HÜRRİYET DÜNYASINDAN AVCILAR'A ÇİLEKEŞ OLDUĞU KADAR BİR O KADAR DA KEYİFLİ SEYAHAT
Her sabah ve her akşam Avcılar-Hürriyet Dünyası, Hürriyet Dünyası Avcılar yolculuğu ‘’Çile bülbülüm çile’ şarkısı dizelerinde olduğu gibi çileli ve zahmetli bir yolculuğa sahne oluyor.
Bazen servisi kullananlar hep birden isyan bayrağını açma girişiminde bulunsalar da isyanları oracıkta kalıyor. Avcılar-Hürriyet Dünyası servisi gerçekten zor yolculuklara sahne oluyor.
Muhtemelen İBB Trafik müdürlüğü yetkilileri servisi kullananlar kadar o yol üzerindeki trafik hakkında bilgi sahibi değillerdir.
Avcılar güzergahı üzerinde dağ, taş düze gelip yol olsa derman olmaz çekilen çileli yolculuğa. Fakat servisi kullananlar bu çileyi eğlenceye dönüştürmeyi başarmışlar. Serviste olanlar birbirlerini tamamlayan şarkılar gibi tamamlayıcı karakterler.
Örnekleme yaparsak; Serpil Hanım, Sessiz sedasız oturan Önder Beye soruyu patlatır;
• Önder abi sen hiç sevdin mi?
Kaşlarını kaldıran Önder Bey pişkin pişkin cevap verir;
• Sevdim!
Meraklı gözlerle Serpil Hanım başlar eşelemeye.
• Kimdi?
Önder Bey alaycı bir cevap patlatır.
• Sana ne!
Arka koltuktan bir ses yükselir, hani uyuyordu! Konu aşk olunca aşka gelen Duygu hanımın dirilişi,
• Hadi söyle
Sepil hanım eşeledikçe eşeler
• Adı neydi?
Önder Bey Keçi gibi inat
• Adı bende saklı
Binnur Hanım aşka gelip oda girer muhabbete
• Yalvarırım söyle (Önder Abi)
Eee Cihan Bey durur mu! İlla ki bir şeyler söylemeli. Oda bir şarkı patlatıyor sözde ortaya ama giden adres belli,
• Saaabuha
Gözde hanım son noktayı koyar
• Ay inanmıyorum.
Gözler bu arada servisin iyi huylu kadınını ararken, WhatsApp’tan çıkıverir ortaya
• Arkadaşlar benim toplantım vardı, o yüzden erken çıktım.
Bir de Gül Hanım var. Onun da Ankara’dan abisi gelmiş, abisiyle takılıyor.
Nurtaç’mı dediniz?
Onu unutmadım tabi ki. O şuan farklı bir dünyada. Telefonun diğer ucunda sevgilisi var. Servisten kopuk, tatlı hayatın içinde, etrafında olan bitenden habersiz. Dokunmayın Nurtaç’a sevgilisi gözden uzak yaman ellerde.
Cihan , Nurtaç’ın minyonluğuna bakıp, biraz gırgır yapacak ya aklı sıra ‘’o daha çocuk’’ diyemeden avukat hanım yapıştırıveriyor lafı
• Büyüdüm
Yukarıda anlatılanlar çileli yolculuğu eğlenceye dönüştüren birbirinden kaliteli bir servis ailesi oluşturan insanların gerçek yüzü.
Bu insanları kısaca biraz tanıtmak istersek, farklı karakter olmalarına rağmen son derece keyifli ve eğlenceli insanlar olduğunu anlıyoruz.
Serpil Özcan Kurtuldu
Volkan’ı ile patlamaya hazır bir bomba gibi. Grubun servis sorumlusu. Her sabah ‘bindim’ diye mesaj atar. Muhabbet insanı, muhabbeti sever. Sıcaktan hoşlanmaz. İçi hep çocuk, yerinde duramaz. Evde hakimiyet kayıtsız, şartsız benim diyen hanım ağa.
Önder Yetkin
Sırlarla dolu gizemli bir dünyaya sahip. Lafı ağzından cımbızla tek tek alırsın. İnceden inceye laf sokmada üstüne yok. Ser verir sır vermez bir dünyası var.Gül bahçesinde ki cimri bahçıvan gibi. Gülleri tek tek gönderir sevdiklerine. Ayrıca New Blance’nin Türkiye’deki distribütürü gibi. Ayakkabı olarak tüm çeşitlerine sahip.
Binnur Bayraktar
Yollar Binnur hanımdan sorulur. Bin bir çeşit hünerleri var. Güler yüzlü. Tiyatro sahnesinde ağlayan tiplemesi ile olmaması büyük eksiklik. Ağır abla modeli çizse de iç dünyasına girdiğinizde bin bir çeşit karakterle karşınıza çıkıyor. Güler yüzlü ve sevecen. Aynı zamanda samimi.
Burcu Aldanmaz İyihuylu
Tam bir iş kadını. Nerde toplantı var kendisi orada. Başını kaşıyacak zamanı yok ama pastaları, kurabiyeleri yapacak kadar zamanı etkin kullanıyor. İş kolik, titiz ve samimi. Rengini belli edenlerden. Hep Kırmızı. Kırmızı’ sız bir dünya düşünemez.
Gözde Ertetik
Anadan doğma Hürriyetçi. Hürriyette doğdu Hürriyette çalışıyor. Lakabı ’ Yüksek Asistan’. Yükseklerde gözü olmalı ki yüksek topuk sevdasından vaz geçmiyor. Örgülü saçtan vaz geçmeyen lise öğrencisi gibi. Az konuşur, az yer.
Gül Bilgin
Kendisini her zaman gül bahçesinde ki en güzel gül olarak görür. Tam bir deli. Alış veriş tutkunu. Avm’lerde halk günü olsa ilk sırayı alır. Kıyafet konusunda doyumsuz. Fazla konuşmaz. Sıkılgan ve zora gelemez. Çalışmaktan hep şikayetçi fakat evde de kalamaz.
Duygu Kaya
En sadık dostları kediler, köpekler. Hayvanlar, iç dünyasının en renkli yanı. Yeme içme tutkunu fakat diyet başına bela. Kararsız bir yapısı var. Dünya’ya uykulu gelmiş olması lazım ki, uykudan vaz geçemiyor. Sürekli telefonu elinde ya bir şey okur, yada seyreder. Pür dikkat. Ortaya atılan bir sözü asla kaçırmaz uykuda bile duyma yeteneğine sahip.
Nurtaç Şahinkaya
Bizde laf çok diyen gözlere sahip. Fakat şu sıralar kalbi aşkında. Lafların en güzelini aşkına karşı kullanıyor. Stajyer görünümlü bir avukat. Ama tam avukat maşallah çok bilmiş. Allah kem gözlerden , nazarlardan korusun.
Cihan Taşcı
Cihan mı?
Oooo o çoktan uyumuş. Şimdi rüyasında top oynuyor…
Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım
27 Aralık 2019 Cuma
Hürriyet Avcılar Servisi Yolcuları
27 Kasım 2019 Çarşamba
ERSUN YANAL’A TEPKİLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR!
Süper lig’de 13 hafta geride kaldı.
Fenerbahçe bu süreçte Başkan Ali Koç ve taraftarların istediği seviyeye bir
türlü gelemedi.
Sezon başı önemli transferler gerçekleştirip, şampiyonluk parolası ile
sezona başlayan Fenerbahçe, 13 haftada tam tamına 17 puan kaybederek camiada
hayal kırıklığı yaşanmasına sebebiyet verdi.
Fenerbahçe'nin
şuandaki puan durumu ve aldığı sonuçlar başarısız bir sezon geçirdiğini
göstermektedir.
Oyun olarak bir türlü istenilen seviyeye çıkılamaması şampiyonluğun
‘olmazsa olmaz' görüldüğü bir sezonda ister istemez Ersun Yanal ismi
tartışılmaya başlandı.
Geride kalan 13 maçın 10’unda kalesinde golü gören Fenerbahçe savunma
olarak bireysel hatalara yenik düşen birtakım olarak göze çarparken, hücum
hattında da çok çok başarılı olduğu söylenememektedir.
23 gol atıp 14 gol yiyen bir takım için şampiyonluğun en büyük favorisi
demek hayalcilikten öteye gitmemektedir.
Elinde farklı alternatifler olmasına rağmen kadroda ki bazı isimleri hiç
düşünmeyen Ersun Yanal, saha içinde futbol istikrarını da yakalayamadı.
Öncelikle skora katkı yapabilecek ofansif yönü ve gol yüzdesi yüksek Mehmet
Ekici’yi sezon başında kadroya almayan Ersun Yanal bu günlerde Mehmet Ekici’yi
mumla aramaktadır.
Başka bir konu ise, geçen sezon devre arasında büyük uğraşlar ve umutlarla
bizzat transfer ettirdiği Empoli’den Miha Zajc, Beşiktaş’tan Tolgay Arslan,
Malatyaspor’dan Sadık Çiftpınar bu sezon kadroda hiç düşünülmemektedirler.
Ersun Hocaya bu oyuncuların neden oynatılmadığı mutlaka sorulmalıdır.

Israrla transfer ettirdiği oyunculara bu sezon kadroda yer vermemesi
akıllara değişik sorular getirmektedir.
• Bu oyuncular yetersiz ise neden geçen yıl devre arasında ısrarla transfer
edilmesini istedi?
• Formsuz iseler neden sezon başında bu yana form tutmalarını sağlayacak
antrenmanlar uygulanmadı?
Bu soruların cevabı mutlaka Ersun Yanal’da mevcuttur. Ancak sorunlar sadece
bu oyuncularla sınırlı kalmamaktadır!
Her şeyden önemlisi Fenerbahçe güven vermeyen bir takım hüviyetinde!
Takım iç sahada farklı dış sahada farklı oyunlar sergilemektedir.
Oynanan oyun ve gol yüzdelerinde ciddi derecede farklılıklar görülmektedir.
Dış sahada savunma yapan, iç sahada hücumu düşünen fakat yine de savunmada zor
anlar yaşayan Fenerbahçe’de takımın dengesi bir türlü oturtulamadı.
Topa sahip olma ve pas yüzde oranı her ne kadar Fenerbahçe lehine olsa da
Fenerbahçe rakiplerini boğan, oyuna yön veren bir takım olamaması puan
kayıplarına yol açmaktadır.
.
Kulübeden oyuna dahil olan oyunculardan neredeyse hiç verim alınamaması da
başka bir sorunu da ortaya çıkartmaktadır.
Geçen sezon devre arasında ve bu sezon başında Ersun Yanal’ın tüm
isteklerinin tamamını neredeyse yerine getiren Fenerbahçe yönetimi, sahada
istenilen ve arzu edilen oyunun olmamasının nedenlerini mutlaka Ersun Yanal’a
sormalıdır.
Haftalar ilerledikçe form tutması gereken takımın aksine form düşüklüğü
yaşamasının sebepleri irdelenmelidir.
Bu nedenle işler daha kötüye gitmeden Ersun Yanal sorgu odasına çekilip,
takımın toparlanması sağlanmalıdır.
10 Ekim 2019 Perşembe
BARIŞ PINARI HAREKATI'NDA OYUNDA; DÜĞÜNDE BİZİM!
Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, aynı zamanda da bölgeye barış ve huzuru getirmek için Türk Ordusu Barış Pınarı Harekatı’nı dün başlattı.
Operasyonun başlaması ile tüm gözler Suriye’nin kuzeyine ve ABD’ye çevrilmiş durumda.

ABD’nin terör örgütü YPG’yi Suriye’nin kuzeydoğusunda DEAŞ’a karşı savaşması için yıllardır eğitip ve silahlandırdıktan sonra bölgeden çekilip, ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’nin bölgede başlatacağı operasyona önce yeşil ışık yakıp sonra, akıl almayan birbirinden tutarsız mesajları bölgede üzerimize çok büyük oyunlar oynandığı gerçeğini yansıtmaktadır.
Hiçbir zaman terör örgütleri ile giriştiğimiz mücadelede Türkiye’yi desteklemeyen Fransa, İngiltere ve Almanya’nın operasyona karşı tepkili oldukları ve ortak bir bildiri yayınlayacaklarını duyurmaları, aynı zamanda da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de acil olarak toplantıya çağırılması ve ABD Başkanı Donald Trump’un sürekli tehdit içeren açıklamaları Türkiye’ye karşı her zaman oluşturulan birlikteliğin masa başında da Türkiye’yi zor durumda bırakacağının açık göstergesidir.
Ayrıca bu harekatı yabancı medyada, Kürtlere karşı yapılan bir operasyon gibi gösterilmesi de bölgedeki oyunun bir parçasıdır.
Unutulmamalı ki buradaki harekatta Türk Ordusu’nun asıl amacı; Güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, Kürt halkını öldürüp, zulmeden terör örgütlerini bölgeden temizlemek, aynı zamanda da bölgeye barış ve huzuru getirmek olduğu gerçeğini unutmamak gerekir.
Yabancı basında harekatın başlamasıyla birlikte, Türk ordusunun sonu görünmeyen bir çatışmaya çekilebileceği tartışmalarına neden olsa da, büyük ordumuzun askeri gücü, teçhizatı ve hava kuvvetleri bakımından çok önemli bir avantaja sahip olması bölgeyi en kısa zamanda terör gruplarından temizleyecektir.
Yabancı basında harekatın başlamasıyla birlikte, Türk ordusunun sonu görünmeyen bir çatışmaya çekilebileceği tartışmalarına neden olsa da, büyük ordumuzun askeri gücü, teçhizatı ve hava kuvvetleri bakımından çok önemli bir avantaja sahip olması bölgeyi en kısa zamanda terör gruplarından temizleyecektir.
PKK/PYD-YPG ve DEAŞ’ın Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak istediği terör koridoruna karşı yapılan operasyonun ne kadar süreceğini şimdilik hiç kimse kestiremese de mutlaka bölgenin terörden temizleneceği gerçeğini Türk Milleti bilmektedir.
Son olarak, ülkemizin kuzeyine savaşa giden Mehmetçiğimize dikkat çekmek istiyorum.
Nereye gidiyorsunuz? diye sorulan soruya Mehmetçiğimizin hep birlikte; ‘Düğüne gidiyoruz’ diye cevap vermeleri, ülkemiz üzerine oynanan oyunlara karşı bizim en büyük oyunu oynayacağımızın vaktinin geldiği cevabıdır...
26 Nisan 2019 Cuma
HAYATIMIZDA Kİ DON KİŞOTLAR!
Günümüz dünyasında kılıktan kılığa girmek, zenginlik ruhunu
yansıttığı anlatılsa da hayattaki en büyük tutarsızlıktır.
Bu nedenle;
‘’Don Kişot’’ gibi ucuz kahraman olmak isteyen etrafımızda
bir sürü tutarsız insan bulunmaktadır.
Bu insanlar, Don Kişot karakterinin yalnız bir insan hatta
gülünç bir karakter olduğunun farkında olmadıkları için sergiledikleri hal ve
tavırları ile içine düştükleri durumun kendilerine artı değer kattıklarını
zannetmektedirler.
Aslında burada daha çok vahim olan durum, bu tür insanlara
çevresindeki insanların kendilerine inanmadıkları halde inanıyor gibi
davranmaları, bu karakterleri daha çok itici ve gülünç duruma düşürmektedir.
Yüzlerine taktıkları sahte maske ile seçtikleri rol modelin kılığına
girerek bir başkalaşım geçiren, yeni bir ‘’ kişilik’’ yaratan bu insanlar son
derece tutarsız ve dengesiz insanlardır.
Bu insanların, Donkişotlaşarak oluşturdukları bu dünya,
kendi karakterlerinin değil edinilmek istedikleri rol modellerin dünyasını
oluşturmaktadır.
Bir başkası olma hevesinde olan bu insanlara karşı hep
dikkatli ve uyanık olmak gerekmektedir.
Ucuz kahramanlık peşinden koşmayan, bir başkalaşım
geçirmeyen kişiler ise bazen bu insanların huyuna suyuna gitmeyi tercih
ettikleri de görülmektedir.
Burada ki asıl amaç, kavgadan, gürültüden uzak durmak, içerisinde
bulundukları durumu çirkinleştirmemek adına olduğu gerçeğidir.
Böylelikle bu gerçek, aklıselim insanların Don Kişot ruhlu
insanlara karşı çıkış yolunu oluşturmaktadır.
Her zaman için,
‘’ Ben kim olduğumu biliyorum.
Ne olabileceğimi de biliyorum.
Bir başkası değil, kendim olmalıyım’’ diyen insanlar gerçek
kahramanlardır.
22 Nisan 2019 Pazartesi
TARİHTEN BİRAZCIK DERS ALMAK LAZIM
Seksenli yılların başı,
Çocukluğumuzun ilk yılları!
Hayal mayal hatırlıyoruz.
Ülkemizde bir şeyler oluyor!
Ama olup bitene aklımız ermiyor,
Çünkü daha çocuğuz.
Herkesin elinde radyo!
Evren Paşa ismi popüler!
Her yerde olaylar,
Ülkemizin içine düştüğü kaos, kargaşa,
Sağ, sol diye bölünmüşlük haberleri!
Kardeşin kardeşe kıydığı yıllar!
Yıllar geçse de izleri silinemeyecek acı olaylar!
Ve 21 Nisan 2019!
Ankara Çubuk Akkuzu Mahallesindeki şehit cenazesine katılan Kemal Kılıçdaroğlu’a kalkan eller!

Bir anda gündemi alt üst etmeye yetti!
Barış içinde sevgi içinde yaşamak gibi dünyanın en güzel eylemi varken bu eller nereden çıktı?
Siyasetçilerin yerel seçimler öncesinde ve sonrasında, koltuk uğruna birbirlerini yermek için kullandıkları söylemlerin, birbirlerine karşı nefret tohumlarını oluşturmaktan başka bir şey olmadığını dün Kemal Kılıçdaroğlu’na kalkan eller net olarak göstermiştir.
Ülkeyi yönetenlerin ya da yönetmeye talip olanların birbirlerine karşı hızla büyüyen kindarlığı ve insanları ötekileştirme, ayrıştırma çabaları, ülkemizde birliğe, beraberliğe, huzura çomak sokmak isteyenlere fırsat vermektedir.
Ülkemizde oluşan hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, insanların borçlu oluşu insanların tansiyonunu her gün yükseltmektedir.
En ufak bir kıvılcımın büyük olaylara gebe olabileceği gerçeğini unutmamak için tansiyonu yüksek olan insanları sağduyuya davet etmek hepimizin ortak görevidir.
Yakın tarihimize bakarak yaşananlardan gerekli dersleri millet olarak çıkartmalıyız.
Yoksa hızla değişen dünyada her gün büyüyen ve gelişen ülkemizi bu gibi kargaşa ortamına sokmak isteyen provokatörlere ve fırsat gözetleyen düşmanlarımıza gün doğmuş olur...
16 Nisan 2019 Salı
KIDEM TAZMİNATLARINA DOKUNMAYIN
KIDEM TAZMİNATLARINA DOKUNMAYIN
Son günlerin işçi ve işveren arasında en çok tartışılan konusunu kıdem tazminatları oluşturmaktadır.
Mevcut sistemde işveren işçiyi işten attığında kıdem tazminatını hemen ödüyor iken, yeni sistemde ise işçi, işten atıldığında işçiye kıdem tazminatı ödenmeyecek olmasıdır..
Peki bu yeni durum kimlere fayda sağlayacaktır?
Öncelikle bu durum insanın aklına ‘’devletin kasası mı boşaldı?’’ sorusunun akla geldiğidir.
Daha önceki yıllarda bireysel emeklilik reformu adı altında oluşturulan fon ile devletin kasasına giren nakit akışı yetmemiş olmalı ki şimdilerde de yeni ekonomi paketinin en önemli maddesini kıdem tazminatı reformu oluşturmaktadır.
Her ne kadar kıdem tazminatı reformunu çıkartmak isteyenler yazılı ve görsel medyada sürekli işçiyi koruma altına almaya çalıştıklarını belirtseler de, bu reform apaçık gösteriyor ki işçinin alın terine el uzatılmaktadır.
Bu reform açık ve net olarak öncelikle devletin kasasına işçi üzerinden sıcak para girişini sağlayacaktır.
İkinci şık olarak işverenin elini rahatlatıp, işçi atmasını kolaylaştıracaktır.
Üçüncü şık olarak da işçi mağdur olacaktır.
İşçi nasıl mağdur olacak diyenlere de anlatalım!
Halk arasında '‘Uzaktan davulun sesi hoş gelir’' diye meşhur bir söz vardır. Birde o davulu çalanlara sormak lazım!
Davuldan o sesi çıkarttırmak için tokmağı davula nasıl vurduklarını!
Kıdem tazminatı fonu kurulup '' işçi güvence altına alınacak'' diyenler, işçinin halinden, geçiminden, beklentisinden tamamen uzakta olan para babalarıdır.
Bu nedenle kimse kimseyi aldatmasın!
Yarın arkadaşlarımız, çocuklarımız çalıştığı kurumlardan tazminat ödenmeden işten çıkartıldığında hayalini kurdukları tazminatları almaktan mahrum olacaklardır.
Ayrıca Türkiye’de bir gerçek var!
Bugün herkes borçlu, ya da borçlandırıldı.
İşten çıkarılan bir işçinin gerçeği, aldığı tazminatı ile birinci arzusu borcunu kapatabilmek!
İkincisi hayalini kurduğu evi alabilmek için peşinat verebilmek!
Üçüncü bir şık ise, o parayla çocuğunu evlendirebilmek, evlendirecek yaşta çocuğu yoksa çocuğunu okutabilme gerçeğidir.
Yukarıda şıklara baktığımızda bu yeni reform ile işçinin hayalini kurduğu tüm umutları elinden alınmaktadır.
Bu yeni reform sadece ve sadece kasası boş olan devlete yeni bir kaynak oluştururken, işvereni de işçi atma konusunda elini rahatlatmaktadır.
Önce emekliliği elinden alınan işçi, şimdide kıdem tazminatı elinden alınarak mağdur edilmeye devam edilmektedir.
11 Nisan 2019 Perşembe
CİHAN'IN DÜNYASI: LAKAP TAKMANIN DİNİMİZDE Kİ YERİ!
CİHAN'IN DÜNYASI: LAKAP TAKMANIN DİNİMİZDE Kİ YERİ!: LAKAP TAKMANIN DİNİMİZDEKİ YERİ ! İnsanlara lakap takmak, lakabıyla hitap etmek yüzyıllardır var olan bir gerçek. Lakap, insanların ek...
LAKAP TAKMANIN DİNİMİZDE Kİ YERİ!
LAKAP TAKMANIN DİNİMİZDEKİ YERİ !
İnsanlara lakap takmak, lakabıyla hitap etmek yüzyıllardır var olan bir gerçek.
Lakap, insanların eksik yönlerini alaylı bir şekilde yermek, alay etmek olduğu gibi övmek, takdir etmek içinde kullanılır.
Lakin insanları beğenmediği, üzüleceği lakaplarla çağırmak günahtır.
Lakin insanları beğenmediği, üzüleceği lakaplarla çağırmak günahtır.
Örneğin (benim gibi) saçları olmayan birine ‘’ KELAYNAK’’, gözleri görmeyen birine ‘KÖR KEDİ ya da yürüme problemi yaşayan birine ‘TOPAL ÖRDEK gibi lakaplar takmak günahtır.
Bununla ilgili yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Hucurat suresinin 11. Ayetinde mealen ’’ Ey müminler, bir kısmınız, diğer kısmınızı alaya almasın! Belki de alay edilenler, kendilerinden daha iyidir. Birbirinizi ayıplamayın, kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötüdür! ( Allah’ın yasak ettiği şeylerden) tevbe etmeyenler ise zalimlerdir’’ diye belirtilmiştir.
Nitekim alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimiz de; ‘’Bir kimseyi sevmediği lakapla çağırana, melekler lanet eder’’ diye buyurmuşlardır.
Yukarıda ki Âyet-i kerime ve hadisten anlaşılacağı gibi, insanları hoş olmayan lâkaplarla çağırmak yasaklanmıştır.
Ancak bir mümin bir mümine güzel isimlerle hitap ederse, Halit Bin Velid’e takılan Seyfullah (Allah’ın askeri) lakabında olduğu gibi, o zaman bir sorun teşkil etmemektedir.
Burada esas olan mesele, “Kendimiz için istemediğimizi, başkaları için de istememektir.''
FAKİR NE YİYECEK
FAKİR NE YİYECEK?
Hayat pahalığı aldı başını gidiyor.
Zengin, fakir dinlemeden eze eze, hızını artırarak yol alıyor!
Eskiden nasıl geçineceksin denildiğinde,
‘Soğan, ekmek yerim yine de geçinirim’’ denilirdi.
‘Soğan, ekmek yerim yine de geçinirim’’ denilirdi.
Bu dönemde olduğu gibi, eskiden de evlerimize et girmezdi ama sebze yemekleri sofralarımızdan eksik olmazdı. Şimdilerde sebzelerde evimize giremez oldu.
Asgari ücretle ya da bir maaşla ev geçindirenlerin vay haline!
Halk arasında fakir yemeği diye tarif edilen yemekler vardı?
Kuru fasulye fakirin sofrasının ana yemeğini oluşturuyordu. Yanında birde soğan var mı tadından yenmezdi!
Artık kuru fasulye, soğan da zengin lüks yemeği oldu. Yanına bile yaklaşılamıyor.
Fakir, pilav üstü dönerden mahrum olduğu gibi mis gibi pilav üstü kurudan da mahrum oldu.
Fakirin sofrasından çalınan sadece kuru fasulye, soğan mı?
Elbette daha fazlası!
Kıymasız patates yemeği,
Taze fasulye yemeği
Patlıcan yemeği,
Nohut yemeği,
Fakirin kahvaltısından eksik olmayan menemen,
Biber, patlıcan, kabak, patates kızartması vs.
Biber, patlıcan, kabak, patates kızartması vs.
Eeee!
Bu insanlar ne yiyecek?
Hiç düşünen yok!
Hemen aklınıza tanzim pazarları gelebilir!
Arkadaş!
Fakirin cebinde o pazara gidecek yol parası mı var?
Cebinde ki 3 kuruşu da halk ekmekten ekmek parasına kullanıyor?
Ülkeyi yönetenler, yönetmeye talip olanlar!
Bırakın seçimi, meçimi!
Bırakın seçimi, meçimi!
Ekranlarda, meydanlarda birbirinizi yermeyi, kavgayı, gürültüyü!
Fakirin kimin kazandığı umurunda mı?
Fakir, geçim derdinde,
Evine götürebileceği birkaç kilo yiyecek, içeceğinde!
Evine götürebileceği birkaç kilo yiyecek, içeceğinde!
Sizler biran önce, sizlere inanan, güvenen insanların geçimine bakın!
Tarıma, hayvancılığa, çiftçiliğe dönün.
Üretime dönün.
Daha çok üretebilmenin, insanların refah düzeyinin artırılmasının kavgasını yapın!
İnsanları hayata, mutluluğa tutundurun!
İşte o zaman fakirin gücünü daha iyi anlarsınız!
Yoksa, bu gidişle fakir, elinden alınan soğandan da yoksun olarak sadece kuru ekmeğe talim edecek!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)