Spor özellikle de Fenerbahçe tutkum.Gerçeği yansıtmayan haksız yazılara karşı yazmak için buradayım
29 Ağustos 2024 Perşembe
Kendi Vatanımızda Azınlık!
6 Ağustos 2024 Salı
Gülşah KUZUK, Buket BEKTAŞ ve Eylül YETİMOĞLU
Bugün köşemizde, iş dünyasında şirketlerin olmazsa olmaz departmanı İnsan Kaynakları’nın üç güzel insanını ağırlıyoruz.
Gülşah KUZUK, Buket BEKTAŞ ve Eylül YETİMOĞLU
İnsan Kaynakları denilince ilk akla gelen işe personel alımı ve maaşlar akla gelmektedir. Hal böyle olunca da meslekleri gereği İK’da çalışan kişiler ketun, resmi ve birazcık da soğuk kişiler olarak göze çarpmaktadır. Bu durum personel ile aralarına resmiyetin girmesine sebebiyet verebilmektedir.
Hürriyet İnsan Kaynakları başta İK Müdiresi Gülşah Hanım'ın önderliğinde olmak üzere Buket Hanım ve Eylül Hanım’ın katılımı ile adeta bu anlayışı yerle bir etmişlerdir. Hürriyet gazetesinde yeni nesil İnsan Kaynakları anlayışının uygulamadaki mimarlarıdırlar.
Yüzlerinde gülümseme hiç eksik olmaz.
Son derece samimi ve duyarlılar,
Sıcak kanlı, candan cana yakın insanlar.
Yanlarına gittiğinizde gözlerindeki samimiyet ve tebessümleri insanlara 'Hürriyet ailesi'' hissini fazlası ile vermektedir.
İş ile alakalı kendilerinden bir konuda yardım istediğinizde isteğiniz asla havada asılı kalmaz. Işık hızı ile geri dönüş yaparlar.
Çözüm odaklı, işlerini severek yapan, becerileri yüksek iş ahlakı tavan yapmış son derece mütavazi insanlardırlar.
Kendi aralarında ise kıskanılacak kadar kuvvetli bir arkadaş ve dostluk bağı vardır.
Birbirlerine her alanda destek oldukları gözden kaçmamaktadır.
Yedikleri, içtikleri birdir.
Birlikte gezip, birlikte eğlenmeyi çok seviyorlar.
Kısacası üçü bir arada ''Tek vücut'' desek yerinde olur.
Hürriyet Gazetesinin bu üç güzel insanı evreni bir bütün olarak kabul ettiklerinden olsa gerek kendilerine hayvanlar aleminden her biri farklı bir dost edinmişlerdir.
Gülşah Hanım mütevaziliğinden olsa gerek kedisine ‘’PATRON’’ ismini takarak evde hakimiyeti kayıtsız şartsız kedisine bırakmıştır.
Buket Hanım kuşlar kadar özgür olabilmek adına ‘’HÜPÜ’’ adında cennetten kaçma son derece akıllı ve sevimli bir kuşu sahiplenmiştir. Boş zamanlarını hüpü ile eğlenerek geçirmek kendisine keyif verdiği her halinden belli olmaktadır.
Eylül Hanım ise hayatından masumiyet, güzellik, mutluluk, zariflik eksik olmasın diye Türkçe anlamı papatya olan ‘’DAİSY’’ adında bir köpek kendine dost edinmiştir.
Gezme, eğlenme denilince bu güzel ve özel insanların içinde Gülşah Kuzuk birinci sırada yer almaktadır. Haydi dünya turuna gidiyoruz deseniz dünden razı gelir ve hemen eşyalarını toplama başlar.
Gezmek, görmek, eğlenmek bol bol fotoğraf karesinde yer almak en büyük tutkusudur.
Erzincanlı oluşunun en belirgin özelliği sıcakkanlılığıdır. Erzincan’ın güzelliği yüzüne yansımış olacak ki gazetenin en güzel hanımlarından biridir.
Zarafeti ve nezaketi asla tartışılamaz.
Spor denilince akla ilk olarak tartışmasız Buket Bektaş gelmektedir.
Sabahın ilk ışıkları ile spora kalkması spora olan düşkünlüğünün belgesidir.
Sporsuz bir hayat düşünememektedir.
Buket Bektaş ve spor iç içedir.
Gözlerindeki parıltı, muhabbeti, duruşu, inceliği ve güzelliği Karadenizli oluşunun simgesidir.
Karadeniz insanının tüm özelliklerini fazlası ile taşımaktadır.
Eylül Yetimoğlu ise Miss Turkey güzellik kraliçesi olma şansı son derece yüksek, moda dünyasının yakından takip ettiği alışveriş tutkunu bir kraliçedir.
Güvenilirliği, konuşkanlığı, güzelliği, cana yakınlığı Karadeniz’in suyundan ya da havasından olsa gerek tıpkı Buket hanımda olduğu gibi Karadeniz insanının özelliklerini fazlası ile yansıtmaktadır..
Noktayı koymadan önce son bir bilgi daha eklemekte fayda vardır.
Meslekleri icabı olsa gerek iyi birer gözlemci oldukları gibi insanlarla iletişim konusunda da son derece başarılı oldukları gözden kaçmamaktadır.
5 Ağustos 2024 Pazartesi
Batsın Bu Şehir
Süleyman ARAT
Bugün köşemizin konuğu Hürriyet Gazetesinin sembol kişilerinden Süleyman ARAT.
Kendisini tanımayan yoktur ama biz yine de kendisi hakkın da bir şeyler karalayalım.Süleyman ARAT
Üçüncü kitabının yolda olduğu müjdesini vererek başlayalım.
36 yıllık foto muhabiri, gazeteci, yazar.
İstihbarat servisinde çalışırken ani bir kararla spor servisine transfer olan bir gazetecidir kendisi.
Koyu bir Beşiktaş taraftarıdır. Fakat kaderin cilvesi olması gerek ki 7/24 Fenerbahçe ile birliktedir


Süleyman Abi, hemen hemen her gün gazeteye koca bir bavul ile gelir. Elinde ki fotoğraf makinası ve bavulu ile turnikelerden geçerken mutlaka takılır, çat, çut diye sesler gelir. Böylelikle onun geçtiğini anlarsınız.
Süleyman Arat, yaptığı işi ‘’dünyanın en keyifli, en eğlenceli, en heyecanlı ve gururlu mesleği’’ olarak tanımlıyor. O yüzden ‘’dünya ya yüz kerede, bin kerede gelsem hepsinde gazeteci olurdum’’ diyecek kadar mesleğine aşık bir gazeteci. Aynı zamanda da Hürriyet gazetesinin sembol isimlerinden biri olmayı başarmış bir gazetecidir.
‘’Yokuş Yukarı’’ ve ‘’Türküm, Doğruyum, Çalışkanım, Şampiyonum’’ adı altında iki kitap yazarak adını ölümsüzleştiren Süleyman Abinin, madende hayatlarını kaybeden işçilerin hayatlarını romanlaştırdığı üçüncü kitabının çok yakında çıkacağı bilgisini de sizlere buradan ilk duyuran ben olayım.
Burada unutmadan söylemek te fayda vardır.
Bir gün kendisini bize ‘’Ben gazetenin patronuyum’’ diye tanıtırsa şaşırmayın.


Coşkun YENİAY ve MUSTAFA KINALI
Bugün köşemizin konuğu mesleğin duayenlerinden, haberin merkezinde ki iki usta gazeteci Coşkun Yeniay ve Mustafa Kınalı.
Coşkun YENİAY,
Dünyada güneşin en güzel doğdu yer olarak ün yapan güzide şehrimiz Adıyaman doğumludur.
Mesleğe 80’li yılların ortalarında Mustafa Kınalı ile birlikte Anadolu Ajansında muhabir olarak başlamıştır.
Daha sonra bir dönem Milliyet gazetesinde çalıştıktan sonra Medyanın amiral gemisi Hürriyet’e transfer olmuştur.
Uzun yıllar DHA’ da editör olarak çalıştıktan sonra yakın zamanda emekliliğini isteyip Datça’ya yerleşen gazeteciler kervanına katılmıştır.
Mustafa KINALI,
Hemen hemen her evin avlusunda bulunan halı dokuma tezgahları ile halı dokumacılığı sanatının işlendiği yer olarak bilinen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in memleketi Isparta doğumludur.
Coşkun Yeniay gibi mesleğe Anadolu Ajansında başlamıştır.
Uzun yıllardır Hürriyet Gazetesi’ de muhabir olarak çalıştıktan sonra haberin merkezi DHA’ ya editör olarak geçmiştir.
2003 yılında yaptığı bir haberden dolayı haberin gazetede yer alış biçimi kendi gazetesinde yazılı olarak eleştirerek Türk basınında ‘‘Kol kırılır, yen içinde kalır’’ tabusunu yıkan gerçek bir gazetecidir.
Kaderin cilvesi olsa gerek AA’da yolları kesişen Mustafa Kınalı ve Coşkun Yeniay birbirlerine çok iyi arkadaş olmalılar ki Hürriyet’e de beraber geldiler.
Uzun yıllar haberin havasını birlikte kokladılar.
Mesleklerine sahada başlayıp daha sonra haberin mutfağına geçen tepeden tırnağa gazetecilerdir.
Mustafa Kınalı da Coşkun Yeniay da haberciliğin gerçek kahramanlarıdır.
Mesleklerini severek, aşkla yapan usta gazetecilerdir.
Marka haberciliğin sembol gazetecilerindendir.
Coşkun Yeniay yapısı gereği ağır abi modunda iken, Mustafa Kınalı attığı küçük adımlarda da gülümseme vardır. Gülümsemesi hiç eksik olmaz.
Dostlukları, arkadaşlıkları candandır, sıcaktır.
Samimiyetleri içinizi ısıtır.
Günümüz dünyasında kaybolan ahde vefaya son derece değer veren çok kıymetli insanlardır.
Hayatları haberin içinde geçti.
Haber ile uyanıp yine haber ile yattılar.
En sonunda Coşkun Yeniay artık yeter deyip emekliliğe ayrılıp, yılların vermiş olduğu yorgunluğu Datça’da atmaktadır.
Mustafa Kınalı ise aşık olduğu mesleğinde yeni nesil gazetecilere ışık tutmak, yol göstermek adına haberin merkezinde kalmaya devam etmektedir.
Reyhan KİLMENT
Bugün köşemizin konuğu, Hürriyet’te çeyrek asır gibi uzun bir süre çalışan ve gazete çalışanlarının ‘’Güzin Ablası’’ olarak bilinen son derece renkli bir sima olan Reyhan Kilment.
Reyhan KİLMENT
Reyhan Kilment denilince akla ilk olarak o incecik ruhu ile insanların yüreğine dokunuşu gelir.
Uzun yıllar gazetede üst düzey yönetici asistanlığı yapmıştır.
Beraber çalıştığı kişilere ve yaptığı işlere bakıldığında gazete içerisinde üst düzey bürokrat gibidir.
Gün yüzüne çıkmayan haberlerin, gazete içindeki yeni oluşumların, ve daha bir sürü olayların içinde olmasına rağmen etrafına ser verip sır vermeyen, görevine sadık son derece karakterli bir insandır.
Bütün bu nedenlerden dolayı Reyhan Kilment için ‘’GAZETENİN KARA KUTUSU’’ dersek yanılmış olmayız.
Çünkü başta Hasan Cemal, Ayşe Sözeri Cemal olmak üzere medyanın Amiral Gemisi Hürriyet’in dümeninde bulunan yayın yönetmenleri Fikret Bila ve Vahap Munyar’a yönetici asistanlığı yapmıştır.
Bir dönem İK direktörlüğünde de çalışmış olup, İnsan Kaynaklarının havasını da solumuştur.
Onca yoğunluğun arasında medyanın altın çocuğu Orhan Can’ın yayın hayatına geçirdiği Hürriyet WebTV haber sunuculuğunu da başarı ile yapıp kariyerini taçlandırmıştır.
Ekrandaki ses tonu, diksiyonu ve canlılığı ile izleyicilerin beğenisini kazanıp değme spikerlere taş çıkarmıştır.
Reyhan Kilment’in Hürriyet’in kuruluş yıl dönümleri ve kutlamalarının, gazetede olan etkinlik ya da konferansların vazgeçilmez sunucusu olduğunu da hatırlatmakta fayda vardır.
Reyhan Kilment, Kim olursa olsun herkese, o gülen yüzü, parlayan gözlerinin içi ve sevgi dolu yüreği ile günaydın ya da iyi akşamlar demeden geçmeyen ince ruhlu bir insandır.
Cana yakınlığı, sıcaklığı, samimiyeti ile adeta ‘’Sihirli Annem’ dizisindeki ‘’Betüş’’ rolünün gerçek kahramanıdır.
Her şeyden önce çok iyi bir dinleyicidir.
Herkesi dinler!
Bu yüzden kendisine ‘’Güzin Abla’’ yakıştırması da yapıldığını duymayanlara duyuralım.
Dinlerken ani kararlar ya da tepkiler verilmesine asla müsaade etmez.
Hep üç beş adım ilerisini düşünerek kararlar verilmesine öncülük etmiştir.
Asla duyduklarını kimseye anlatmaz ve paylaşmaz.
Çok iyi bir sırdaştır.
Reyhan Kilment,
Rumeli kökenli olup doğma büyüme İstanbulludur.
Deyim yerinde ise nesli tükenmekte olan tam bir İstanbul hanımefendisidir
Son derece aydınlık düşünceye sahip olup ileri görüşlüdür.
Her daim kibar, özenli ve mükemmeliyetçi bir karakterdir.
Reyhan Kilment’in çizgisi hep aynıdır!
Size dokunduğu andan itibaren şeker gibi bir insan olduğunu hemen anlarsınız. Çünkü size bunu hissettirir.
Cana yakınlığı herkese aynıdır.
Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmaz.
Etrafına hep pozitif enerji verir. Motivasyonunuz onun sayesinde hep yukarılarda olur!
Kısaca Reyhan Kilment güven demektir!
Sığınacağınız liman demektir!
Reyhan Kilment’in dikişten tutun, boya-badana işlerine kadar her alanda el becerilerine düşkün olduğunu bilmeyen yoktur.
Giydiği kıyafetlerin neredeyse hepsi kendi imalatıdır.
Hatta şahsi markası ‘Reyhan’ etiketini üretmiştir.
Son olarak Reyhan Kilment’in çok iyi yemek yaptığını da buradan duyurmakta fayda vardır.
Gazeteden ayrıldığı için kendisini çok özleyeceğiz ama daimi dostluğumuz dışarıda da devam edecek.
Hoşça kal güzel insan!
Şule Pehlivan
Bugün köşemizin konuğu, medyanın amiral gemisinde gerçek bir emekçi, ‘’Reklam Araştırma’’ servisine sembol olmuş isimlerinden biri olan Şule Pehlivan.
Şule Pehlivan, 30 yıla yakın bir süre Hürriyet’te çalışan gerçek bir emekçidir.
Tüm çalışma hayatını Hürriyet Gazetesi’nde geçirmeyi başaran Şule Pehlivan, Hürriyet kültürü ile yetişen ve yaşayan gerçek bir Hürriyet Gazetesi çalışanıdır.
Reklam Araştırma servisi denince ilk akla gelen isimlerdendir.
Doksanlı yılların ikinci yarısında kurulan ‘’Reklam Araştırma Servisi’’nin en önemli sembollerinden biridir.
Uzun yıllar aynı serviste birlikte çalıştığı Funda Manavoğlu ve yazı işlerinin sembol ismi Ahmet Büyükdoğan ile birlikte oluşturdukları dostluk, kardeşlik bağları gazetede herkes tarafından gıpta edilerek izlenmiştir. Hatta ve hatta Şule Pehlivan ve Funda Mamavpğlu’nu kardeş zannedenlerin sayısı da bir hayli fazlaydı dersek de abartmış olmayız.
Şule Pehlivan’ın Hürriyet Gazetesi’ne olan bağlılığı hayatının her evresinde açık ve net olarak görülmüştür.
Şule Pehlivan’ın Hürriyet Gazetesi’ndeki çalışma yılları adeta bir makine düzeninde devam etmiştir.
Sabah işe başlama saati, yemek yeme saati, çay saati hep aynı üç kişilik ekiple aynı saatlerde olmuştur.
Önce iş deyip, yaptığı işi büyük bir disiplin ve sadakatle yapan nadir insanlardan biridir.
Şule Pehlivan doğma -büyüme İstanbullu olup tam bir İstanbul hanımefendisidir.
Büyükşehir kültürünü duruşuna, lisanına yansıtabilen ender kişilerden biridir.
Son derece saygılıdır.
Her daim nezaket ve zarafet sahibidir.
Yüzünden gülümseme eksik olmaz.
Vicdanı hat safhada olup, içi sevgiyle doludur.
Sessizdir.
Ser de sır da vermeyen dürüst bir kişiliktir.
Ailesine yüksek sadakat ile bağlı olup, onların mutluluğu için her daim daha fazlasını yapmaya çalışan iki çocuk sahibi gerçek bir annedir.
Son olarak sevenlerine buradan hatırlatmakta fayda vardır.
Şule Pehlivan, uzun yılların verdiği yorgunluğu üzerinden atmak için yakın zamanda emekliliğini isteyerek çalışma hayatını sonlandırmıştır diyerek noktayı koyalım.
Özgür KOÇ
ÖZGÜR KOÇ
Bugün köşemizin konuğu, gerçek bir emekçi, mekanik servisinin sembol isimlerinden Hürriyet'ten emekli biri olan Özgür Koç.
Yeşil ve mavinin kucaklaştığı, doğal güzellikleri ile birlikte Türkiye'nin en çok fındık üretiminin yapıldığı yer olarak bilinen, tarihi eserleri de oldukça fazla olan güzide ilimiz Ordu doğumludur.
Hürriyet’te Bina Müdürlüğüne bağlı olarak mekanik servisinde 20 yılın üzerinde çalışmış gerçek bir emekçidir.
Mesleğindeki bilgi ve becerisi bakımından ‘’İş bilenin, kılıç kuşananın’’ atasözü Özgür Koç ile birebir uyumludur.
Son derece çalışkan bir yapıya sahip olan Karadeniz’in yağız delikanlısı, hiç yerinde durmayan işine sevdalı bir sanatkardır.
Gazetede çalıştığı yıllarda yaz aylarında sıcaktan bunalanların, kışın ise soğuktan tir tir titreyenlerin sıkça aradığı, arayanı bol bir çalışandı!
Özgür Koç aktif olarak hizmet verdiği yıllarda hiçbir zaman yerinde bulunmazdı.
Deyim yerindeyse 7/24 çalışanlardandır.
Bir bakmışsınız havalandırma ile uğraşırken, diğer taraftan kaçak su ya da atık pis su ile uğraşan başka bir teknisyene telefonda işi tarif ederek arızayı giderme becerisine sahip ''on parmağında on marifet'' olan ustadır.
Binada meydana gelen su kaçağı tespitini bulma ve yapma, tıkanan yerleri açma, batarya değişimleri, klozet arızaları, klima montajı ve arızaları, sıcak hava, soğuk hava gibi zahmetli işleri büyük bir ustalık ile yıllarca yerine getirmiştir.
Özgür Koç,
Son derece enerjik bir yapıya sahiptir.
Enerjik yapısı sayesinde üretkenliği daha da artmaktadır.
Başladığı hiçbir işi yarım bırakmayı sevmeyen bir karakterdir.
Son derece sakin bir kişiliktir.
En büyük özelliği, gözlerini dikerek gülümsemesidir. Bu özelliği sayesinde çevresindeki insanlarla kolay iletişim kurmaktadır.
Sermayesi gülümsemesi dersek her halde yanılmış olmayız.
’Tut şunun ucunu döşeyelim abi,
Kazan dairesine, makine dairesine ulaşalım abi
Yanımızda Koç gibi Özgür var, bir şey olmaz abi’’ diyerek Özgür Koç'un çalıştığı yıllarda Hürriyet için ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunu belirterek son noktayı koyalım.
Bülen TUNCAY ve ADil DEMİRÇUBUK
Köşemizde bugün, uzun yıllar Hürriyet’te birlikte çalışan, spor haberciliğinin en önemli mihenk taşlarında olan iki isimi ağırlıyoruz.
Öncelikle belirteyim. Kişilik olarak inanılmaz alçak gönüllü, mükemmel karakter sahibi ve samimi olan iki insan ile aynı karede olmak benim için büyük onur taşımaktadır.
Bülent TUNCAY
Son derece başarılı bir gazeteci olan Bülent Tuncay’ın spor medyasında CV’si oldukça kabarık bir gazetecidir.
Uzun yıllar Hürriyet’te çalıştıktan sonra, Sabah gazetesine geçen Bülent Tuncay, spor medyasında foto muhabiri, muhabir, editör ve yönetici olarak çalışmışlığının yanında başta, TRT Spor olmak üzere, birçok kanalda editör, programcı ve yönetici olarak spor medyasına hizmet eden usta bir gazetecidir.
7/24 spor ile iç içe yaşayan Bülent Tuncay, yazılı ve görsel medya yetmez deyip radyolara da el atıp, Türkiye’ nin önde gelen spor radyolarında spor programı hazırlayıp sunmuştur.
Usta gazetecinin sarı kırmızı renklere tutkusunu bilmeyen yoktur.
‘‘Galatasaray Tarihi’’ adlı kitabında yazarı olan Bülent Tuncay fotoğraf dalında birçok ödülün de sahibidir.
Bir dönem Karar Gazetesi'nde spor müdürlüğü görevini üstlenen Bülent Tuncay hali hazırda Karar Gazetesi'de yazar olarak mesleğini icra etmektedir.
Köşesinde süper lig maçlarının püf noktalarını, gözden kaçan detayları analiz ederken yazılarını alışılmışın dışında farklı bir pencereden yorumlayan yazarlardandır.
Adil DEMİRÇUBUK
Hürriyet Gazetesi spor servisinin sembol isimlerinden biridir.
Mutfağın fazla göz önünde olmayan gizli kahramanlarındandır.
Uzun yıllardır Hürriyet Gazetesi’nde sporun merkezinde çalışan son derece donamlı bir gazetecidir.
Birçok kişiyi yetiştirmiş usta bir gazetecidir.
Sporun her dalıyla alakalı komple bir spor gazetecisidir.
Bir bakmışsınız yaptığı basketbol haberiyle haberini manşete taşırken, başka bir gün at yarışı ya da atletizm haberiyle karşınıza çıkan bir gazetecidir.
Bir dönem Hürriyet İnternet sporunda başında da bulunan Adil Demirçubuk, halen Hürriyet Gazetesi Spor Müdür Yardımcılığı görevi ile Hürriyet sporun iki numaralı adamıdır.
Adil Demirçubuk Fenerbahçe taraftarı olmasına rağmen gazetede rengini fazla belli etmeyenlerdendir.
Bülent Tuncay’da Adil Demirçubuk’ da son derece sakin yapıya sahiptirler.
Nezaketlerini hiç elden bırakmazlar.
Sessiz olmalarına rağmen, insanlıkları sıcak ve içtendir.
Önemli görevlere, makamlara gelmiş olmalarına rağmen alçak gönüllülüklerinden hiçbir şey kaybetmeyen, insani değerleri yüksek mütevazi insanlardır.
Mesleklerine tutkuyla bağlıdırlar.
Son olarak, gözleri ile görmedikleri, kulaklarıyla duymadıkları hiçbir habere imza atmadıklarını, işlerinde son derece titiz olduklarını belirterek noktayı koyalım.
Sadık ÇALDIRAN, Tuğrul SAKA, İlker ERTÜRK ve Yücel AKKOYUNLU
Köşemizde bugün, Hürriyet Gazetesi’nin ‘’Renk Ayrımı’’ departmanında bir dönem renkli kişilikleri ile ön plana çıkan simge isimlerini ağırlıyoruz.
Sadık ÇALDIRAN, Tuğrul SAKA, İlker ERTÜRK ve Yücel AKKOYUNLU
Fotoğraf karesinde yer alan arkadaşların her biri bir dönem ‘’Renk Ayrımı’’ departmanında gazeteye sembol olmuş birer emekçilerdir.
Her ne kadar kendileri için ‘’Mahşerin Dört Atlısı’’ denilse de onlar renk ayrımı departmanının kare asını oluşturmaktadırlar.
Kurum içerisindeki birlik ve beraberliklerini kurumdan ayrıldıktan sonra da devam ettirebilen ender rastlanan birlikteliğe sahiptirler.
Aralarındaki bağ, sıcaklık, samimiyet yıllar geçse de hala güçlü bir şekilde devam etmektedir.
Renk Ayrımı departmanının kare asını oluşturan ikiliden Yücel Akkoyunlu ve Sadık Çaldıran konuşkan bir yapıya sahiptirler.
Çevreleriyle hemen iletişim sağlayan karakterlerdir.
Gırgır, şamata yaşam tarzlarıdır.
Yücel, suyu sert, insanı mert olan Malatya, Sadık ise, yiğidolar diyarı olarak bilinen Sivas doğumlu olup, aynı yörenin suyuyla yetişmiş sıcakkanlı, samimi ve cana yakın insanlardır.
Soy adından da anlaşılacağı gibi Yücel’in soyu, Akkoyunlu Devleti’nden geldiği söylenmektedir.
Aynı zamanda deniz ve dalış tutkunu olan Yücel Akkoyunlu ''Güzel Sanatlar ve Fotoğrafçılık'' mezunudur.
Kare asın diğer ikilisini oluşturan İlker Ertürk ve Tuğrul Saka ise son derece içlerine kapanık insanlardır.
Sessizdirler.
Ağırbaşlıdırlar.
Ortamına göre hareket ederler.
Her daim sakindirler.
Yüz ifadelerinde hep bir masumiyet vardır.
Ancak, bire bir ya da bir ortamda muhabbet ettiğinizde İlker ve Tuğrul’u daha iyi tanıma şansına sahip olursunuz.
Karakteristik özellikleri benzer olan İlker ve Tuğrul’un başka bir ortak özelliği de motosiklet tutkunu olmalarıdır.
Tuğrul Saka’nın aynı zamanda güzel sanatlara ve kaplumbağaya olan hayranlığını bilmeyen yoktur.
İlker Ertürk pişmaniyesi ile meşhur İzmit, Tuğrul Saka, tulum peyniri diyarı Erzincan doğumludur.
Hürriyet Gazetesi’nde uzun yıllar çalışarak, her biri ayrı birer değer olan Tuğrul, Yücel, İlker ve Sadık gazeteden ayrıldıktan sonra, farklı alan ve yerlerde hayatlarını devam ettirmektedirler