiye’de değil Avrupa’da bir marka haline getirdi. Bunu yaparken de dönem dönem krizler ve sarsıntılar geçirerek yaptı.

Göreve geldikten sonra kısa bir zaman içerisinde 1 Temmuz 2015’te Fikirtepe Tesislerinin açılışını yaparak hizmete sundu.

1999 yılı içerisinde alt yapı tesislerini tamamladı. Yine aynı yıl Temmuz ayında Vefa Küçük yüzme havuzunu hizmete açarken, Şubat 2000’de Samandıra tesislerini hizmete açtı. Artık futbol takımı Dereağzı’dan taşınmış daha modern olan tesislerde antrenmanlarını yapıyordu.

2000 senesinde stat bölüm bölüm yıkılarak yenilenmeye başlandı.

2003’de Dereağzı  Metin Aşık Tesisleri komple yenilendi.

Türkiye’de ilk defa bir spor kulübü tartan pist yaptı.

2003 Eylül’de Fenerbahçe Koleji hizmete girip eğitim-öğretime başladı.

2004’te Faruk Ilgaz tesisleri hizmete girdi. Aynı yıl Olimpik yüzme havuzu yeniden hizmete açıldı.

2005’te Fenerbahçe müzesi hizmete girdi.

2006’da Merkez Fenerbaçe Yönetim Binası hizmete girdi.

2006 Ekim ayında Stat tamamen yenilenerek kapasite 55.000 kişiye çıkarıldı. Aynı yıl stada ısıtıcılar takılarak Türkiye ilk defa Avrupa standartlarında bir stada kavuşurken, Türkiye’ de daha sonra ki yıllarda inşa edilen statlara öncülük ediyordu.

Stadın yanında ki vakıf binası yıkılarak 1000 araç kapasiteli otopark inşa edilerek hizmete açıldı.

Ankara’da 22 dönüm arazi üzerine Ankaralılar Evi inşa edilerek  hizmete girdi.

Gebze’de 120 dönüm, Şile’de 5 dönüm arazi kulübe kazandırıldı. Kurtköy’de 8 adet villa satın alındı.

Bolu Topuk yaylası Tesisleri hizmete sokuldu. Böylelikle Kulübe çok önemli bir tesis kazandırıldı. Artık Fenerbahçe sezon öncesi hazırlıklarını burada yaparak kulüp önemli bir kamp  harcamasının önüne geçmiştir.

Buda yetmedi! Basketbol takımı için Ataşehir’de 12.500 kapasiteli Fenerbahçe Ülker Arena  Spor Kompleksi inşa edildi.

Fenerbahçe Spor kulübü bugün bu tesislerle Avrupa’nın bir çok kulübünün sahip olamadığı zenginliğe sahip bir camia konumuna geldi.

Aziz Yıldırım başkanlığı döneminde Fenerbahçe  5 ana dalda şampiyonluklar yaşamış bir kulüp olarak tarihe geçti.(2010-2011 sezonu)

Futbolda 6 şampiyonluk ve hep ikincilikler, Şampiyonlar liginde çeyrek final, Uefa kupasında yarı finali  yaşamış bir kulüp olarak tarihteki yerini aldı.

Basketbolda şampiyonluklara ambargo koyarken son iki yılda Euro Lig de Final Four’a kalan ve final oynayan tek Türk takımı.
Kadın basketbolda ezeli rakibinin şampiyonluk ambargosuna son verip üst üste şampiyonluklar kazanarak kadın basketbolda başarıya ulaştılar.

Dünya starlarını transfer ederek  Türk futbolunun ufkunu açtı.

Bugün 30 yaş ve altında olanlar Aziz Yıldırım’dan başka Fenerbahçe’de başkan görmediler. Hep şampiyonluk içinde oldular.
Üç defa son maçta Türkiye’ de şampiyonluk kaybeden tek kulüptür Fenerbahçe. Aziz Yıldırım ile çıta hep yukarılarda olan Fenerbahçe artık hep başarıya odaklanmıştır. Bu yüzdendir Fenerbahçelinin başarısızlığı kabullenmemesi.

Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi büyütürken yaşadıkları sıkıntılar, uğradığı haksızlıklarda cabasıdır. Aziz Yıldırım bunca yaptıklarının karşılığı olarak cezaevine giden ve ‘’Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe’’ diyebilen mert ve açık sözlü Fenerbahçe sevdalısıdır.

Cezaevinde bile başkan seçilen Aziz Yıldırım bugünler de sancılı bir dönemden geçmektedir. Futbol takımının istenilen ve arzulanan seviye de olmaması Aziz Yıldırım karşıtlarını harekete geçirip kongre rüzgarları estirmeye başlarlarken ne çabuk unuttular Aziz Yıldırım’ın yukarıda yaptıklarını!

Aziz Yıldırım yaptıklarının karşılığı olarak nerede diye başladığımız yazının cevabı,  aslında çok basit. ‘’Ayrıntılar detaylarda gizlidir’’ diye bir söz vardır. İşte Aziz Yıldırım’ın yeri de yukarıda ki detaylarda ‘’Efsane Başkan’’ olarak yerini çoktan almıştır.

Önemli olan Aziz Yıldırım’ın hakkını bugün verebilmektir. İlerde tarih zaten Aziz Yıldırım’ı altın harflerle yazacaktır. Tarih yazmadan önce yiğidin hakkını vermek Fenerbahçelilere düşmektedir.

Rahmetli İslam Çupi ’’Fenerbahçe büyüklüğü ne kupa büyüklüğü ne de şampiyonluk büyüklüğüdür. Fenerbahçe büyüklüğü öyle bir büyüklüktür ki, adı konamaz’’ derken, Aziz Yıldırım’ ın büyüklüğü de sportif başarılarlarla ölçülemez.

Aziz Yıldırım’ın büyüklüğü bir başka büyüklüktür. Bunu zamanla tüm Fenerbahçeliler ve spor camiası daha net anlayacaktır.


1 Kasım 2016 Salı

TASMALI KÖPEKLER İŞ BAŞINDA

TASMALI KÖPEKLER İŞ BAŞINDA!

3 Temmuz sürecini organize eden kumpas sahiplerinin dizayn ettiği spor medyası son günlerde yine aralıksız bir şekilde Fenerbahçe’ye ateş etmeye başladılar.

Malum bu kumpasın dizayn ettiği futbolda öncelik Galatasaray’dı. Galatasaray’ı şampiyon yapmak, aradaki farkı kapatmaktı. Bunu başardılar. Daha sonra ki proje ise Beşiktaş üzerine kuruldu. Bu senenin proje takımı yıne Beşiktaş’tır. Sezon sonunda bin türlü ayak oyunları ile güçlendirilen Beşiktaş’ı daha ligin 1. Haftasında şampiyon ilan ettiler. Fakat beklenmeyen sakatlıklar, hesapta olmayan puan kayıpları, Fenerbahçe’nin son iki maçını kazanmış olması sonucunda ekranlara çıkan kumpasın tasmalı köpekleri  algı operasyonunu derinleştirerek  Fenerbahçe’nin bir şekilde önünü kesmenin hesaplarını yapma girişimini son sürat yapmaya devam ediyorlar.

Türkiye’de Fenerbahçe’den başka diğer iki büyük hatta  Başakşehir gibi sürpriz yapan bir takım varken sürekli Fenerbahçe konuşulmaktadır. Bunun nedeni açık ve nettir. Fenerbahçe düşmanlarının yürüttüğü bu sistem Fenerbahçe üzerine kurulu olup, Fenerbahçe’yi baltalamaktan başka bir şey değildir.

Hatırlanacağı gibi Rize’de 5 gollü farklı kazanıp şampiyonluğun en büyük adayı konumuna gelen Fenerbahçe otobüsü maçın ardından kurşunlanmış ve o gün şampiyonluk Fenerbahçe’den  çalınmıştı.
Pazar akşamı Fenerbahçe yine 5 farklı bir skorla galip gelmesiyle birlikte kumpasın medya ayağı Mehmet Topal’ın penaltısı için verilen karara, maçın hakemini ve Aziz Yıldırım’ı topa tuttular. Mehmet Topal’ın penaltısı kadar tartışılan ve konuşulan bir penaltı hatırlamıyorum.
Fenerbahçe seyircisi gaza boğuldu, takım otobüsü kurşunlandı, Mehmet Topal kurşunlandı bu kadar konuşulmadı ve tartışılmadı. Bu resmen düpe düz Fenerbahçe üzerine kurulan kumpasın medya kanadındaki tetikçilerinin Fenerbahçe’nin önünü kesme oyunudur.

Fenerbahçe lehine verilen penaltı, Fetöcülerden, ülkeyi kana bulayanlardan daha büyük bir suç olmuş gibi ekranlarda bağıra bağıra konuşan ahlak yoksunu tasmalı köpeklere Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin dur demesi gerekmektedir.

Daha düne kadar ekranlarda ‘’Fenerbahçe yarıştan koptu, bu takımdan bir şey olmaz’’ diyenler son iki maçtan sonra neden ‘’ her şeyi ayarladılar bu hakemler Fenerbahçe’yi şampiyon yapacaklar’’ diye yaygara koparıyorlar açıkçası anlamakta güçlük çekmekteyim.

Fenerbahçe’nin 5 farklı galibiyetinden sonra insanın aklına gelen bir Çin atasözü  derki; ‘’Mahalledeki köpeklerin aynı anda havlaması tesadüf değildir.’’ Kumpasın medya kanadında  görevlendirilen bu ahlak yoksunu  tasmalı köpekler kumpasın medyadaki kadrolu köpekleridir. Bunların görev tanımları ‘’algı operasyonunu medya kanalı ile yaymak ve yapmak üzerine kurulmuştur.’’  Hepsinin birden havlaması Fenerbahçe’nin en ufak bir kıpırdanmasını görmelerinden kaynaklanmaktadır.

Ülkenin bunca sorunu varken, ekranlarda bu tasmalı köpeklerin hala Fenerbahçe konuşuluyor olmaları, bunların ülke sevdasından uzak yaratıklar olduklarını ortaya çıkartmaktadır. Çünkü bunlar da ülkeyi bölmek, parçalamak isteyenlerin  futboldaki, futbolun Fenerbahçe’ye karşı oluşturulan kumpasın darbecileridir.

Türkiye hukuk devletidir. Hukuk gerekeni yapsın, demokrasi kılıcı insin ki gerçekler ortaya çıksın. Yargıtay kararını biran önce açıklasın ki 3 Temmuz bitsin.

Böylelikle  bu tasmalı köpekler de tasmalarından kurtulup  kendi çöplüklerinde  birbirlerine havlamaya başlasınlar.